Makalenin İngilizcesi için tıklayın
Korona virüsünün bilimsel adıyla SARS-CoV-2 virüsünün yol açtığı salgın bir süre daha devam edecek.
Salgının ne kadar süreceğine yönelik bir öngörüde bulunmak şimdilik olanaksız görünüyor.
Salgın hastalıkların seyri konusunda uzman bilim insanlarının verdiği bilgilere göre toplumun büyük bir çoğunluğunun (%90-95) hastalığa karşı bağışıklık kazanması durumunda salgın büyük oranda sona erecek.
Bu yüksek orandaki bağışıklığın sağlanması için toplumun büyük bir çoğunluğunun hastalığı geçirerek iyileşmesi ve böylece hastalığa karşı bağışıklık geliştirmesi ya da bu hastalığa karşı geliştirilecek bir aşı ile aşılanması gerekiyor.
Aşı geliştirme çalışmalarının bir ila iki yıl sürebileceği belirtiliyor.
Bu durumda önümüzdeki süreçte hastalığın seyrini yavaşlatmak, bir başka deyişle hasta olan bireylerin toplam sayısını kontrol altında tutarak hastanelerin tedavi kapasitesinin aşılmamasını sağlamak kritik bir önem taşıyor. Ancak tam da bu noktada dikkate alınması gereken kritik bir nokta var.
Yeni salgınları önlemek gerekli
Sağlık kuruluşlarının neredeyse bütün enerjisini SARS-COV-2 virüsü ile mücadeleye ayırdığı bu süreçte bu kuruluşların iş yükünü artıracak ya da çökmelerine neden olacak yeni salgın vakalarına karşı önlemler almak gerekiyor. Bu yazıda gıda güvenliği bağlamında sular ile ilgili olarak alınması gereken bazı önlemlere değineceğim.
Ülkemizde suların sağlık açısından güvenilir olmasını sağlamaktan sorumlu çeşitli kamu kurumları var.
İçme sularının fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik olarak güvenilir olmasını, içilebilir niteliklerini kaybetmemesini sağlamak konusunda en büyük görev Sağlık Bakanlığı ve yerel yönetimlere düşüyor.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı il sağlık müdürlükleri bünyesinde faaliyet gösteren halk sağlığı laboratuvarları birimlerinde sularla ilgili çeşitli kontrol ve izleme faaliyetleri yürütülüyor.
Korona salgını sürecinde suların mikrobiyolojik güvenliğini sağlamak çok önemli.
Sulardan bulaşan ve salgın şeklinde seyredebilen bakteriyel ve virüs kaynaklı çok sayıda hastalık etkeni var.
Tifo, paratifo, kolera ve dizanteri bakterilerden kaynaklanan; Hepatit A ve E virüsleri ile Rotavirüslerin yol açtığı hastalıklar ise virüslerden kaynaklanan hastalıklardan bazıları.
Sulardan bulaşan hastalık etkenleri aynı anda yüzlerce ya da binlerce insanı etkileyebilecek salgın hastalıklara yol açabilir. Böyle bir durum SARS-CoV-2 virüsünün yol açtığı krizi daha da derinleştirecektir.
Olası acil durumlar ve alınacak önlemler gözden geçirilmeli
Suların içilebilir kılınması amacıyla, suyun temin edildiği kaynaktan (ya da kaynaklardan) başlayan ve muslukta sonlanan hat boyunca yapılan çeşitli çalışmalar ve bu çalışmalarda görev alan çok sayıda kurum ve kişi var. Ancak içinde olduğumuz korona salgını nedeniyle güvenilir ve sağlığa uygun su temini ile ilgili çalışmalar her zaman olduğundan daha büyük bir dikkat ve özen içinde yapılmalı.
Doğal afetler ve salgınlar gibi toplumun geniş kesimlerini etkileyen büyük olaylarda toplumsal hayatın esenliği için sürdürülmesi gerekli olan işlerde çeşitli aksamalar yaşanma ihtimali artış gösterir.
Bu aksamalar çoğu durumda insan hatasından kaynaklanır. Güvenilir su temini ya da gıda maddeleri üretimi gibi işlerde çalışan kişiler de toplumun bir üyesidir ve herkes gibi onlar da afet ya da salgın durumunun yol açtığı olumsuzluklarla yüz yüzedir.
Dolayısıyla bu tip işlerde çalışan kişilerin çalışma şartlarının titizlikle gözden geçirilmesi, kritik noktalarda görev yapan kişilerin işlerini düzenli bir şekilde yapabilmelerinin sağlanması ve olası iş kaybı (örneğin bir personelin hastalanması) durumunda işten anlayan, deneyim sahibi yedek kişilerin ya da personelin hazır bulundurulması çok önem taşır.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı Halk Sağlığı Laboratuvarları ile Belediyeler bünyesindeki Su ve Kanalizasyon idarelerinin sularla ilgili mikrobiyolojik analizleri her zaman olduğundan daha sık aralıklarla yapması ise olası bir halk sağlığı tehdidinin hızla ortadan kaldırılması için mutlak bir gerekliliktir.
Sadece su üzerinden örnek verdim bu yazıda ama meselenin önemi sadece sularla da sınırlı değil.
Gıdalar, enerji, toplumsal hayatın devamlılığı için önceliği olan malların ve malzemelerin üretimi ve ulaştırma hizmetleri gibi konularda sağlık kuruluşlarının iş yükünü artıracak olası başka krizlerin neler olduğu-olacağı hakkında akıl yürütmek, olası acil durumlara özgü iş planlarını gözden geçirmek ve ne gibi önlemlerin alınması gerektiğine dair tartışmalar yapmak gerekiyor. Asıl seferberlik öncelikle bu konularda olmalı. (BŞ/DB)