Görsel: Sosyal Medya *Öğrencilerin isimlerine kendi istekleri üzerine haberde bu şekilde yer verdik.
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Öğrenci: Polis Amiri Hanifi Zengin mi bizden şikayetçi?
Mahkeme başkanı: Müşteki olarak görünüyor.
Öğrenci: Ben kendisini yılda 10 kere görüyorum. İstanbul Sözleşmesi eylemleri, Onur Yürüyüşleri, 8 Mart’lar. Ben kendisini sadece eylemlerde görüyorum.
Kendisinin görev tanımı nedir? Sadece insanları gözaltına aldırırken, darp edilmesi için emir verirken görüyorum. Anladığım kadarıyla kendisinin kadın ve LGBTİ+’lara yönelik ilgisi mevcut. Eğer öyleyse kendisine bazı vakalar önerebilirim. Yakılarak öldürülen Hande Kader’in davasını, Ahmet Yıldız’ın davasını önerebilirim. Biz yıllardır Gülistan Doku’yu arıyoruz, bu vakayı önerebilirim.
Bu vakalara da bakabiir. Bu davalar da izlemeye değer. Bu davaları çözmesini öneririm. Toplantı ve gösteri yürüşlerine dair de ilgisi varsa, kendisi Çağlayan’daki adliyede tarikatların toplantığı eylemlere de bakabilir. Buna da ilgi gösterebilir. Ya da LGBTİ+’lara idam diyenlerin toplantısına da gözatabilir.
Okuduklarınız Boğaziçi Üniversitesi'nde Onur Yürüyüşü'ne katılan öğrencilerin yargılandığı davadan...
Boğaziçi Üniversitesi’nde 20 Mayıs 2022'de düzenlenen 9. Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan aralarında bir gazeteci ve bir akademisyenin olduğu 70 öğrencinin yargılanmasına bugün de (3. Gün) devam edildi.
Davanın 29-30 Mayıs'ta görülen duruşmalarında yaklaşık 38 öğrenci, bir gazeteci ve bir de akademisyen savunmasını yapmıştı.
Öğrenciler, "polise mukavemet" ve "gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefetten" (2911 No'lu Kanun) yargılanıyor.
Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 58. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya öğrenciler ve avukatları katıldı.
Kimlik tespitlerinin ardından başlayan duruşmayı, Uniquir, Trans Pride, LİSTAG, İstanbul Pride, SPoD, Boğaziçili Akademisyenler adına öğretim üyeleri Can Candan ve Esra Mungan ile Hollanda Konsolosluğu ve Kanada Konsolosluğu temsilcileri de takip etti.
"Polis gırtlağımı sıktı"
Duruşmada ilk olarak savunma yapan öğrenci İ.S.Z. şöyle dedi:
“Ben burada kimsenin suçlu olduğunu düşünmüyorum. O gün polisler bir anda geldi. O gün yüzüme polis kalkanıyla darbe aldım. Polis çemberi içine itildim. Polislerin alaycı bakışları içinde kaldım. Polis gırtlağımı sıktı. Canımın yandığını söylememe rağmen polis bunu dikkate almadı. ‘Seni öldüreceğim’ dedi. Beraatimi istiyorum.”
Daha sonra savunma yapan öğrenci* de anayasal hakkını kullandığını söyledi ve suçlamayı kabul etmedi.
"Arkadaşlarımızın ellerinde kelepçe izi var"
Daha sonra savunmasını yapan öğrenci A. da şöyle dedi:
“Biz sekiz yıldır bu yürüyüşü yapıyorduk. Başladığında orada değildim. Daha sonra Çevik Kuvvet polis ekiplerinin ellerinde kalkanlarla gittiklerini gördüm. Bunun Onur Yürüyüşü ile ilgili olduğunu biliyordum. Orada arkadaşlarımızı gözlatına alabilirlerdi. Öldürmeye çalışabilirlerdi."
"Bu şekilde beyanlar da mevcut. Ki oraya gittiğimde farklı bir durumla karşılaşmadım. Polis Amiri Hanifi Zengin de oradaydı. Çembere alındık, yerlerde sürüklendik. Pek çok insan darp edildi, ters kelepçe ile kafaları çarpılarak gözaltına alındılar. Arkadaşlarımızın ellerinde kelepçe izi vardı. İlaçlarıma erişemedim. Karakolların tuvaletleri çok pis.”
“Polislerden şikayetçiyim”
Başka bir öğrenci* de “Üzerine polislerin çıktığı ‘seni öldüreceğim’ dediği kişi benim. Biz LGBT+’ların gasp edilen haklarımızı talep etmek için düzenlediğimiz bir yürüyüştür Onur Yürüyüş. Okulumuzda daha önce sekiz kere yapıldı bu yürüyüş. Ben suçu kabul etmiyorum. Bana şiddet uygulayan polislerden şikayetçiyim.”
"Bize kurbanlık koyun muamelesi yapıldı"
Daha sonra konuşan İ.B. isimli de öğrenci de suçlamaları kabul etmedi. Arkadaşlarının işkence edilerek gözaltına alındığını söyledi.
Savunma yapan öğrenci S. de anayasal hakkını kullandığını belirterek, polisin ihtar olmadığını söyledi, beraatini istedi. Bu öğrenci de diğer öğrenciler gibi polis işkencesini anlattı.
