İstanbul'da 0-3 yaş ve ebeveynleri için tasarlanmış ilk park açıldı.
Sarıyer Attila İlhan Parkı, bilinen çocuk parkı mobilyalarından tamamen farklı olarak, erken çocukluk dönemi ihtiyaçları üzerinden tasarlandı.
Sarıyer Belediyesi ve Bernard van Leer Vakfı'nın birlikte hayata geçirdiği park, Vakfın tüm dünyada şehir ve erken çocukluk konusunu işleyen projesi Kent95'in Sarıyer ayağı Sarıyer95 kapsamında yapıldı.
Kent95, 3 yaşında sağlıklı bir çocuğun boyu kabul edilen 95 cm seviyesinden görmeyi öneriyor.
Hamilelikten 3 yaşa kadar olan dönem insan beyninin en hızlı geliştiği ve öğrendiği dönemi oluşturuyor. İnsan beyninin %85'i ilk 1000 gün içerisinde oluşuyor. Bebeğin kendi başına denediği fiziksel aktiviteler bu süreci güçlü bir şekilde destekliyor.
Bebek gelişimi ve ebeveyn ihtiyacı gözetildi
Tasarımını Superool mimarlık ofisinin üstlendiği ve 433 metre karelik bir alana yayılan parkta, özellikle bebeklerin gelişimi ve ebeveynlerin ihtiyaçlarını karşılayan pek çok detay var.
Farklı bölümler; tutunma, yuvarlanma, arasından geçme, sıralama, kayma, zıplama, tırmanma gibi faaliyetlere zemin yaratıyor.
Yeniköy ve Ferahevler mahallelerinin sınırında yer alan park, aynı zamanda farklı sosyal etkileşimlere de izin veren bir buluşma noktası oluşturuyor. Tasarımın bir parçası olan gölgelik ve oturma alanları sayesinde bakım verenler de parkta keyifli vakit geçirebiliyor.
Aksakoğlu: Parklar genelde 5 yaş ve üzeri için
Bernard van Leer Vakfı Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu Türkiye'de kamusal alanda 0 - 3 yaş aralığındaki çocuklar için özgün oyun alanlarının bulunmadığını ve çoğunlukla da benzer ekipmanların kullanıldığı, birbirine çok benzeyen oyun parklarının olduğunu söylüyor.
"Küçük çocukların oyun parkı ihtiyacının karşılandığını söylemek pek mümkün değil. Parklar genelde 5 yaş ve üzeri, yani motor becerileri gelişmiş çocuklar için tasarlanıyor. Oysa yürümeyi öğrenmeye yeni başlayan bir yaşlarında bir çocuğa göre de alanlar, oyun imkanları olabilmeli. Erken çocukluk dönemi olarak adlandırılan 0-3 yaş arası dönemde açık havada olmak hem kaba motor hem de ince motor kabiliyetlerini geliştirmek, başka çocukları gözlemleyerek öğrenmek çok önemli. Açık hava, çocukların bilişsel gelişimlerini de olumlu etkiliyor. İnsan beyninin %85'inin bu ilk üç senede ve bebeğin çevresiyle etkileşimi sayesinde geliştiğini hatırlarsak sadece oyun parklarının değil tüm kamusal alanların ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlarız."
"Park öncelikle bakım veren kişiyi ikna etmeli"
Attilâ İlhan Parkı'nın küçük çocukların ve onlara bakım veren kişilerin ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanıp inşa edildiğini aktarıyor Aksakoğlu:
"Parkların çocuklara bakım veren kişiler için uyumlu olması da çok önemli. 0-3 yaş grubunu kentte düşünürken bakım verenlerden bağımsız düşünmemek gerekiyor. Parkın öncelikle çocuğu parka götürecek yetişkini ikna etmesi gerek. Kolay ulaşılan, trafik gürültüsü ve tehlikesinden korunaklı, oyun alanlarını gören gölgelendirmiş oturma yerleri olan parklar düşünülmeli. Çünkü yetişkin parkta kendini rahat hissetmezse hem daha az o parka gidiyor, hem de gittiğinde daha kısa vakit geçiriyor."
"AVM'lerdeki plastik top havuzlarında daha çok bakteri var"
Parkta bir de kum havuzu bulunuyor. Yiğit Aksakoğlu, kum havuzlarına çok direnç gösterildiğini söyleyerek şöyle devam ediyor:
"Kum havuzları özellikle en küçük çocukların gelişimi için büyük önem taşıyor. Fakat hijyen öne sürülerek birçok yerde yapılmıyor. Halbuki araştırmalara göre alışveriş merkezlerindeki plastik top havuzlarında kum havuzlarında bulunandan daha fazla bakteriye rastlanmış.
Parkın aynı zamanda farklı sosyal etkileşimlere de izin veren bir buluşma noktası oluşturduğunu ifade ediyor Aksakoğlu:
"Bebekler, başka bebekleri görerek onların 'neler yaptığına' da bakarak yeni denemeler yapabiliyorlar. Tasarımın bir parçası olan gölgelik ve oturma alanları sayesinde bakım verenler de parkta keyifli vakit geçirebiliyor. Özellikle kentlerde yalnızlaşan ve doğum sonrası depresyonla hiçbir kamu hizmeti alamadan baş etmeye çalışan annelere de birbirleriyle tanışarak destek olabilecekleri alanlar sağlıyor."
Bernard Van Leer Vakfı hakkında"Sosyal ve ekonomik olarak dezavantajlı konumdaki çocukların olanaklarını artırmak" hedefiyle hareket eden Hollanda merkezli bir sivil toplum kuruluşu. Bugüne kadar 50'nin üzerinde ülkede erken çocukluk dönemiyle ilgili çalışmalara destek veren Vakıf, şu anda küresel programının yanı sıra Brezilya, Fildişi Sahili, Hindistan, Hollanda ve Türkiye gibi farklı coğrafyalarda çalışmalara destek sunuyor. Bernard van Leer Vakfı Türkiye'de 1994 yılından beri faaliyet gösteriyor. |
(AÖ)