"1961'den 1963'e kadar Clemenceau uçak gemisindeydim. Mekanisyenlik yaptım. Kontrol yapıyor, turbo pompalarını söküyorduk, buralar asbest olduğu yerlerdi. Üst makine dairesinde de asbestle izole edilmiş türbinleri kontrol ediyordum. Kolektörler, vanalar, musluklar ve benzeri ekipmanlarlaydı işimiz. Tüm contalar asbestti. Zemini asbest parkeyle kaplı mürettebat kabininde kalıyorduk. Asbest, bu geminin her yerindeydi: makinelerde, kazan dairesinde, demirleme bölümünde, kazanlarda, dizel jeneratörlerde, yiyeceklerin bulunduğu buzdolaplarında, havalandırma tesisatında, dümen kolunda, mutfaklarda, mürettebat kabininde, mancınıklarda. Asbest her şeyin içinde, farklı formlardaydı."
* São Paulo'nun ikiz gemisi Clemenceau'da çalışan işçilerden biri. Annie Thébaud-Mony'nin 2012'de Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan "Çalışmak Sağlığa Zararlıdır" kitabından.
Fransız uçak gemisi Clemenceau 1957'de denize indi, 40 yıllık hizmetinin ardından 1997'de kızağa çekildi. 2003 yılında İspanya'ya satıldı ve sonunda sökümüne karar verildi.
Ama firma, aynı yılın ekim ayında, Türkiye'deki bir söküm tersanesine gemiyi gizlice satmaya kalkışınca sözleşme iptal edildi. Clemenceau, Türkiye'ye (İspanya'dan geçerek) vardı ama tehlikeli atıkların Avrupa dışına ihracını yasaklayan Avrupa Birliği mevzuatı ve uluslararası mevzuat çerçevesinde Türkiye karasularından geri çevrildi.
TIKLAYIN - Toksik atık gemisi NAe São Paulo'nun sökümü "normal" kirletme faaliyetidir
Hindistan'dan geri dönen ikiz gemi
Çevreci grupların aylarca süren yasal itirazlarından sonra, Clemenceau 31 Aralık 2004'te tekrar yola çıktı ve bu sefer Hindistan'a yöneldi. Hindistan Yüksek Mahkemesi için zehirli atıkların kontrolünü izleyen bir komisyon, Clemenceau'nun söküm işlemlerinin Tehlikeli Atıkların Sınırlar Ötesi Taşınması ve Bertaraf Edilmesinin Kontrolüne İlişkin Basel Sözleşmesi'ni ihlal edeceğini söyleyen bir rapor yayımladı.
Aşırı asbest kirliliğinin olduğu bu gemide çalışarak mağdur olan çok sayıda insanın anısı, eski Clemenceau çalışanlarının hâlâ belleğinde. Bahsedilen mağdurlar; geminin inşasında çalışmış ya da geminin bakım onarım işlerini yapmış olan işçiler, Clemenceau'yla yolculuğa çıkmış teknisyenler ve denizciler.
Clemenceau'nun akıbetiyle ilgili çok fazla varsayım ortaya atıldı: Akdeniz açıklarında batırılması, Marsilya limanı çıkışında asbestten "hafifçe" arındırıp gemiyi suni bir kayaya çevrilmesi gibi.
"Tehlike asbestle sınırlı değil"
Clemenceau'ya bu kadar yer veriyorum çünkü İzmir, Aliağa'da sökümü gerçekleştirilmek istenen NAe São Paulo, Clemenceau'nun "ikiz gemisi". Aynı tersanede, aynı tekniklerle, aynı ölçülerde üretildiler.
São Paulo uçak gemisinin sökümü için Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın Brezilya Çevre Bakanlığı'na verdiği 30 Mayıs 2022'li bir cevapla şartlı izin verdiği ortaya çıktı.
Bakanlık, ekoloji ve emek örgütlerinin hiçbir çağrısına yanıt vermediği için Türkiyeli bilim insanları São Paulo'nun taşıdığı zehirli atıkları, ikiz gemiye bakarak ölçmeye çalışıyor. Bu isimlerden biri de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi gönüllüsü, akademisyen Aslı Odman.
São Paulo'nun beraberinde getirdiği tahribatı, sadece asbestle sınırlı olmayan tehlikelerini ve ne yapılması gerektiğini akademisyen Aslı Odman bianet'e anlattı.
"Çok büyük ve çok yaşlı bir gemi"
São Paulo'nun 31,5 bin groston tonajı olduğunu söyleyen Odman, geminin 280 metre uzunluğunda ve 62 yıllık bir nükleer-askeri uçak gemisi olduğunu söyleyerek "Bu çok büyük bir ölçek," dedi.
