Fotoğraf: BİK
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye'nin zorlu basın hayatında varlığını sürdürmeye çalışan iki dilli gazeteler yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle zor bir dönemden geçiyor.
Okuyucuların online yayıncılığa sıcak bakmadığını ve insanların gazetelerini ellerinde istediğini belirten yayın yönetmenleri kendileri için bir başka sorunun koronavirüs nedeniyle reklam ve ilan gelirleri kaybetmek olduğunu söylüyor.
Türkçe-Ermenice yayın yapan Agos gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, Türkçe-Süryanice yayın yapan Sabro gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni David Vergili, Türkçe- Ladino dilinde yayın yapan Şalom gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas ve Türkçe ile Kuzey Kafkas dillerinde yayın yapan Jıneps gazetesinden Serap Canbek ile konuştuk.
TIKLAYIN - Koronavirüs Yerel Gazeteleri Nasıl Etkiledi?
Danzikyan: Okuyucumuz basılı gazete istiyor
Pandeminin Türkiye’nin gündemine girdiği ilk genel sağlık koşullarını düşünerek gazeteyi basmadık ve PDF formatında yayınladık. Fakat bizim okuyucumuzun yaş ortalaması oldukça yüksek. Gördük ki, basılı bir gazete istiyorlar, gazeteyi ellerine almak istiyorlar. Online gazete onlara çok fazla hitap etmiyor. Biz de böyle bir dönemde gazete basıyor olmanın bir var olma biçimi olduğunu düşünerek tekrar basılı şekle geri döndük.
Fakat süreç bizi birkaç açıdan zorluyor. Biz gazetemizi abonelere ve bayilere kendimiz dağıtıyoruz. Dağıtımcıların sağlığını düşünerek sınırlı bir dağıtım yapabiliyoruz şu aşamada ve bastıktan sonra gazeteyi dağıtmak için sadece bir günümüz oluyor.
"BİK 2020 ödeneğini erkene çekmeli"
Salgın nedeniyle birçok işletme kapandığı ve cenazeler yapılmadığı içinde ilan konusunda büyük bir sıkıntı içerisindeyiz. Süreç sadece bizi değil tüm azınlık gazeteleri zorluyor. Bu iş biraz daha uzarsa tüm azınlık gazeteleri olarak sıkıntıya gireceğiz. Çünkü kısıtlı imkanlarla çok dar bir çevreye hitap eden gazeteleriz.
Haftalık olarak çıktığımız için daha çok Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri satılıyor bizim gazete. Sokağa çıkma yasakları ve sosyal izolasyon nedeniyle satışlarımız düştü. Bu şekilde devam ederse çok zor günlerden geçeceğini söyleyebiliriz.
Basın İlan Kurumu azınlık gazetelerine resmi ilan vermiyor ama 2012’den beri her yıl belirli bir ödenek, katkı payı ayırıyor. Bunu geçen sene de yaptılar. Bu sene verecekleri ödeneği biraz erkene alırlarsa tüm azınlık gazetelerini rahatlatmış olurlar.
Vergili: Haber yapmakta zorlanıyoruz
Sabro aylık olarak yayınlanıyor. Şu an için normal çalışma düzenimize devam ediyoruz. Nisan sayısı hem Türkiye hem de Avrupa’daki abonelerimize dağıtıma gönderildi. Nisan’da dağıtım açısından bir sıkıntıyla karşılaşmadık ama salgının devam etmesi ya da durumun daha kötüye gitmesi halinde gelecek aylarda ne yaparız bilmiyorum.
Abonelerimiz var ama mevcut durum onları maddi durumunu etkilerse bizi de etkileyecektir. Çünkü salgın işleri bozulan birisinin para yatırmamasını beraberinde getirecektir.
Mayıs sayısı için çalıştığımız şu günlerde bizi zorlayan şey daha çok haber yapmak oldu. Röportaj, söyleşi gibi temel gazetecilik konusunda sıkıntılarımız oldu. Çünkü azınlık toplumu Türkiye’de zaten içine kapalı yaşıyor. Koronavirüs Süryanilerin daha fazla içine kapanmasına neden oldu ve konular hakkında hiç konuşmama yönünde bir eğilim var toplumda. Çok basit bir haberi yapmak bile günlerimizi alıyor. Görüşeceğimiz insanları razı etmeye çalışıyoruz. Çünkü konuşmadıkları sürece bizim gazeteyi doldurmamız ya da haber yapmamız, son gelişmeleri aktarmamız mümkün değil.
"Abonelerimiz online gazete fikrine sıcak bakmıyor"
Şu anki sistemimiz online olarak dağıtıma da müsait değil. Kaldı ki internet sayfamızı da daha yeni açtık ve güncelledik. Abonelerimiz daha çok Avrupa’ya giden ikinci kuşak Süryaniler yani 40-55 yaş arasındakiler olduğu için gazetelerini online olarak okumaya sıcak bakacaklarını da düşünmüyorum.
