Görsel: csgorselarsiv.org
Haberin İngilizcesi için tıklayın
*Millet İttifakı adına meydanlarda konuşan Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Meral Akşener homofobiyi yeniden üretti.
Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Komisyonu’ndan Okan Altekin
*Oysa “öfke yerine sevgi" diyen bir ittifakın, nefretin yayıldığı bu ortamda LGBTİ+ haklarının insan hakları olduğunu söylemesi gerekirdi.
Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nden Mahmut Şeren
*AKP Genel Başkanı ve Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Yeniden Refah Partisi’nin de toplumu ayrıştırmak için sıklıkla başvurduğu LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemlerine* son dönemde Cumhur ittifakının önemli isimleri de katıldı. Öyle ki söz konusu söylemlerde taraflar ayrımcılık, yaftalama, ötekileştirme konusunda adeta bir yarışa girdi, topluma neredeyse “LGBTİ+ karşıtlığını en çok biz yaptık” mesajı vermek istedi.
SPoD'dan Sena Yılmaz
“LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasının” seçim propagandası olarak kullanıldığı böylesi bir dönemde, LGBTİ+’ların haklarını savunan dernekler ne düşünüyor? Söylemleri nasıl karşılıyor?
“Nefreti arttırıyorlar”
Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Komisyonu’ndan Okan Altekin, bianet’e konuştu, şunları söyledi:
*Cumhurbaşkanlığı Hükümet Rejiminin, seçim sürecinde doruk noktasına ulaşan LGBTİ+ düşmanı söylem ve politikaları, iç hukukta doğrudan bağlayıcı olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşme hükümlerine açıkça aykırılık taşıyor.
*Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasada açıkça yasaklanmaktadır.
*Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, LGBTİ+lara yönelik nefret söyleminin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğine dair içtihadı da göz önünde bulundurulduğunda seçim sürecinde LGBTİ+lara yönelik yürütülen nefret politikasının hukuki bir zemini olmadığı ortadadır.
*LGBTİ+ derneklerinin kapatılması, onur yürüyüşlerinin yasaklanması, LGBTİ+ propagandası yapmanın suç sayılması gibi seçim vaatlerinin gerçekleştirilmesi durumunda LGBTİ+ların temel hak ve özgürlükleri sistematik olarak ihlal edilecektir.
*Türkiye’nin girdiği antidemokratik iklim koşullarında AİHM kararlarına rağmen rehin tutulan Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala’nın durumu göz önüne alındığında mevcut iktidarın seçimi kazanması durumunda AİHM’in kararlarının uygulanmayacağı da aşikar.
“Cumhur ittifakı sağcı rejimleri taklit ediyor”
*Aslında uzun bir süredir aşırı sağcı rejimler LGBTİ+ların temel hak ve özgürlüklerine, toplumsal cinsiyet kavramına saldırıyor ve seçim propagandalarında kullanıyor. Dünyanın pek çok yerinde ırkçı, yabancı düşmanı, cinsiyetçi ve homofobik rejimler seçimi kaybetti. Cumhur İttifakı ise aşırı sağcı rejimleri taklit ediyor.
*Dünyada, seçimi kazanan muhalefetlerin seçim çalışmalarına bakıldığında özellikle LGBTİ+ları savundukları ve seçim propagandalarında gökkuşağı bayrakları açtıkları görülüyor.
*Türkiye’de ise muhalefet özellikle de Millet İttifakı homofobi ve transfobi karşıtlığı konusunda hak temelli dahi olsa kendi söylemini yaratamadı.
*Millet İttifakı adına meydanlarda konuşan Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Meral Akşener homofobiyi yeniden üretti. Muhalefet bloğunda ise özellikle Emek ve Özgürlük İttifakının homofobi ve transfobi karşıtı politikalar ürettiğine tanıklık ediyoruz. Bir yandan Cumhur İttifakının nefret politikaları öte yandan millet ittifakının homofobiyi yeniden üreten söylemleri LGBTİ+lara yönelik nefret suçlarında artışa sebebiyet verebilir.