São Paulo'nun pek çok tehlikeli maddeyi bol miktarda taşıdığını söyleyen Odman, sözlerine şöyle devam etti: "Bu geminin bir de ikizi var: Clemenceau. İki amiral gemisi bunlar. Çok 'şanlı' gemiler bunlar. Öyle ki dünya genelinde hayran kulüpleri var. Yani esasen star görünürlükleri var.
"Bizim açımızdan önemine dönecek olursak São Paulo çok büyük, çok eski, yaşlı ve çok fazla tehlikeli madde içeren bir gemi. Ama şunu da söylemek lazım. Aliağa'da Çevre Bakanlığı'nın beyanına göre 2016-21 Mayıs arası beş yılda 714 gemi söküldü ve uzmanların aşırı ölçüde az bulduğu 250 tonu asbest olmak üzere, 74 bin 325 ton tehlikeli atık bertaraf usulüne göre bertaraf edildi. Yani Aliağa'da onlarca São Paulo sökülüyor zaten."
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi gönüllüsü, akademisyen Aslı Odman.
Uluslararası çevre aktivistleri ağı
Gemiyle ilgili önemli bir uluslararası takip olduğuna dikkat çeken Odman, ikiz gemi Clemenceau'nun Fransa, Hindistan ve Brüksel'deki çevre ve asbestin yasaklanması için uğraşan ağların çabaları sayesinde geri döndürüldüğünü söyleyerek "Aslında herkes diğer gemi São Paulo'nun sökümünün nerede gerçekleştirileceğini bekliyordu. Etkin bir uluslararası aktivist ağı aracılığıyla geminin rotası takip ediliyordu ve geminin söküm için Türkiye'ye geleceği ortaya çıktı," dedi.
Türkiye'nin son senelerde Avrupa Birliği'nin bir numaralı atık ithalatı menziline dönüştüğünün altını çizen Odman, plastik atıklara odaklanıldığı için metal atıkların gözden kaçtığına dikkat çekerek şöyle dedi:
"Türkiye yaklaşık olarak senede 1000 tona yakın çelik kazanıyor gemilerin sökümünden. Geçen sene Türkiye'nin atık ithalatı merkezi olması üzerinde çokça durduk; ama biz bunu plastik atıklar üzerinden konuştuk. Plastik atıklar da korkunç tabii ki havaya, toprağa karışımı ve tarım havzalarına atılması açısından ama biz burada, Türkiye'nin hurda-metal ithalatını es geçtik. Türkiye sadece geçen sene 13 milyon ton hurda-metal ithal etti. Beyaz eşyalar, tren rayları, eski trenler dahil buna.
"Her gün işlenen bir cinayet"
"Üzerlerinde kurşun, kadmiyum gibi içerikli boyalar olan hurda metaller, ergitme fabrikalarına gidiyor. Hiçbir kontrolü olmadan eritilmeleri nedeniyle, ortaya çıkan emisyonlar havaya, toprağa ve suya karışıyor. Metal ergitme fabrikaları hangi tarım havzasının yakınındaysa, oralardan aldığımız bütün gıdaları çocuklarımıza yediriyoruz. Çok ciddi bir gıda zinciri zehirlenmesi yaşanıyor ve asbest kadar da düzenlenmiş bir mevzuatı yok bu işin. Her gün işlenen bir cinayet. Bir ölüm. Her gün yaşanan bir suçlar silsilesi söz konusu."
São Paulo'nun nükleer denemelerde Fransız Polinezyası'nda kullanıldığını aktaran Odman, geminin üretim sürecinde yer alan Fransalı asker ve işçilerin hastalandığını ve daha sonra işçilerin "Risklerden haberdar edilmedik ve düzgün yöntemlerle korunmadık," diyerek Fransa'ya dava açıp kazandıklarını söyledi. Odman sözlerine şöyle devam etti:
"Cürüm zinciri"
"São Paulo'nun, ikiz gemisinin en az 760 ton asbest içerdiğini biliyoruz. Bu asbestli, radyoaktif nükleer gemide, gemici askerler 2017'ye kadar sefer yaptılar ve tabii ki sürekli asbeste maruz kaldılar. Bu askerlerden de dava açıp kazananlar var. Üçüncü büyük ekokırım ise eski ismi ile Foch, satıştan sonraki ismi ile São Paulo'nun 1966-1974 arasında nükleer silah testlerini yaptığı Fransız Polinezya'nın Fransız Devleti'ni 'İnsanlığa karşı suç işlediniz,' diyerek dört sene önce mahkemeye vermesiyle açığa çıktı.
