"İlk defa Alevi eksenli bir mitingde CHP'nin gölgesi, belirleyiciliği ve etkisinin neredeyse olmadığı bir kitlesel çığlıkla karşılaştık. Bu CHP'den kopuşun bir sinyaliydi. Bu mitingin verdiği özgüven, CHP'nin dışındaki arayışları ciddi şekilde artıracaktır."
Araştırmacı yazar Erdoğan Aydın, dün Kadıköy Meydanı'nda 200 bini aşkın kişinin "Ayrımcılığa Karşı Eşit Yurttaşlık" talebiyle gerçekleştirilen mitingin önemini bianet'e bu sözlerle değerlendirdi.
Aydın'a göre, Cumhuriyet Halk Partililerin (CHP), miting öncesi Kadıköy'de yapılan organizatörler toplantısında, mitingi "AKP'ye karşı ve 29 Ekim Cumhuriyeti sahiplenme" eksenine sokmaya çalıştı. Ancak Mustafa Özyürek ve Berhan Şimşek gibi milletvekillerinin de katıldığı mitingde, "CHP'ye özel bir değer biçilmedi".
"Bunun nedeni, Alevilerin problemlerinin diğer ezilen kimliklerin yaşadığı sorunlarla da ilgili olduğunu farkında. Bu Türkiye açısından çok umutlu bir tablo."
Aydın, bianet'in sorularını yanıtladı:
Mitingi nasıl buldunuz?
Kadıköy'de, 1996'daki 1 Mayıs da dahil, bugüne kadar yapılmış en muhteşem mitingdi. İlk defa, bu kadar yoğun işsizin, emekçi, alt gelir grubundan insanın katıldığı, gerçek anlamda bir emekçi mitingiydi.
Diğer yandan, Kürt hareketinden, Kemalistlere, sosyalistlerden apolitik insanlara kadar çok büyük bir çeşitlilik söz konusuydu. Sokağa rahatlıkla çıkabilmek açısından çok anlamlıydı.
Miting Türkiye'de ezilen tüm kimlik ve sınıfsal konumları içeren eşit bir yurttaşlık talebiyle gerçekleştirilmiş. CHP ve Kemalistler de dahil olmak üzere, Türkiye'nin 80 yıllık yarası olan eşit kimlikten mahrum edilmiş olma durumunun çok net haykırıldığı bir mitingle karşılaştık.
Bu yanı mitingi sadece demokratik değil, demokratik bir Cumhuriyetin inşası açısından da devrimci bir niteliğe kavuşturdu.
Alevilerin artık zamana bırakılamayacak talepleri ne?
Diyanetin ve zorunlu din dersinin kaldırılması, Madımak katliam mekanının bir insanlık müzesi haline getirilmesiydi. Bunlar sadece Alevilerin talepleri gibi görünüyor olsa da. aslında Türkiye'nin kendi tarihiyle bir yüzleşmesi, gerçek anlamda bir demokratik yurttaşlık ve yasallık sürecine yükselmesi anlamında Türkiye'de mağduriyet yaşayan her kesimin taleplerine bir açılım sunuyor.
Alevi Kuruluşları birliği başkanı Tekin Özdil, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel başkanı Fevzi Gümüş ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'ın konuşmalarında Kürt Sorunu'nun, emek sorunun çözümünün, bu topraklarda özgürlük hareketinin öncüleri Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya ve Deniz Gezmiş'i kendi çocukları gibi benimsediler ve onları Pir Sultan Abdal ve Hacı Bektaş'ın yanında, bir saygınlıkla andılar.
Kitlenin en azından yönetici açısından önemli bir katılım gerçekleştirdiyse de CHP'lilerin zihniyetlerine karşıt sloganlara boyun eğmemesi veya onlara ses çıkartmamak zorunda bırakması açısından da çok değerliydi.
Bu CHP'den kopuşun bir sinyali miydi?
Kesinlikle evet. Mitingi düzenleyen arkadaşların önemli bir kesimi, yeni, demokratik, özgürlükçü ve laik bir parti arayışındalar. Bu arayışı, aynı zamanda gerçek bir sosyal devletle bütünleştiren bir yerde duruyorlar. Nitekim, aynı camianın "Nasıl bir Türkiye istiyoruz?" şeklinde çıkardığı broşür de bu arayış ihtiyacının altını çiziyor.
Miting, katılım ve ön plana çıkan sloganlar, bugün CHP'nin tabanının yüzde 80'ini oluşturan Alevilerin CHP'den kopuşu açısından da büyük bir hamle olarak değerlendirilmeli.