“Ayrımcı söylemlerin peşine takıldılar”
Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nden (ÜniKuir) Mahmut Şeren de şu noktalara dikkat çekti:
Biz yürüttüğümüz seçim kampanyasında ve siyasal katılım çalışmalarında siyasi partilerin ve adayların LGBTİ+ haklarına ilişkin hak temelli vaatlerde ve toplumda barış iklimini yaratacak söylemlerde bulunmalarını talep ediyoruz.
*Ancak Millet İttifakı cephesinde uzun süredir bu konuda sessizlik hakimdi. Sahada gördüğümüz aktörlerin bir kısmı geçmişte bazı olumlu açıklamalar yapmışsa dahi son haftalarda özellikle bu konuda konuşmamayı tercih ediyor gibiydiler.
*Ama son haftaya girerken, kampanyanın tansiyonunun yükselmesinin ve hiçbir boşluk kalmaması yönünde refleksin oluşmasıyla birlikte bir şeyler söyleme gereği hissetmiş olabilirler. Fakat maalesef bu bizim aradığımız hak temelli söylemin yanından bile geçmiyor. Cumhurbaşkanı yardımcısı adayları Meral Akşener'in, Mansur Yavaş'ın ve Ekrem İmamoğlu'nun söylemleri, kimliğimize "yaşam tarzı" diyen Ali Babacan'ın bile gerisinde kaldı.
*Bahsettiğimiz üç siyasetçinin de ifadelerini ayrımcı söylem olarak değerlendirmek zorundayız. Sadece söylem olarak ayrımcı değil, üstelik Mansur Yavaş'ın iddia ettiği bilgilerin çoğu yanlış bilgi içeriyor. Derslerine çalışmadıkları gibi gidip ayrımcı söylemin peşine takılmışlar.
*Oysa "öfke yerine sevgi" diyen bir ittifakın, siyasi iktidarın her kanadından nefretin yayıldığı bu ortamda LGBTİ+ haklarının insan hakları olduğunu söylemesi gerekirdi. Vaadinde bulundukları ülkeyi, demokrasiyle taçlandırılmış cumhuriyeti ancak böyle kurabilirler.
*Öte yandan LGBTİ+'lar seçimlerin sonucunda yaşanabilecek bir değişimle baharın bizim için hemen gelmeyeceğinin farkında zaten. Bunu ancak yine mücadeleye devam ederek sağlayabileceğiz. Değişimi destekleyenler, bu gerçeğe rağmen sık kullanılan tabiriyle "bağrına taş basarak" destekliyor. Ancak bu gelişmenin onların da motivasyonunu olumsuz etkilediğini düşünmek mümkün.
“Seçim kampanyalarını nefretle doldurdular”
Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’nden (SPoD) Sena Yılmaz da şöyle dedi:
*Cumhur ittifakı LGBTİ+lara yönelik ayrımcılığı ve nefret söylemlerini uzun bir süredir bir seçim kampanyası haline dönüştürmüş durumdadır.
*AKP ve Yeniden Refah Partisi başta olmak üzere tüm Cumhur ittifakının işlediği bu ayrımcılık suçu ve nefret söylemleri seçimler yaklaştıkça Millet ittifakındaki bazı partilere de bulaşmış durumdadır.
*Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu mitinglerinde cumhur ittifakının homofobik söylemlerine homofobi ile karşılık vermişlerdir.
*Millet ittifakından, Cumhur ittifakının yürüttüğü ayrımcı siyasete karşı bir söz beklerken aynı homofobi ile yüz yüze gelinmiş durumdadır. Sandığa kimseyi geri bırakmadan ve bizi seçim kampanyaları için nefret malzemesi haline getiremeyeceklerinin altını çizerek gideceğiz.
(EMK)
*Nefret söylemlerini yaymamak adına yazmadık.