Öğrenci S.K. de “Direnç göstermedim, ters kelepçe ile gözaltına alındım. Bize insan muamelesi yapılmadı. Kurbanlık koyun muamelesi yaptılar. Arkadaşım panik atak geçirdi, söyleme ragmen ona yardımcı olmadılar. İşkence ederek bizleri gözaltına aldılar. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
Daha sonra savunma yapan öğrenci S.Ö.A. da savunma yapan diğer öğrenciler gibi polis işkencesini anlattı ve şunu ekledi:
“Bu yürüyüşler Koç Üniversitesi gibi başka üniversitelerde rahatça yapılırken neden bizim okulda rahatça yapılamıyor? Bizi neden engelliyorlar?”
"Direnmeyeceğim dediğim halde ters kelepçe yaptılar"
T.Y. da şöyle dedi:
“Ben Boğaziçi’nde değil Galatasaray Üniversitesi’nde öğrenciyim. Başka bir etkinlik için oradaydım. Sonra bu yürüyüşü gördüm. Oradaki konuşmaları dinlerken, polisler geldi, gelmeden önce ihtar yapmadılar. Anayasal hakkımı kullandığım için oradaydım gözlem için oradaydım ve hiçbir şekilde böyle bir davranışla karşılacağımı düşünmedim. Arkadaşlarımızın işkence ile gözaltına alındığını görünce, direnmedim. Bu doğrultuda sözlü bir şekilde ‘direnmeyeceğim gözaltına alın’ dedim fakat buna ragmen ters kelepçe ile gözaltına alındım.”
“Polis kelepçemi bıçakla açarken bileğimi kesti”
Başka bir öğrenci* de savunmasında şöyle dedi:
“Ben müzisyen olarak oradaydım. Ben de polis şiddeti gördüm. İhtar yapılmadı. Bileklerimde yara izi kaldı. Kelepçelerim açılmadı. Kelepçeyi bıçakla – falçata gibi bir araçla açmaya çalışırken bileğimi kestiler. Bu konuda İnsan Hakları Vakfı’na başvurdum. Bu da raporlandı. Kapı bile açılmadı, hava alamadık. Polisler sürekli olarak bize hakaret etti.”
"Zengin 'arkadaşlarına bak' diyerek beni çembere attı"
Savunma yapan iki öğrenci* de suçlamaları kabul etmediğini, direnmediğini ancak ters kelepçe ile gözaltına alındığını söyledi. Bir öğrenci* de yürüyüşe katılmadığını belirterek, suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Öğrenci*, "Ne oldu diye bakmaya gitim ve gözaltına alındım. Sonra Hanifi Zengin geldi, ‘Çok mu merak ediyorsun? Gel arkadaşlarına bak o zaman’ dedi, beni kolumdan tutup çemberin içine attı" dedi.
"Anayasa'ya aykırı bir şey yapmadım"
Öğrenci Z.D.D da suçlamaları kabul etmedi savunmasında şöyle dedi:
“O gün okulda Taşoda Festivali vardı bir de Onur Yürüyüşü vardı. Kampüsüm hareketli olduğu günlerdi, ben de oradaydım. Bir anda çevik polis okula girdi etrafımızı sarmaya başladılar.Polisler bizi dar bir alanda çevreledi. Zaten dağılacağımızı söyledik fakat talebimiz kabul edilmedi."
"Nefesim kesildi ve panik atak krizi geçirdim. Bizi ters kelepçe ile gözaltına aldılar. Gözaltında saatlerce aç susuz bekletildik. Polisin sözlü ve fiziki şiddetine maruz kaldım. Kelepçe takılan bileğimde kızarıklar oluştu. Ben Anayasa’ya aykırı bir şey yaptım. Onur Yürüyüşleri LGBTİ+’ların eşit yaşam hakkını savunan yürüyüşlerdir.”
Savunmasını yapan son iki öğrenci* de suçlamaları kabul etmedi, Anayasal haklarını kullandıklarını vurguladı. Şimdiye kadar biri öğretim üyesi biri gazeteci olmak üzere toplam 55 kişinin savunması alındı.
Mahkeme bugün sona erdi. Bir sonraki duruşma 2 Kasım'da görülecek.
Ne olmuştu? Kayyım rektör tarafından kapatılan Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Araştırmaları Kulübü’nün (BÜLGBTİA+) Onur Haftası etkinliklerinin son gününde kampüsün sekiz yıllık geleneğinin sürmesi için Onur Yürüyüşü planlandı. 20 Mayıs 2022’de düzenlenmesi planlanan 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü’nden bir gün önce kampüsün Etiler Kapısına, Taşoda Müzik Festivali gerekçe gösterilerek X-Ray cihazı yerleştirildi. 20 Mayıs sabah saatlerinden itibaren ise kampüsün etrafı polis ve gözaltı araçları ile çevrildi. Ana kapı dışında Güney Kampüs’ün girişleri kapatıldı. 17.00’de başlaması planlanan yürüyüş için öğrenciler, Güney Meydan’dan kapatılan kulüp odasından doğru yöneldiklerinde uyarıda bile bulunmadan çevik kuvvetin saldırısı başladı. Ablukaya alınan öğrenciler, alandan çıkış yapmaları için açılması gereken koridorla gözaltı araçlarına sokuldu. Abluka dışında kalabilen öğrencilerin “Dağılıyoruz” itirazına rağmen polis saldırısı kampüste bir süre devam etti. O gün kampüste olan öğrencilerden birinin aktardıkları, ÜniKuir'in "Kampüslerde Onur Yürüyüşleri 2022" raporuna yansımıştı. |
(EMK/WM)