* Fotoğraf: Kaos GL.
Haberin İngilizcesi için tıklayın
* "Ben Alsancak'a ilk geldiğimde 300 trans vardı. Şimdi toplasan 60-70 trans kaldık. Hepsi sağa-sola dağıldı. Ekmeğimizi kazanıyoruz. Ben devlet memuruydum ve kimliğimden dolayı açığa alındım. Ben yaşamımı bir şekilde kazanmak zorundayım. Anlatabildim mi?"
* "Dün bana sokakta gençler taş attı. Durup dururken. Kafama gelebilir, beni ciddi şekilde yaralayabilirdi o taş. Böyle şeylerle o kadar sık karşılaşıyoruz ki. Ne gerek var? Gelmişim 38 yaşına. Kelle koltukta çalışıyorum. Polis mi gelecek? Çocuklar bana bıçak mı çekecek? Her gün yeni bir gerilim yaşıyorum. Stres, stres, stres."
Ankara'da Eryaman-Esat davası zamanaşımı riskiyle devam ederken bir yandan da İstanbul Beyoğlu Küçük Bayram Sokak ve İzmir Bornova Sokak'ta trans kadınların yaşadığı evlere ve çalıştığı sokaklara polis operasyonları ve tacizleri gerçekleştiriliyor.
Son dönemlerde seks işçisi trans kadınlara yönelik nefret saldırılarıyla gündeme gelen İzmir Alsancak'ta polis ve bekçi şiddeti devam ediyor.
"Köpeğimi gezdiyorum diye ceza kesmek istediler," diyor Bornova Sokak'ta yaşayan trans kadınlardan biri olan Helin.
Devlet memuruyken açığa alınan Helin, bekçilerin yaklaşık bir ay önce her gün evinin önünde beklediklerini ve markete bile gitmesine izin vermediklerini, onu "ceza kesmekle" tehdit ettiklerini söylüyor.
Alsancak, Bornova Sokak'ta yaşananları, saldırıların ve tacizlerin öznelerinden biri olan Helin'den dinliyoruz.
Polis ve bekçi saldırıları şu an ne aşamada ve size neden ceza kesiyorlar?
Bir ay öncesine kadar saldırılar görece azalmış durumda ama örneğin bir ay önce sadece sokakta duruyorum diye ceza kesmeye çalıştılar bana. "Niye duruyorsun yolda?" dedi bekçi. Ben tabii ki izin vermedim. Evim burada ve evimin önündeki yolda duruyorum. Müşteriyle konuşuyorum ya da konuşmuyorum, bu zaten onları ilgilendirmiyor. Sonra zorla götürmeye çalıştılar beni ama "İş üstünde mi yakaladınız?" diye tepkimi gösterdim. Sonra mahkemelik olduk ve ben beraat ettim.
Bu anlattığım olay yaklaşık bir ay önce yaşandı, şu an yeni cezalar kesilmiyor; fakat sokakta her köşe başında bekçi duruyor. Yeni bir yöntem olarak ise evleri mühürlüyorlar. Hani kökten çözüm gibi. Sadece son bir ayda benim yaşadığım sokakta beş ev kapatıldı. Sokaktan müşteriler alındı. Şu an biraz daha rahatız, en azından sokakta gezmeyin diyen yok. Ama işte direkt evi kapatıyorlar artık.
"Ne yiyip içeceğim?"
Gelen insanları da tedirgin ettikleri için kazandığınız parada da ciddi bir düşüş oldu anladığım kadarıyla.
Tabii ki. Ben kendi evimde görüşüyorum müşterilerimle. Ama artık akşam saat 19 gibi çalışmaya başlıyorsam 22-22.30 gibi bırakmak zorunda kalıyorum. Çünkü ya bekçi ya da ahlâk polisi geliyor. Şimdi Allah korusun benim müşterimin başı böyle bir durumda büyük derde girecek.
Çalışmasam da ne yiyip içeceğim? Diğer yandan da ben tek başıma yaşıyorum. Bir tane evim var. Evde kedim, köpeğim, 20'ye yakın çiçeğim var. Evi mühürlediler diyelim. Balıklara kim yem verecek, çiçeklerimi kim sulayacak? Ev mühürlenmesin diye iki-üç saat erken bırakıyorum işi. Yani onlar gelince bırakmak zorunda kalıyorum. Kimi zaman siftahsız bitiriyorum günü. Tedirgin oluyorum ama işte polis evime gelecek, evimi kapatacak diye.
Ne yapmayı düşünüyorsunuz böyle bir durumda? İzmir'de başka bir yerde çalışmanız mümkün mü şu an?
Karabağlar var; ama güvenli bir yer değil ve merkezden de uzak. Pınarbaşı zaten yol kenarı. Çok arkadaşımız vuruldu, gasp edildi orada. Tarlabaşı'nda olduğu gibi. Yol kenarında vuracaklar mı seni, kesecekler mi, gasp mı edecekler, sakat mı bırakacaklar belli değil. Onun için başka hiçbir bölgede çalışmıyorum. Hani diyorum ki Alsancak bildiğim yer. Kamera var en azından. Ki buna rağmen kaç arkadaşımız silahla vuruldu, gasp edildi, bıçaklandı. İnsan korkuyor yani, para kazanacağım diye de ölemem şimdi. Maalesef Alsancak'ta kaderimize boyun eğiyoruz artık.
Bu engellemelere dair yaşadığınız en uç örnek neydi?