Ayrıca çok kısıtlı bir kitleye hitap ettiğiniz için ilan ve reklamımız da çok fazla değil. İlk defa geçtiğimiz sene Basın İlan Kurumu bize bir ödenek ayırdı. Bu ödeneğin böylesi bir kriz zamanında verilmesi gazetemizi ekonomik olarak sıkıntıdan kurtaracaktır.
Molinas: 72 yıldır basılan bir gazeteyi online yayınlamak istemedik
Salgın Türkiye’de görülmeye başladığında gazetenin online olarak yayınlanıp yayınlanmaması gerektiğini kendi aramızda tartıştık. Fakat Şalom 72 yıllık bir gazete. Bir sürü badireye rağmen hiçbir hafta kesintiye uğramadan 72 yıldır sürekli basılmış bir gazeteyiz. Yani ortalıkta bulmadık Şalom’u. Dolayısıyla 100 yılda bir gelen musibet de olsa, önümüzü görmesek de mücadele edip gazeteyi çıkaracağız dedik. Nitekim öyle de yapıyoruz.
Fakat bizim en önemli gelir kaynağımız abonman ve reklam gelirleri. Bu süreçte sayfa sayımızı düşürdük. Sayfa sayısı azalmasına rağmen aynı dolulukta devam ediyoruz. Reklam gelirlerimizde büyük bir düşüş var. Bu durum bizim için en büyük tehlike çanı.
"Sokağa çıkma yasakları nedeniyle dağıtımda aksamalar oluyor"
Çünkü devletten ilan alma olanağımız yok. Basın İlan Kurumu’nun yıllık bir ödeneği var ama resmi ilanlardan gelen gelirle kıyaslanmayacak kadar küçük. Yine de bu destek bizim için büyük bir öneme sahip. Reklamların sıfıra yaklaştığı şu günlerde 2020 yardımının erken yapılması için gerekli yerlere başvuruda bulunarak ricacı olacağız.Çünkü gazeteyi hem basılı olarak çıkarmaya çalışıyoruz hem de ayakta kalmaya çalışıyoruz.
Bir diğer sıkıntımızsa gazeteyi abonelerimizin evlerine dağıtmak. Bu noktada ufak tefek zorluklarla, aksaklıklarla karşılaşıyoruz. Mesela sokağa çıkma yasakları nedeniyle Perşembe, Cuma ve hafta sonu gazetemizi dağıtamayacağız. Okuyucularımız umarım gecikmeyi hoş görür.
Canbek: İmeceden mahrum kaldık
Olağan dışı bir durum yaşandığı için ve “bizi bizden koruyabilmek için” Nisan sayımızı PDF olarak dağıtma kararı almıştık. Gazete ofisinde bir araya gelerek yaptığımız tüm çalışmalara ara verdik ve her şeyi sanal ortamda halletmeye başladık. Elbette okuyucularıma duyurumuzu yapıp anlayışla karşılamalarını diledik. Öyle de oldu.
Asıl etki bir araya gelememek durumu ki, bizim gazete gibi mizanpajı, poşet etiketleme, gazete katlama ve poşetleme, gazeteyi matbaadan karşılayıp ofise taşıma, poşetlenen gazeteleri PTT idaresine taşıma gibi hemen bütün işleri imece yöntemi ile yapan bir ekibi üzen budur işte. Sanalda yapamadığınız, yapamayacağınız bir imeceden mahrum kalmak.
Ama var olan durum sürdükçe PDF dağıtımını sürdüreceğiz. Risk durumu değişmediği sürece böyle. Gazetemizin aylık yayınlanıyor olması, uzayan sürecin bizdeki etkisini çok görünür kılmayacaktır. Haftalık bir yayın olsaydık başka şeyler konuşuyor olabilirdik. Bu arada PDF dağıtımına karar verip Nisan sayısını çalışmaya başlayınca bütün sınırlamaları da esnettik. Ve gazete tarihinde ilk kez 28 sayfa olarak yayımlandı.
"Reklam gelirimiz olmadığı için değişen bir şey olmadı"
Reklam ve ilan gelirimiz ise zaten yok hükmünde olduğundan bu konuda değişen bir şey yok. Gazete hep zorluk çekti zaten. Bu dönem matbaa ve posta giderinin olmaması bizim için iyi bir şey. Ofisi kullanamıyor olmamıza karşın kira ödemek rahatsız edici olsa da…
Biz Basın İlan Kurumu’ndan ödenek almıyoruz. Aylık bir gazete olarak yasal sınırlar içindeki haklarımız doğrultusunda ilan verilebilecekler listesinde olmalıyız. Yasal statüde azınlık değiliz ancak Çerkes halkına yönelik yayın yapan bir gazeteyiz ve bu noktada pozitif ayrımcılık uygulanarak gazetenin yayın hayatını sürdürmesi konusunda destek olunmasını isteriz. (HA)