Gördüğünüz kadın, bir gazeteci. Adı Semra Demirelli. Kalemini elinden bırakıp, mikrofonuyla gerçeklerin peşine düşmüş bir ses. Ancak o ses susturulmak istendi, bir erkek şiddetiyle hedef alındı. Vahap Ç. isimli bir erkek onu kendi evinde ateşli silahla vurdu. Semra Demirelli’nin durumu kritik. Şu anda hastanede yaşam mücadelesi veriyor.
Semra, henüz 25 yaşında bir muhabir. Elazığ’ın yerel televizyonu Kanal Fırat’ta, halkın haber alma hakkı için çalışan bir emekçi. Ne acıdır ki, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne sadece günler kala bu cinayet girişimi yaşandı. Hep söylediğimiz gibi "Bu tesadüf değil, erkek şiddeti"
Yeryüzünün tüm şifası Semra ile birlikte olsun ona eşlik etsin demek dışında yapabileceğimiz tek şey sanırım 80 yaşına gelmiş iktidar ortağı Bahçeli'nin dediğinin tam aksini yapmak: "Mesleği bırakmamak, daha çok çalışmak". Erkeklik suçlarını anlatan daha çok haber yazmak, daha çok kadının sesini duymak, duyurmak.
O seslerden bazıları da tam bu yazıyı yazarken ulaştı... Acil haberci gibi hissediyorum bazen. Doktora "Hemen gelmeniz gerek" derler ya bana da kadınlar "bunu hemen yazar mısın?" dediler...
18 Kasım Pazartesi gece yarısı saat 24:00’te, Kadıköy Belediyesi’nin bahçesi sokak lambalarıyla değil, kadınların direnişiyle de aydınlanacak.
Kadıköy Belediyesi’nde çalışan DİSK’li kadın işçiler, bir haftadır belediye önünde oturma eylemi yapıyor, ancak artık eylemlerini greve taşıma kararı aldılar.
Peki neden? Cevabı çok basit: Eşitlik istiyorlar.
Üstelik bu talebi gerçekleştirmek Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Kadıköy Belediyesi için çok da zor değil diye tahmin ediyorum.
CHP bu konuda çalışmaları olan, toplumsal cinsiyete duyarlı bir parti. En azından Kadın Kolları Başkanı Asu Kaya ve ekibinin bu konudaki dikkatini biliyorum. Ayrıca, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda özellikle yerelde de çalışmalar yaptıklarını söylüyorlar.
Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Üsküdar Belediyesi olmak üzere bu konuda örnek çalışmaları var.
Kadıköy Belediyesi’nde çalışan kadınlar, ne köşk, ne de lüks bir yaşam talep ediyor. Talepler net, açık ve insanca, hatta kadınca..
Kadına ve çocuğa karşı şiddet suçu işleyenlerin işe alınmamasını, HPV aşısına erişim sağlanmasını, kadın işçilere ped desteği verilmesini istiyorlar. Evet, yanlış okumadınız. Regl yoksulluğunun temel bir gerçeklik olduğu bu ülkede, kadınlar ped desteği gibi en temel hijyen ihtiyaçlarının karşılanmasını talep ediyor.
Kadınlar, mobing kurullarının erkek egemen olmamasını, işyerinde ayrımcılığa karşı tazminat hakkı verilmesini istiyor.
Kadınlar, bebeklerini emzirip bakabilmek için günde birkaç saat izin talep ediyor. Ve tüm bunlar müzakere masasında bir bir reddediliyor.
Kadınlar, bu durumu anlattıklarında aslına bakarsanız aşırı derecede şaşırdım. Kadınların tüm taleplerinin reddedilmesi, doğru bir yaklaşım mı? Ne kadar eşitlikten yana?
Kadıköy, İstanbul’un kalbi gibi anılır. Kültür, sanat, eşitlik söylemleriyle süslenir. Ama kadınlar, bu süslü söylemleri kendi hayatlarında hissedemiyor.
Kadıköy Belediyesi’nde çalışan kadınlar, Belediye’nin bazı soruların yanıtlanmasını istiyor sosyal medyada “#LaflaEşitlikOlmuyor” diyorlar.
Ümit ediyorum ki örnek çalışmalara imza atan, iktidar partisinin muhafazakar söylemlerinden nefessiz kalan kadınların çözüm yerlerinden biri olarak gördüğü CHP’li Kadıköy Belediyesi bu konuda beklenilen adımı atar.
Sorulara gelirsem…Kadın işçilerin sorusu, tüm kadınların sorusudur:
Kadın işçilere ped desteği vermeyi reddetmenizin sebebi nedir?
Boşanan kadın işçiye izin ve maddi destek vermeyi reddetmenizin sebebi nedir?
***
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne sayılı günler kaldı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da bir dizi yazı/haber/söyleşilerle karşınızda olacağız.
Şanslıyım ki yalnız değilim bu kez. Diyarbakır’dan muhabir arkadaşımız Evrim Deniz de özellikle Diyarbakır’daki kadın örgütleri ve belki de kimsenin gitmeye gerek görmediği, görünmez kılınmak istenen yoksul mahallelerden kadınların seslerini duyuracak.
İstanbul’dan da yılladır direnen Türkan Albayrak, feminist Sanatçı Nazan Azeri, tacize karşı mücadele ederken bugün kadınların avukatına dönüşen Arzu Sena Topuz, akademisyen kadınlar, her şeyin başlangıç noktası diye nitelendirdiğimiz Nahide Opuz davası ve başka başka kadınların mücadele günleri okuyacaklarınız arasında olacak.
Bir yazar kitabını bitirdiğinde “kitabımı okurlara bıraktım” ya da bir yönetmen “filmimi izleyenlere teslim ediyorum” der ya, biz de tüm haberlerimizi size emanet ediyoruz. Hep tanık olduk ki kadınların sesleri bir aradayken çoğalıyor…Şüphe yok, kadınlar el ele verdikçe güçleniyor.
Hayatta Kal, Diren, Kazan: Diyarbakır’dan İstanbul’a kadın sesleri…Katkılarınızla çoğalacak…
Özgür yeni bir hafta gelsin, eşitlikten yana. Şiddetsiz!
(EMK)