Gün geçmiyor ki bir hekime ya da sağlık çalışanına yönelik şiddet haberi karşımıza çıkmasın. 2012’de bir hasta yakınının saldırısıyla yaşamını yitiren Dr.Ersin Aslan ile simgeleşen ‘Bu şiddet sona Ersin’ söylemi, her geçen gün sağlık çalışanları için artan bir değer taşıyor.
İşyeri şiddeti, çalışma yaşamında önemli bir psiko-sosyal risk etmenidir. İşyeri şiddetinin tanımı, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 21 Haziran 2019’da kabul edilen ‘Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme’ ile güncellendi. Buna göre çalışma yaşamında ‘şiddet ve taciz’ terimi fiziksel, psikolojik, cinsel veya ekonomik zararı amaçlayan, bunlarla sonuçlanan ya da sonuçlanması olası olan, bir defaya mahsus veya tekrarlanan, bir dizi kabul edilemez davranış ve uygulamaları veya bunlarla ilgili tehditleri ifade eder ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve tacizi de içermektedir.
‘Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve taciz’ terimi ise cinsiyet veya toplumsal cinsiyetlerinden dolayı kişilere yöneltilen veya belirli bir cinsiyet veya toplumsal cinsiyetten olan kişileri orantısız şekilde etkileyen şiddet ve taciz anlamına gelir ve cinsel tacizi de içerir.
İşyerinde şiddetin de içinde yer aldığı psiko-sosyal risk etmenleri, çalışan sağlığı ve güvenliği alanının ‘yeni ve gittikçe artan’ riskleri olarak tanımlanmaktadır.
ILO bülteninde yer alan bir yazı, 2000’li yılların başında dünyada sağlık alanındaki artan şiddete dikkat çekmekteydi: ‘Günümüzde sağlık kuruluşları tehdit ve saldırıların bulunduğu bir arena haline gelmiştir. Görev yerine yalnızca birkaç dakika geç geldikleri için acil odasında doktorla tartışıp birden hiddetlenerek doktoru bıçaklayan hasta, yoksunluk semptomları bulunan bir grup ilaç bağımlısı tarafından soyulan bir hemşire veya saldırıya uğrayan bir cankurtaran görevlisi, artık giderek sıradanlaşan sağlık hizmetlerinde şiddetle ilgili olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle psikiyatri, acil ve geriatri bölümlerindeki şiddet bilinmektedir. Yeni ve endişe verici olan, karşılaşılan saldırıların sıklığıdır’ (1).
Sağlık alanında şiddet özellikle son on yılda ülkemizde daha fazla gündeme gelmeye başlamış, meslektaşlarının şiddet nedeniyle yaşamlarını yitirmeleri üzerine sağlık çalışanları arasında iş stresiyle birlikte büyük ölçüde üzüntüye, öfkeye ve tedirginliğe yol açmıştır.
Ankara Tabip Odası’nın Bilgi Edinme Kanunu kapsamında aldığı veriler, 14 Mayıs 2012 - 27 Ağustos 2014 tarihleri arasında sağlık alanında beyaz kod* verilen 23.120 şiddet olgusunun kayıtlara geçmiş olduğunu ortaya çıkarmıştır (2).
Kayıtlara göre sağlık kuruluşlarında şiddet en çok devlet hastanelerinde (%44,4), en çok hekimlere karşı (%56,1) ve en çok polikliniklerde (%33,7) meydana gelmiştir.
Sağlık alanında şiddet, ülkemizde dünyaya göre önemli farklılıklar göstermektedir. Dünyada şiddet kurbanları ilk sırada hemşireler ve acil servis çalışanları olduğu halde, ülkemizde hekimlerdir. Dünyada şiddet ağırlıklı olarak acil servislerde, psikiyatri ve geriatri kliniklerinde ortaya çıktığı halde, ülkemizde rutin polikliniklerde gözlenmektedir. Ve ülkemizde sağlık alanında şiddetin büyük oranda kamu sağlık kuruluşlarında yaşanması da ayrıca tartışılması gereken önemli bir konu başlığıdır.
Sağlıkta şiddetin nedenlerinin kurumsal, toplumsal ve kişisel olmak üzere üç farklı düzeyden kaynaklandığı düşünülmektedir. Şiddetin görülme nedenlerinin başında ülkenin sosyal ve ekonomik durumu ile işyerinin organizasyon ve çalışma koşullarının durumu gelmektedir. Kişisel, toplumsal ve kurumsal nedenlerin üçünün de aynı derecede önemli olduğu ancak kurumsal nedenlerin kilit rol oynadığı bilinmektedir (3).