Kitlenin CHP katılımcılarına bir tepkisi oldu mu?
Tepki olmadı ama buna karşılık onlara karşılık en küçük bir sempati hadisesi ve tezahürat da olmadı. Artık o CHP yöneticileri orada herhangi bir katılımcı gibiydi.
Onlara özel bir değer biçilmedi ve hatta şunu da biliyorum, aralarında Berhan Şimşek'in de olduğu CHP sözcüleri, bir hafta önce Kadıköy'de mitinge destek olarak gerçekleştirilen toplantıda mitingin AKP'ye karşı ve 29 Ekim Cumhuriyeti sahiplenme eksinine yerleştirmeye çalışırlarken, oradaki katılımcılar ve pek çok yönetici, bu projenin Cumhuriyeti aşan ve Cumhuriyeti demokratik bir Cumhuriyet haline getirmek gibi bir hedefle kendini tanımladığını çok net bir biçimde ifade ettiler. İlk defa Alevi eksenli bir mitingde CHP'nin gölgesi, belirleyiciliği ve etkisinin neredeyse olmadığı bir kitlesel bir çığlıkla karşılaştık.
Alevi taleplerini taşıyabilecek bir parti var mı?
Henüz böyle bir parti yok. Bu talepleri ve diğer ezilenlerin taleplerini de içeren parti arayışlarına dair bir dizi görüşme ve toplantılar Türkiye çapında yapılıyor ve ben bunların şahsen tanığıyım. Ama bu sürecin daha ne kadar süreceğine dair bir şey söyleyemiyorum.
Çünkü farklı farklı arayışlar da var. Kimi arkadaşlar bir Alevi partisini dillendirirken, bazı arkadaşlar da böylesi bir partinin hem Alevilerin hem de demokrasi mücadelesi açısından daraltıcı olacağını, ezilenleri ve emekçileri içeren kucaklayıcı, sosyalistleri, Alevileri, Kürtleri, liberalleri, sosyal demokratları, Türk emekçileri, Sünni emekçileri içeren daha kapsamlı bir proje geliştirilmesinden yanalar.
"Alevi partisi istemiyoruz" sözünü en azından ben başta ABF genel başkanı Ali Balkız ve mitingin organizatörleri pek çok arkadaştan duydum. Bu mitingden sonra bu temas ve arayışların artacağını düşünüyorum. Ama bu mitingin verdiği özgüvenle, CHP'nin dışında ciddi bir arayış kesinlikle aratacaktır.
Bugün Alevilerde ciddi bir AKP tepkisi var, dünkü mitingde de bu dile getirildi, Aleviler, sadece AKP üzerinden tanımlanmak istemediklerini vurguladılar.
Sorunlarının AKP döneminde başlamadığını, her ne kadar AKP'ye karşı çok ciddi bir kaygı ve hassasiyet içeren bir tarihsel belleğe sahiplerse de artık Alevi hareketi sorunlarının sadece AKP'den kaynaklanmadığını, aslında rejimin bütünlüğüyle ilgili bir problem olduğunu ve bu problemlerin aynı zamanda kendi dışlarında diğer ezilen kimliklerin yaşadığı sorunlarla da ilgili olduğunu farkında bir yerde duruyorlar. Bu Türkiye açısından çok umutlu bir tablo oluşturuyor.
Aleviler, AKP açılımlarının aslında zaman kazanmaya ve CHP ve Orduya yönelik avantaj elde etmeye yönelik bir politik atraksiyon olduğunu düşünüyorlar. Nitekim, Alevi çalıştaylarında kendi görüşlerinin yüzeysel düzeyde alındıktan sonra yine Diyanet imamları ve İslamcı ilahiyatçıların belirlediği bir hatta yürüdüğüne çok ciddi tepki veriyorlar.
Alevi sorunun çözümünde muhatabın yalnız ve yalnız kendileri olduğu, madem ki sorunun tarafıdırlar, o halde açılımın ancak kendileri muhatap alınması durumunda halledilebileceği konusunda çok net bir duruşa sahipler. AKP'ye karşı, kimi Alevi milletvekilleri de dahil olmak üzere, bir güvensizlik içerisindeler haklı olarak...
Sadece tarihte yakılmaları, yıkılmaları, sürülmeleri değil şu an izlenen siyasetin ikiyüzlü ve manipülatif olduğunda hareketle de tepkisellik içersindeler. (EÖ)
Fotoğraf: Bawer Çakır