Eğitim Reformu Girişimi (ERG) 2016-2017 eğitim öğretim yılı izleme raporunu duyurdu.
Eğitime ayrılan kaynaklara, eğitime erişime, güncel öğretmen politikalarına, eğitimin içeriğine, eğitim ortamlarına ve eğitimin çıktılarına odaklanan 2016-2017 raporunda, eğitim bütçesinin arttırılmasının gerekliliği vurgulandı.
"PISA 2015 verisine dayanan araştırmalar, kamu kaynaklarının sosyal adaleti gözeterek kullanılmasının eğitimin iyileşmesine katkıda bulunduğunu gösteriyor. Eğitimi özelleştirme ve bu süreci teşviklerle destekleme gibi politikaların şu haliyle eşitliğe katkı yaptığını iddia etmek güçtür.
"Onun yerine, okullara doğrudan gönderilen eğitim bütçesinin artırılması, dezavantajlı okullarda öğretmenlerin ortalama görev süresini artıracak önlemler alınması ve ücretsiz öğle yemeği verilmesi gibi eşitlikçi politikalar uygulamaya alınmalıdır."
Raporun önsözünü Avrupa Roman Hakları Merkezi Türkiye Gözlemcisi ve Roman Hakları Forumu Kurucusu Hacer Foggo yazdı.
Foggo yazısında, nesilden nesile aktarılan yoksulluk kısır döngüsünü kıracak ve çokkültürlülüğe saygıyı geliştirecek bir eğitimin önceliğini dile getirdi.
“Eğitim sistemi; özgür ve sorgulayan, farklılıklara saygı duyan, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin eşit insanların bulunduğu topluma saygı gösteren, özgür bireyler yetiştirmeyi amaçlasa da maalesef uygulamada böyle değildir.”
Eğitim bütçesi
Raporda öne çıkan noktalar şöyle...
* Bir önceki öğretim programlarının temel vurgusu “beceri kazandırmak” iken, yeni öğretim programlarının temel vurgusu “milli ve manevi değerleri” kazandırmak olarak belirtildi.
* Öğretim programları eğitimin omurgasını oluşturur ve ulusal bir uzlaşmayla hazırlanması geniş kitleler tarafından sahiplenmesi açısından önemlidir. Ancak, programa dair kimler tarafından hazırlandığı, düzenlenen toplantılara kimlerin davet edildiği gibi bilgiler kamuoyuyla paylaşılmamış, katılımcılık “görüş almakla” sınırlandırılmış ve farklı paydaşlar arasında bir ortaklaşma çabası gösterilmemiştir.
* Türkiye, 2017’de genel bütçeden eğitime ayırdığı yüzde 13,2 oranında payı önümüzdeki yıllarda, zorunlu okul öncesine geçiş, ikili öğretimin sonlanması, Öğretmen Stratejisi’nin etkin biçimde uygulanması için gerekli harcamaları da içerecek şekilde artırmalıdır.
Toplum temelli kurumlar
* Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı 4-6 yaş kurslar ile belediyelerce ve derneklerce açılan kreşleri kapsayan “toplum temelli kurumlar”ın payı geçen yıla göre yüzde 1,7’den yüzde 3,6’ya çıktı. Toplum temelli programların büyümesi ancak bu programların çocuğun iyi halini ve gelişimini destekleyen ortamları sunabilmesi durumunda olumlu olarak değerlendirilebilir. Henüz, bu programların içeriğine dair bilgi paylaşımı çok sınırlıdır.
Kız çocukları
* Ortaöğretimde kız çocukların okullulaşmasında gelişme devam ediyor. Kız çocukların okullulaşma oranı Güneydoğu Anadolu’da ve Orta Anadolu’da arttı. Aynı zamanda, içerik açısından da yeni programın, ders materyallerinin ve okul içi pratiklerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemesi önemlidir.
Mülteci çocuklar
* Okul çağındaki 833 bin 39 Suriyeli çocuğun yaklaşık yüzde 60’ı, çoğu geçici eğitim merkezlerinde olmak üzere eğitim alabiliyor. Çocukların önümüzdeki iki yıl içerisinde kademeli olarak devlet okullarına geçmesi planlanıyor.
Öğretmenler
* Dezavantajlı bölgelerdeki öğretmen ihtiyacını gidermek için sözleşmeli öğretmenlik uygulamasından daha sürdürülebilir, hem öğretmen hem de öğrenciyi odağa alan ve ihtiyaçlarına cevap veren çözümlere gerek duyuluyor. Öğretmen Strateji Belgesi 2017-2023’te bu konuda yeterli eylem bulunmuyor.
Din dersi
* Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu tutulması ve içeriğinde “din eğitimi” yapılması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal etmeye devam ediyor.
* PISA 2015 sonuçlarına göre, Türkiye, yaşam memnuniyet ölçeğinin uygulandığı 28 OECD üyesi ve 20 partner ülke ve ekonomi içinde öğrencilerin ortalama yaşam memnuniyetlerinin en düşük olduğu ülkedir. Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 28,6’sı, 0 ile 10 arasındaki yaşam memnuniyeti ölçeğinde 0 ile 4 arasını seçiyor.
Bölgesel farklar
* PISA 2015’te öğrenciler arasındaki başarı farkının yüzde 9’unu yalnızca çocuğun sosyoekonomik durumu, yüzde 26’sını ise hem çocuğun hem okulun sosyoekonomik durumu birlikte açıklıyor. TEOG yerine gelecek olan uygulamanın bu durumu göz önüne alması önemlidir. Batı Marmara ile Orta Anadolu’daki öğrenciler arasındaki PISA başarı farkı, yaklaşık olarak iki okul yılına denk geliyor.
* TIMSS (1) 2015 sonuçlarına göre, Türkiye’deki 8. sınıf öğrencilerinin fen başarısı TIMSS’e katılan ülkelerin ortalamasını yakaladı. (YY)
(1) TIMSS (Trends in International Mathematics and Science Study) Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması,4 ve 8. sınıf öğrencilerinin fen ve matematik alanlarında kazandıkları bilgi ve becerilerin değerlendirilmesine yönelik dört yılda bir yapılan tarama araştırması.
* Rapora buradan ulaşabilirsiniz.