Hangisini sayayım? Yolda duruyorum diye ceza kesildi. Benim ikametgâh adresim burası ama, burası benim tapulu malım. Marketim burada, bakkalım burada. Yaşam alanım burası benim. Nasıl sokakta gezemem?
Köpeğimi gezdiriyorum diye ceza kesmeye kalktılar bir kez. Neden, diyorum. Yüzüme bakıp "Ceza keseceğiz," diyor. Şimdi kesmezsek başka zaman denk getirir yine keseriz diyorlar. Allahtan bunun videosunu çekmiş bir arkadaşım, o ceza da iptal oldu. Ya nasıl anlatayım size? Kapımın önünde duruyorlar her gün benim. Bildiğiniz kapımın önünde duruyorlar. Bir-bir buçuk ay önce bekçi saldırısına uğrayıp dayak yiyen, her gün başka bir saldırıya uğrayıp çok kötü durumda olan arkadaşlarımız da var tabii. Hâlâ davaları sürüyor.
"Hiçbirinin cezası yok"
Polislerden ziyade bekçiler mi taciz ediyor peki daha çok?
Evet. Çünkü bekçiler polis gibi davranıyorlar ama yol, yöntem bilmiyorlar. Polisler üç aylık eğitim görüp geliyor en azından. Bekçiler şu an sanıyor ki istediğimi asarım, keserim. Hayır arkadaşım, benim haklarım var. Ben sokakta dolaşabilirim, mini etek giyebilirim, kocaman topuklu ayakkabıyla gezebilirim, sokakta dans edebilirim. Bunların hiçbirinin cezası yok. Bunları bilmiyor bekçiler.
Bana gelmiş "O adamla ne konuştun?" diyor. Konuşmak da mı yasaklandı? Ben belki ekonomiyi tartışıyorum. Belki biri adres soruyor bana. Bunu bilemezsin ki sen. Bu konuda büyük tartışmalar yaşandı ve hatta kavgalar çıktı burada. Bekçiler de geri adım atmak zorunda kaldı. Ama işte bu sefer de müşteriyi almaya, evlerimizi kapatmaya başladılar. Müşterileri sıkıştırıyorlar. Müşterilere "Eğer görüştüysen ve söyleyemiyorsan hakkında işlem yapacağız. Ailene kadar gidecek. Rezil olacaksın," diyorlar. Bu sefer de adamlar "Tamam beni karıştırmayın. 120 milyon verdim," diyor ve evi kapatıyorlar bu sefer.
"Saldırıya uğramak istemiyoruz"
Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben bugüne dek elimden gelen her şeyi yaptım bu konuda. Eylemlere katıldım, imzalar topladık, basın açıklamaları düzenledik falan ama maalesef hiçbir değişiklik olmadı. Ben Alsancak'a ilk geldiğimde 300 yüz trans vardı. Şimdi toplasan 60-70 trans kaldık. Hepsi sağa-sola dağıldı.
Ekmeğimizi kazanıyoruz. Ben devlet memuruydum ve kimliğimden dolayı açığa alındım. Ben yaşamımı bir şekilde kazanmak zorundayım. Anlatabildim mi? Yapabileceğim her şeyi yaptım ama sonuç olarak bir şey elde edemedim. Düzgün bir iş olanağı olsa şahsen bu işi yapmam. Ama yapmak zorundayım yani. Ve hayatımı kazanmak için çalıştığım bir işte artık saldırıya uğramak istemiyorum ben. İnsan gibi yaşamak istiyorum.
Dün bana sokakta gençler taş attı. Durup dururken. Kafama gelebilir, beni ciddi şekilde yaralayabilirdi o taş. Böyle şeylerle o kadar sık karşılaşıyoruz ki. Ne gerek var? Gelmişim 38 yaşına. Kelle koltukta çalışıyorum. Polis mi gelecek? Çocuklar bana bıçak mı çekecek? Her gün yeni bir gerilim yaşıyorum. Stres, stres, stres. Başka bir şey sunmuyor bu düzen bana.
İzmir'de ne oluyor?Kaos GL'nin hazırladığı LGBTİ+'ların İnsan Hakları 2021 Yılı Raporu'nda translara yönelik hak ihlalleri oldukça geniş yer buluyor. Temel insan haklarına erişemeyen translar, birkaç başlıkta değil neredeyse bütün konularda hak ihlallerine maruz kalıyor. "(Küçük Bayram Sokak'ta) 2020'nin son zamanlarında başlayan sistematik polis şiddeti, bir bölgede bulunan bütün evlerin mühürlenerek kullanımının yasaklanması ile yeni bir boyut kazandı. Salgın sürecinde sağlık hakları yok sayılan trans kadınlar evsiz şekilde devlet tarafından sokağa terk edildi. "İzmir'in Alsancak semtinde bulunan Bornova Sokak da benzer bir sürecin evrelerini yaşıyor. Her gün olduğu gibi polis kordonuna alınarak, bölgede yaşayan transların evlerine yemek götüren kuryelere dahi gerekçesiz kimlik denetimleri gerçekleştiriliyor. Araç trafiğine kapatılarak yayalaştırma projesinin hayata geçirildiği sokak, sokağın sakinlerinden olan transların, planlamasında dikkate alınmadığı bir proje sonucunda araçlardan ve translardan 'arındırılacak'! Aktivistler bu süreci 'soylulaştırma' projesi olarak niteliyor." |
(TY)