Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan İzmir Kadın Platformu üyesi 300 civarında kadın, Başbakan Erdoğan'ın "Her kürtaj bir Uludere'dir" sözünü, kürtaj karşıtı yasa hazırlığını, kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddeti protesto eden sloganlar atarak Kordon'dan Alsancak yönüne yürüdüler.
"Kürtaj Değil Uludere Cinayettir", "Kürtaj Hakkımızı Tartıştırmıyoruz Bedenimiz Bizimdir", "Kürtajı Yasaklamak Kadın Cinayetlerine Davetiyedir", "Ucuz İşgücü Makinası Olmayacağız", "Direnen Kadınlar Kürtajı Yasaklatmayacak", "Muhafazakar Katliamcı Kadın Düşmanı AKP", "Kürtajı Değil Cinayetleri Durdurun", "Her gün Beş Kadın Ölüyor Cinayet Budur" yazılı pankartlar taşıyan kadınlara yürüyüş sırasında çevredekiler de alkışlarla destek oldu.
Yürüyüşün sona erdiği Kıbrıs Şehitleri Caddesinde yapılan oturma eylemi sırasında Gülizar Aytekin'in okuduğu basın açıklaması sonrası bir süre daha sloganlarla tepkilerini sürdüren kadınlar daha sonra dağıldılar.
Eylemde okunan basın açıklaması şöyle:
"Her kürtaj bir Uludere'dir' çıkışıyla, Roboski/Uludere katliamında köşeye sıkışmışlıktan kurtulmayı amaçlayan Başbakan Erdoğan, (Bu aynı zamanda Uludere'de bir 'kürtaj' yapıldığının da itirafı oluyor aynı zamanda) kadınların kazanılmış en önemli haklarından biri olan kürtajı hedefe koydu. AKP hükümeti büyük bir hızla yasa hazırlığına girişti, dört haftadan sonra yasaklanması önerileri getirildi. Bunlar, zaten sınırlı olarak kullanılabilen kürtaj hakkını tamamen ortadan kaldırmak anlamına geliyor.
"Kürtaj karşıtı hareket başta ABD'de başta olmak üzere ciddi biçimde arttı. Kapitalizmin krizini aşamayanlar çareyi nüfus artışında görüyor.
"Kadınlar olarak, yüzyıllar süren mücadeleler sonucunda, bedenimiz üzerindeki cinsiyetçi denetime karşı kazanımlar elde ettik. Doğum kontrolü ve kürtaj hakkı, kendi bedenimiz üzerindeki egemenlik hakkımızın bir parçasıdır. Kadın bedeni üzerinde ne erkeğin, ne toplumun, ne devletin herhangi bir tasarruf hakkı yoktur.
"Kadınlarla erkeklerin eşit olmadığına inanan, bunu her fırsatta dile getiren iktidarın amacı, kadınları aile içinde ikincil konuma hapsetmek, sermayeye ucuz, güvencesiz işgücü oluşturmak, boğaz tokluğuna çalışacak binlerce işsiz yaratmaktır. Gereğinde savaşa sürülecek askerler olarak hazırlanacak işsizler ordusunun iyi bir eğitim sistemine ihtiyacı olmayacağı, eğitim sistemindeki değişikliklerle de ortaya konmuştur.
Kürtaj cinayet değildir, asıl olarak kürtajı yasaklamak kadın ölümlerini arttırmak demektir.
Kürtajı cinayet olarak gören zihniyet öncelikle Türkiye'de her gün işlenen en az beş kadın cinayetini görmeli, engelleyici düzenlemeler yapmalıdır.
"Tüm dünyada nüfus politikaları ataerkil kapitalist sistemin ihtiyaçlarına uygun biçimde kadın bedenleri üzerinden, kadın cinselliği ve doğurganlığı denetlenerek sürdürülür. Kadınların doğurganlıklarını kontrol altına almak, ailede her zaman cinsiyetçi iş bölümü, hiyerarşi ve baskıyı gerekli kılmıştır. Kadınların ev içinde harcadıkları karşılıksız emek, hem erkek egemenliği, hem sermaye açısından gerekli olduğu kadar, doğurganlıklarının kontrolü de nüfus politikalarının vazgeçilmez aracıdır.
"Ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Programı ile yapılan düzenlemeler, kadınların gebeliği önleme hizmetlerine ulaşmasını ve kürtaj hakkından yararlanmasını güçleştirmektedir.
"Sezaryen ise bir doğum yöntemidir. Doğumun ne yolla yapılacağı annenin ve çocuğun sağlığı göz önünde tutularak hekimle planlanır. Bu konuda devletin müdahalesi abesle iştigaldir.
"Biz kadınlar; mücadeleyle kazandığımız haklardan vazgeçmeyeceğimizi, devletin, ailenin, erkeğin kölesi olmayacağımızı bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Başbakanın ve hiç bir otoritenin bedenimiz üzerinden, erkek egemenliğini her gün yeniden inşa etmesine izin vermeyeceğiz. Doğurup doğurmayacağımıza, kaç çocuk doğuracağımıza biz karar veririz.
"Kürtaj hakkımızla uğraşmayı bırakın! Roboski/Uludere'de öldürülenlerin hesabını verin!
"Elinizi, dilinizi, bedenimizden çekin." (Gİ/ÇT)