"Dava hâlâ devam ediyor. Dünya tarihinde ekonominin nasıl işlediğine dair cürüm zincirini çok iyi özetleyen bir vaka aslında São Paulo.
"İster 1, ister 9, isterse 900 ton asbest olsun. Bu gemi yüzen bir tehlikeli atık. Gemideki tehlikeli atıklar asbestle sınırlı değil. Bizim konuyu asbest üzerinden formüle etmemizin nedeni de bizimle hiçbir belgenin paylaşılmaması, elimizde ikiz geminin çevre ırkçılığı suçu işleyerek Hindistan'da sökümünün etkin bir asbestin yasaklanması mücadelesi ağ sayesinde kazanılmış ve süreçte bağımsız denetim ve belgelemelerin yapılabilmiş olması.
"İkiz gemide en az 760 ton asbest vardı"
İkiz gemi Clemenceau'nun söküm sürecindeki skandallara ve geminin Hindistan'dan geri gönderilmesine dikkat çeken Odman, Greenpeace'in 2017'de yayımladığı rapora göre ikiz gemide en az 760 ton asbest ve kurşunlu boyalar, yüzlerce ton poliklorlu bifenil (PCB) içeren malzeme ve büyük miktarlarda toksik ağır metal içerdiğini söyledi.
Odman, São Paulo'daki tehlikeli maddelere dair kamuoyuna bilgi verilmesinin hayati önem taşıdığına değinerek sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Evet tehlikenin boyutuna dikkat çekmek ve elimizdeki veriler sınırlı olduğu için genellikle asbest tehlikesi üzerine konuşuyoruz; ancak gemide çevre sağlığını, halk sağlığını, işçi sağlığını tehdit eden çok fazla kimyasal bulunuyor. Asbest zaten Türkiye'deki kentsel dönüşümle de bütün sokaklara salınan ürkütücü bir mineral. Asbeste bağlı kanser salgınını yakın bir zamanda, 10-20 yirmi sene içerisinde yaşayacağız.
TIKLAYIN - NAe São Paulo gemisinin sökümü 6,3 milyon çocuğun sağlığını etkileyecek
Kentsel dönüşümle salınan asbest
"Türkiye'nin yereldeki en büyük asbest sorunu dünyanın hiçbir yerine benzemeyen bir şekilde vahşi kentsel dönüşüm politikalarıyla açığa çıkmış durumda zaten. İzmir'de depremden sonra binaların nasıl yıkıldığını gördük. Bugün Okmeydanı Fetihtepe'de yine soylulaştırma amacıyla yıkıyorlar binaları. Riskli alan ilân edilen Kadıköy Fikirtepe aynı şekilde.
"2012'de çıkan afet kanununa göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 1000'den fazla binayı birkaç gün içerisinde yıktı, geçti. Fikirtepe'deki asbest de Kuzey rüzgârlarıyla beraber diğer semtlere yayıldı. Anlatmaya çalıştığım şu: Asbest esasen sokaklarımızda. Bu vahşi kentsel dönüşümde zaten São Paulo'nun içerdiği kadar asbest salınıyor."
Gemi söküm tesisleriGemi sökümü tesislerinde çevreyi kirleten unsurlar madensel yağlar, ağır metaller, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), poliklorlu bifeniller (PCB), asbest, organotin bileşikleri, dioksin gibi kirleticiler olarak sıralanıyor. Bu kirleticiler havaya karışıyor. Ekonomik ömrünü tamamlamış gemilerde özellikle asbest başta olmak üzere bulunan tehlikeli ve özel atıkların yarattığı kirlilik ve insan sağlığına etkileri anlaşıldığı için Avrupa ve Amerika 1980'li yıllardan sonra bu sektörden çekildi. Şu an bu işlem Türkiye, Hindistan, Pakistan ve Bangladeş gibi ülkelerde gerçekleşiyor. Asbest nedir?Asbest ya da amyant, beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda kanserojen bir mineral. Sanayide pek çok endüstri kolunda kullanıldı. Türkiye'de üretimi ve kullanılması 31 Aralık 2010'da yürürlüğe giren yönetmelikle yasaklandı. Kullanıma giren asbestli maddelerin sökümü, yıkımı, tamiratı, bakımı, geri dönüşümü sırasında iş yerlerinde minerale fazlaca maruz kalındığı biliniyor. |
(TY)