İSTANBUL BAROSU 1 AY İÇİNDE SEÇİM YAPACAK
Mahkeme, Baro yönetimini görevden aldı

İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2025/15 E. Sayılı dosyası üzerinden görülen “İstanbul Barosu Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerinin görevine son verilmesi” davasının ilk duruşması İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda başladı.
Duruşmayı izlemek isteyen çok sayıda avukat ve STK temsilcisi erken saatlerde adliyeye geldi. 350 kişilik salon izleyiciler için yetersiz kaldı. Duruşmaya yurt dışından gelen gözlemciler ve avukatların yanı sıra TBB Başkanı Erinç Sağkan ve 50'ye yakın baro başkanı katılıyor. Duruşmayı CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Sibel Suiçmez, TİP Milletvekili Ahmet Şık, İstanbul Tabip Odası Başkanı Osman Küçükosmanoğlu, CHP İstanbul İl yöneticileri, İHD İstanbul Şubesi ve çok sayıda kişi izliyor.
Duruşmada, Marmara Cezaevi Kampusü'nde (Siliviri Cezaevi) tutuklu bulunan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Fırat Epözdemir ile SEGBİS üzerinden bağlantı kuruldu. Epözdemir’in ekranda görünmesi üzerine yüzlerce avukat "Savunma Susmadı, Susmayacak" sloganı attı.

Baro yönetiminin görevden alınması istendi

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Fırat Epözdemir gözaltına alındı
Davacı Cumhuriyet Savcısı davanın kabulüne karar verilmesini talep etti. Duruşmaya davalı Yönetim Kurulu üyelerinin ve avukatlarının kimlik tespiti ile devam edildi.
Yönetim Kurulu Üyesi Av. Metin İriz vekili Av. Elkan Albayrak "Usuli birçok eksikliğin olduğunu, UYAP dosyasının düzensiz olduğunu, bir önceki duruşma zaptının hazırlanmadığını, kayıtlarının çözümlenmediğini, ara kararlara itiraz edilemediğini" beyan ederek eksikliklerin giderilmesini talep etti.
Ara karar itirazı
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ahmet Ergin vekili Av. Engin Deniz Ergin söz alarak, Önceki duruşma zaptı HMK 154 e göre tutulmamıştır." dedi ve öncelikle talepler hakkında ara karar verilmesi gerekmektedir. Mahkeme başkanının tüm talepler alınmadan ara karar almayacağını ifade etmesi üzerine, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ezgi Şahin Yalvarıcı vekili Av. Baran Doğan söz alarak "Ara karar kurmak zorundasınız. Daha zabıt yok ortada." diye itiraz etti.
İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu söz aldı ve "Önceki celse verilen Ara karardan rücu talebimiz vardır. Biz önceki celse duruşmada davaya konu Av. K. M.77/5 maddesi Anayasaya aykırıdır dedik, Anayasa 152 gereği AYM’ye göndermelisiniz dedik, bunu reddettiniz. Gerekçe de belirtmediniz. Ret kararınız da Anayasaya aykırıdır. Dosyanın ciddi olan Anayasa aykırılık itirazımız kapsamında AYM’ye göndermenizi tekrar talep ediyoruz." dedi.
Duruşmada konuşmaların duyulmasında zorluk yaşanması nedeniyle mikrofon getirilmesi için duruşmaya kısa bir ara verildi. Aranın ardından söz alan, Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu'nun avukatı Bahri Bayram Belen, “Anayasa m. 152 ye göre somut norm denetimi için 2 ihtimal vardır ; ya mahkemenin kendisi normu Anayasaya aykırı görebilir ya da tarafların anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görebilir. Biz Normu anayaya aykırı görün demiyoruz, bizim taleplerimizi ciddiye almanız yeterlidir göndermek için, gönderme kararınızda kendi görüşünüz ne ise onu da bildirebilirsiniz. Ciddilik meselesine dair ayrım Anayasaya bilerek ve istenerek konulmuştur. Bizim itirazımızn reddine dair ara karadan dönülmesini talep ediyorum.”
Duruşmada söz alan avukat Ezgi Şahin Yalvarıcı'nın avukatı Baran Doğan ise “İstanbul Savcılığı bugünlerde kötü işler yapıyor. İlk önce bir ceza davası sonra da hukuk davası açıyor. Usulleri bu oldu. Arkasına medya gücünü alıp tüm davaları zehirliyorlar. Savcılık eline çekici almış herkesi çivi zannediyor. Ama 65.000 avukatın barosunun çivi olmadığını onlara göstereceğiz. Avukatlık Kanunundaki 3 aylık bitirme süresi düzenleyicidir. Niye bu kadar acele ediyorsunuz bitirmek için bu davayı. Kim görmüş bu ülkede 3 ayda hukuk yargılamasının bittiğini. Ceza davasının bekletici mesele yapılmasına dair reddettiğiniz talebimle ilgili konuşuyorum. Amaç dışı faaliyetin öncelikle hukuka aykırı bir faaliyet kapsamında olması gerektiğini hatırlatıyorum. Süpermarket işletmek hukuka uygundur, ama baro işletirse hukuka aykırı olabilir.” dedi
Cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya katılan Av. Fırat Epözdemir konuşmasına teşekkür ederek başladı ve “Herkese selamlarımı iletiyorum, dayanışma için gelenlere teşekkür ederim. Şunu sorsam mahkemeye “bizim açıklamamız hangi noktada amaç dışıdır?” Diye cevap verebilir misiniz? Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in soruşturma dosyalarına atıf var sadece davanamede. İllegal bir faaliyetin varlığını tespit yeri hukuk değil ceza mahkemeleridir. Buna siz karar veremessiniz. Ceza davası bekletici mesele yapılsın. Davayı ret bile edemezsiniz bence ceza davasını beklemeden. Bu davayı kabul edecekseniz ki görünen o ki başka şansınız yok. Her halde beklemek durumundasınız. Zannetmeyin ki size kurulan baskılar bizim kulağımıza gelmiyor.” diye devam etti.
Duruşmaya İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu Vekili olarak katılan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Erinç Sağkan ise "Bu dava 65.000 avukatı değil, Tüm Türkiye’deki 200.000 avukatı ilgilendiriyor. İstanbul Başsavcılığı tüm tuşlara basıyor, kendisini denetlenemez görüyor. İstanbul Başsavcılığı öyle bir noktada ki, bir örnekle açıklayayım; İmamoğlu soruşturmasına ilişkin açıklamasında 'Suç Örgütü Lideri' diyor, masumiyet karinesi bile umrunda değil. Av. K. M.76 ve 95 baroların amacını ortaya koyuyor. Amaç baronun baro tüzel kişiliği ile market açamayacaği ile ilişkin sınırlı bir kastı içerir. 76 ve 95 çok geniş imkan sunar. Baronun açıklaması amaca uygundur. Açıklama suçsa niye ceza davasını beklemiyorsunuz? Beklemeyecekseniz o halde davanın reddine karar vermekten başka seçeneğiniz yok." dedi.
Duruşmaya verilen aranın ardından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu söz aldı.
Kaboğlu şöyle konuştu:
Bugün verilebilecek bir karar istinaf, yargıtay, AYM, İHAM’dan bir şekilde dönecektir. Siz çok şanslı bir yargıçsınız. Adınız 21. Yüzyılı anlatan kitaplara geçecek.
Hem İstanbul Barosu Başkanı hem de davalı İbrahim Kaboğlu olarak konuşacağım.
Kaynağını AY m.2’den alan Baroların Bağımsız, Demokratik ve Özerk olduğunu, Avukatların da sav, savunma, hüküm diyalektiğinde olmazsa olmaz özgül bir yerinin bulunduğunu, Baroların Hukuk Devleti ve İnsan Haklarını koruma görevlerinin bulunduğunu, erkler ayrılığının da denetim görevinin barolarda olduğunu, tespit etmek gerekir.
Barolar, ulusal ölçekte demokrasinin gerçekleşmesinin hukuki sigortasıdır.
Baroların hiçbir kurum ve kuruluşuna benzemeyen görevleri, sorumlulukları ve özel rolü vardır. Barolar hukuk yoluyla demokrasi aktörleridir.
Anayasa m. 138’i özellikle vurgulayacağım. Kayda geçmeli. Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Bizim taleplerimizi gerekçesiz olarak reddediyorsunuz. Gerekçe hukukun özüdür. Anasaya uygun değil bu. Adil yargılanma hakkımız da ihlal ediliyor.
Silahların eşitliği ilkesi ifadesini kullanmıyorum, hukuki araçların eşitliği ilkesi kavramını öneriyorum ve bu ilkenin gözetilmesini talep ediyorum.
Çok sayıda hukukçu yetiştirmiş biri olarak hüznüm derindir. Savcılık makamı az önce sorduğum basit bir soruya dahi cevap verebilmiş değildir.
AY m.38/4 Suçsuz sayılma hakkımız ihlal ediliyor. Savaş halinde bile bu hakka dokunulamaz. İstanbul Başsavcılığı 22 Aralıktan beri açıklamaları ile hedef göstermeleri ile baro yönetimi olarak bizlerin haklarını ihlal ediyor. Bu düşman hukuku ötesi bir uygulamadır.
Baroyu itibarsızlaştırma ve etkisiz kılma amaçlı bu dava Anayasa m.2’yi ihlal etmektedir. Barolar Anayasa m.138’in bekçileridir. Barolar Anayasaya saygının koruyucularıdır. Barolar, Hakkaniyete uygun yargılamanın aktörü ve bugün antrenörü haline gelmiştir.
Barolar siyaset yapmaz, ama siyasetin hukuka uygun yapılmasını izler, gözler ve gerekli başvuruları yapar. Ulusal ve uluslararası ölçekte çok önemli yeri bulunan Barolara, Sav ve hüküm makamları da saygı göstermelidir. 2 Numaralı baronun 5 yılda zorla toplayabildiği avukat sayısı, benim 5 ayda ruhsat verdiğim avukat sayısını geçemedi.
Barolar, hukukun itlaf sürecine sessiz kalmayacaklar. Davaya konu Açıklamamızda yasa dışı bir örgüt kastı ve yollaması yoktur. Açıklamanın mahiyetini insan hakları bilimi belirler, yoksa Savcılığın ideolojik düşünce tarzı değil.
Barolar hesabını Genel Kurulda verir. İstanbul Barosu yönetiminin 4 aylık faaliyetleri 23 Şubat 2025 tarihli olağanüstü genel kurulda değerlendirilmiş ve yönetimimiz aklanmıştır. Benim de sanığı olduğum, ÇYDD Davası hakimi Mustafa Gülbay’ın bir hükmünden alıntıyla bitiriyorum; Emniyet tahkikatı sadece yargılanan dürüst ve saygılı kişilere değil, bu kişilerin kendilerinden hizmet/destek bekleyenlerin haklarını da ihlal etmiştir.
Bu kez, İbrahim Kaboğlu olarak konuşacağım. Huzurdaki savcıya bir soru ile başlıyorum : Basında 12 yıla kadar ceza ile yargılandığım yazıyor, bunu nereden biliyorsunuz. Haberiniz yoksa bu haberi yapanlara karşı işlem yaptınız mı?
Kaboğlu'nun savcıya yönelik bu sorusunu mahkeme başkanı savcıya yöneltmeyince yanıt da gelmedi
Av. Fırat Epözdemir’i ancak ekrandan görüyoruz. Tutuklanması için hiçbir neden yoktu, tutuklanması AY m.19’a aykırıdır. Kendisinin aynı zamanda AY m.13’e göre özgürlük ve güvenlik hakkı zedelendi. Yaklaşık 2 aydır hapiste, baronun da çalışmaları aksamıştır.
Konuşmasın adevam ederken "İstanbul Barosunun çalışmaları açıkça engellenmektedir." diyen Kaboğlu savcıya dönerek kendisini dinleyip dinlemediğini sordu. Ardından "İstanbul Başsavcılığının baroya karşı yaptığı açıklamaları resmi dezenformasyondur. Hukuk bilgisi, insan hakları bilgisi hepimize her zaman lazım. Turpun büyüğü heybede” ifadesindeki turp İstanbul Barosu muydu acaba?" diye konuştu.
Kaboğlu'nun ardından bu kez avukatı Turgut Kazan söz aldı.
Kazan şöyle konuştu:
Mahkemeniz önceki ara kararlarından davayı kabul kararı vereceğiniz izlenimini edindim. 64 yıllık avukatım. Savcılık bakanlık iznine dair Avukatlık Kanunu m.58’in neden değiştirildiğini bilmiyor. Geniş olarak anlatmam lazım ama, Saat 15:42 oldu, sabahtan beri buradayız, duruşmayı başka bir güne bırakın. Bu şartlarda devam etmem mümkün değil. Önerimi lütfen kabul edin
Mahkeme duruşmanın başka güne bırakılması istemini reddetti. Bugün karar verileceği anlaşılıyor.Bu kötü gidişatı Türkiye’deki insan hakları hassasiyeti olan Hakimler durdurabilir. Yargının Sorunları ancak biz tartışabiliriz, sizler konuşamıyorsunuz görev gereği. Biz olmazsak sizi perişan eder bu yürütme, esir ederler sizi.
Size şimdi bir AYM kararı okuyacağım, vereceğiniz karara ilişkin, bende kabul kararı vereceğiniz kuşkusu var demiştim ya işte ona ilişkin, somut norm denetimi meselesini yapmayacaksınız anlaşıldı.
Başkaca meslek kuruluşlarının yasalarında da görevden almaya ilişkin benzer mahiyette maddeler olduğunu söyleyerek Av. K. 77/5 e dair somut norm denetimi talebimizi reddettiniz. Başka yerde de Anayasaya aykırı durum olması bize dair kuralı Anayasaya uygun hale mi getirir
Biz hukukçuyuz, aynı dili konuşmamız lazım ama yargıda tek bir dil var; Zapturapt dili, korku dili, kayyım dili. Ama biz avukatlar hukuk dilini konuşmakta ısrar edeceğiz. Her ne kadar AYM kararlarını bile uygulamayan bir yargıyla muhatap olsak da.
2025 yılında Taksim’de Öcalan’ın mektubu coşkuyla okutulurken, iki gazetecenin ölümüne dair açıklamayı sorun sayıyorsunuz. Kazan: “Bu dava İstanbul Barosu’nu boğmak için açılmıştır. Bu ne biçim hukuk, bu ne biçim yargı.
19 Mart operasyonunun sonucu 20 milyar dolardır bu ülkeye. Talimatla yargının sonucu budur. Millet korkuyor, korkutmayın milleti.
Av. Fırat Epözdemir söz alarak saat 17:00 de cezaevinde sayım yapılacağını beyan etti.
Duruşmaya son verilerek, başka bir güne bırakılması talep edildi. Ancak heyet duruşmayı ertelemek yerine karar verdi.
Mahkeme 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 77/5 maddesi uyarınca yönetim kurulunun görevlerine son verilmesine, en geç bir ay içerisinde yeni yönetim kurulu seçilmesine karar verdi.
(Mİ)