Şiddetin ülkemizde gösterdiği farklılıkların, 2003’te uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) ile doğrudan ve dolaylı olarak bağlantısı bulunmaktadır. Hekime yönelik şiddet SDP ile sağlık hizmetinin bir tüketim nesnesine, hastanın tüketici kimliği ile müşteriye, sağlık hizmeti üretenlerin de satıcıya dönüştürülmesiyle yakından ilişkilidir (4).
Ülkemizde sağlık alanında şiddet artış göstermektedir. Sağlık Bakanlığı’nın kayıtlarına göre 2013’te 10.715 olan beyaz kod sayısı, 2018’de %47,9 artış göstererek 15.844’e yükselmiştir. 2018’de her 33 dakikada bir beyaz kod kayıtlara geçmiş bulunmaktadır…
Fiziksel şiddet olguları durağan seyrederken, sözel şiddet olgularında büyük bir artış gözlenmektedir.
Ülkemizde sağlık alanında şiddetin gösterdiği artış, şiddete karşı koruma önlemlerinin ivedilikle hayata geçirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Birincil koruma, şiddet ortaya çıkmadan önce alınması gereken önlemleri içerir; büyük ölçüde işin ve işyeri ortamının düzenlenmesiyle ilişkilidir.
İkincil koruma, daha çok, şiddetin ortaya çıkması halinde ivedi olarak verilmesi gereken yanıtlarla ilişkilidir; acil hizmetleri, tıbbi tedaviyi ve söz konusu eylem, olay ya da davranış ile ilgili bilgi edinmeyi kapsar.
Üçüncül koruma, şiddetin orta ve uzun dönemde yol açabileceği olumsuz sonuçları ve sakatlıkları gidermeye, azaltmaya yönelik olarak uzun dönem bakım, esenlendirme ve yeniden işe/topluma kazandırma çabalarıyla ilişkilidir.
ILO tarafından yayınlanan ‘Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme’nin onaylanması ve 4. maddesinde yer alan önlemlerin uygulanması, işyerlerinin tümü ile birlikte sağlık alanında şiddetin azaltılmasına da büyük bir katkı sağlayabilir:
- Bu sözleşmeyi onaylayan her üye, herkesin şiddet ve tacizden arınmış çalışma yaşamı hakkına saygı gösterir, bu hakkı teşvik eder ve gerçekleştirir.
- Her üye şiddet ve tacizi dikkate almalıdır ve şunları yerine getirmelidir:
- a) Şiddet ve tacizi kanunen yasaklama,
- b) İlgili politikaların şiddet ve tacizi ele almasını sağlama,
- c) Şiddet ve tacizi önleyecek ve bunlarla mücadele edecek tedbirleri uygulamak amacıyla kapsamlı bir stratejiyi kabul etme,
- d) Uygulama ve izleme mekanizmaları oluşturma veya güçlendirme,
- e) Çözüm bulma araçlarına erişim ve mağdurlara destek sağlama,
- f) Yaptırımlar getirme,
- g) Uygun görüldüğü şekilde, erişilebilir biçimlerde araçlar, rehberlik, eğitim ve öğretim geliştirme ve farkındalık yaratma, ve
- h) İş teftiş kurulları veya diğer yetkili organlar aracılığıyla olanlar da dahil olmak üzere, şiddet ve taciz vakalarının denetimi ve soruşturulması için etkin araçlar sağlamak.
Türk Tabipleri Birliği hekimlik yapabilmek için şiddetsiz bir sağlık ortamı talebiyle, bu yıl 14 Mart etkinliklerinin odağına sağlık alanındaki artan şiddeti koyarak, tüm sağlık çalışanlarını 15 Mart’ta Ankara’da düzenlenecek olan sağlıkta şiddete karşı beyaz mitinge çağırmaktadır.
* Beyaz Kod, sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerden dolayı sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçlar nedeniyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davaların kayıt altına alındığı ve takibinin yapıldığı bir uygulamadır.
Kaynaklar
1 - Gbezo B.E. Health Service: Where Danger Lurks. The World of Work, The Magazine of the ILO, 2001; 41:24-27.
2 - Hekim Postası, http://www.hekimpostasi.org.tr/2014/11/12/saglikta-siddet-rakamlari-urkutucu-hedefte-en-cok-hekimler-var/
3 - ILO Fact Sheet Workplace Violence in Health Services. 2003, ILO
4 - Kılıç, G (2012) Hekime Yönelik Şiddet: Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın Etkisi, https://www.istabip.org.tr/ebulten/son/bulten_2012_16/dosya.html
Fotoğraf: Evrensel'den alınmıştır