*Söz konusu mitinge dair hiçbir detaya, nefreti meşrulaştırmamak ve yaymamak adına yer verilmedi.
*Gerçekten erkek olabilmek için kötülük sınavını her gün geçmek gerekiyor…
*Erkek olmak doğuştan kazandığımız bir hastalık.
*Her gün her dakika her an erkekliğimizi kanıtlamak zorundayız.
Bir film önerisi. “Katolik Okulu/The Catholic School” Netflix’te gösterimde.
Film, adım adım erkeklik inşasını direkt odağına almıyor gibi görünse de “baskının, iletişimsizliğin, sevgisizliğin, ilgisizliğin” insanları, insan ilişkilerini getirdiği noktayı bu inşa üzerinden ele alıyor.
Bir hafta sonu önerisi...
"Ödüller bizi koruyor"
Bir iyi haber…
Özgür Gündem’le dayanışma gösterdiği için, Özgür Gündem’de genel yayın yönetmenliği yaptığı için, kadınların haklarını savunduğu için, çocukların haklarını savunduğu için, LGBTİ’leri savunduğu için…
Hakkında onlarca dava, para ve hapis cezaları olan avukat Eren Keskin’e dair bir haber. Gördüğünüz gibi ondan söz ederken, bu “içinler”i sayfalarca uzatmak mümkün.
Daha geçen hafta kendisinin atmadığı fakat kendisine yanıt verilen tweetten dolayı Emniyet Müdürlüğü’nde ifade veren İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, Avusturya Viyana merkezli The Women in Law Initiative'nin, Justitia Awards 2022 ödülüne layık görüldü.
Ödül töreni önümüzdeki günlerde Avusturya'da. Yurt dışı çıkış yasağı olduğu “için” Keskin adına ödülü bir arkadaşı alacak. Keskin, ödül törenine bir video gönderdi, özetle şunları söyledi:
"Kadınlara ve translara gözaltında işkence ve şiddet uygulandığında onların haklarını savunan bir derneğin ve İnsan Hakları Derneği’nin Eş Genel Başkanıyım.
“Yaptığım çalışmalar nedeniyle hakkımda cezalar var. Bu tür ödüllerin onur verici olması bir yana bizim gibi baskı altında yaşayan coğrafyanın insanları olarak bu ödülün beni koruyacağını düşünüyorum. Bana bu ödülü veren herkese bir kez daha teşekkür ederim…“
6'lı Masa
Berbat bir haber…
Bu satırların yazıldığı saatlerde bazı evlerde nefret suçu işlenmesi için hazırlık var. Bugün (18 Eylül) LGBTİ toplumu hedef alan bir miting düzenleniyor. Bir nefret mitingi.
Üstelik bu miting, kamu eliyle düzenleniyor. RTÜK, senin, benim, bizim gibi insanların vergileri ile çalışırken bir yandan da yine senin, benim, bizim gibi insanlara, insanların yakınlarına zarar verecek bir nefret ortamını meşrulaştırılıyor.
Nefret söylemine, hedef göstermelere, var oluşa, onura karşı ses çıkaran bir siyasi parti var mı diye bakıyorsunuz? Kadın ve LGBTİ+ örgütleri dışında sesini çıkarak neredeyse yok.
Sera Kadıgil (TİP), Züleyha Gülüm (HDP), Ercüment Akdeniz (EMEP) gibi sayılı milletvekillerini ve partilerini ayrı tutuyorum.
İktidarın alternatifi 6'lı Masa’ya bakıyorsunuz, yine ses yok.
Türkiye'de bir topluluk hedef haline getiriliyor, her türlü şiddet ve baskının sonucunda çok kötü şeyler olabilir fakat ülkeyi yönetmeye aday iktidar alternatiflerinden ses yok.
Ülkenin en önemli sorunu haline gelmiş, iktidarca pekiştirilmiş kutuplaşma politikasına karşı 6'lı Masa’dan bir dayanışma mesajı yok.
LGBTİ toplumun ve ailelerinin içini ferahlatacak bir mesaj, tek bir mesaj bir "yalnız değilsiniz“, "Bu insanların başına bir şey gelirse sorumlusu RTÜK ve iktidardır“ gibi bir cümle duyamadık. Yok.
Sanki LGBTİ'ler bu toplumun bir parçası değiller gibi.
Sanki LGBTİ'ların ailesi yok gibi...
Bu insalar vergi vermiyor bu ülkenin yurttaşı değil gibi...Seçim zamanı geldiğinde bu insanların da kapısını çalmayacaklar gibi.
Seçimi geçtim. 6'lı Masa sıkça parlamenter sisteme geçişten, demokrasi mücadelsinden söz ediyor.
Sormazlar mı o zaman? "Eşit yurttaşlık“ kavramının 6'lı Masa için bir anlamı yok mu?
Bir kez daha görüyoruz ki “evet yok."
Bu satırların yazıldığı saatlerde bazı evlerde heyecan var. Bugün (18 Eylül) LGBTİ toplumu hedef alan bir miting düzenleniyor. Bir nefret mitingi. Bazı aileler, "Acaba yarın çocuğumun başına bir şey gelir mi?", "Umarım yakınlarımız güvendedir" diye düşünüyor.
Bu ülkede bir nefret mitingi düzenleniyor!
Bu nefret mitingine ses çıkarmayan, göz yuman, meşrulaştıran siyasi parti, oluşum, birey her kim olursa olsun, bu hedef göstermeler sonucunda oluşacak en ufak bir yaradan, acıdan sorumludur.
En yaygın suç ortaklığı, sessiz kalmak...
Şiddetsiz bir hafta dileğiyle...
(EMK)
*Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet