Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Ceza Yasası'nın (TCK) 301. maddesinden yargılanmasına izin verdiği yazar Temel Demirer ile ilgili Sabah gazetesine "Kimse kusura bakmasın. Ben, devletime 'katil' dedirtmem. Bu düşünce özgürlüğü değil. Tam da 301'e giriyor" demiş.
Bir ülkenin Adalet Bakanı bu kadar korkunç ve ayıp bir söz edebilir mi? Daha önce birçok düzenlemeyle ilgili olarak, ama en son Nisan'da 301. madde değiştirildiğinde insan hakları savunucularının dile getirdikleri temel endişe neydi?
"301'den soruşturma ve yargılama iznini Adalet Bakanı'nın eline verirseniz yargıyı siyasallaştırırsınız! Yargıyı zayıflatırsınız!"
Seçim öncesi Şahin yine 301'e sarıldı
Bravo Adalet Bakanı'na! Hükümetiniz TCK fiyaskosunu kendisine ve seçmenine itiraf edemediği için, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile milliyetçilik yarışına girdiğiniz seçimler öncesinde 301'i elinizde tutmak için manevralara giriştiniz.
Bir yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, saldırganlarla burun buruna duruşma saatini bekleyen Elif Şafak'a "geçmiş olsun" dileklerini iletirken diğer yandan "Türklüğü" kurtarmak için 22 Temmuz 2007 Seçimleri'nin geçmesini hesap ediyordu.
Eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek, muhabbeti "Fena mı Avrupa'dan ödül alıyorsunuz" diyerek sulandıracaktı bile, hatırlayınız. Tabii, seçim sevdanız adliye şovlarına prim yaptırırken Hrant Dink'in katledilmesine de kapıyı araladı.
İfade özgürlüğü için insan hakları mücadelesi verenler bir kez daha kanmasın. Hükümet yeni bir hayal kırıklığı hazırlıyor hepimize. Malum önümüz seçim, hükümetin yine vatanseverliğini daha iyi ortaya koymak için "yükselen dalga"ya ihtiyacı var.
Şahin gerekçeli kararı da yazsın bari!
Hak savunucuları "bu ne!" dedikçe Bakan Şahin, "Yoo, bu ifade özgürlüğü değil, ben vatanıma bunu dedirtmem" diyerek susturacak, seçmenlerimizin göğsü kabaracak. Bakan Şahin, Mart 2009 yerel seçimlerine hazırlanıyor. En az bir yıl daha zerre kadar reform olmaz.
Şimdi Bakan Şahin'in, altı ayda kendisine gönderilen 381 dosyadan 47'sine yargılama izni verdiği söyleniyor. Bakan, "Hrant Dink Ermeni olduğu için değil Ermeni Soykırımı'nı kabul ettiği için öldürüldü" diyen yazar Demirer için şunları söylemiş:
"Adam 'Türkiye katil devlettir. Önce Ermenileri katletti şimdi Kürtleri katledecek' diyor. Kimse kusura bakmasın. Ben, devletime 'katil' dedirtmem. Bu ifadeler düşünce özgürlüğü değildir. Tam da 301. maddede düzenlenen devletin şahsiyetini aşağılama suçudur."
Yargı, bakanlık izni ve talimatıyla delik deşik
Hükümetin 301 değişikliğiyle yargı yetkisini nasıl aşındırdığı daha iyi görüldü mü şimdi? Şahin'in demeci, düpedüz "Yargı görevi yapanı etkileme" suçunu düzenleyen TCK'nın 277. maddesinin ve "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçuna dair 288. maddenin ihlalidir. Bakan, şimdi bize yargının bundan böyle Demirer davasında nasıl bağımsız davranabileceğini söylesin.
301. madde, getirilen bakanlık izniyle, yargı işleyişinin siyasi mekanizmaya eklemlenmesine neden olmuştu. Şimdi bu Bakan demeçleriyle pekiştiriliyor.
Bakan Şahin bir mahkeme değildir ve suç işliyor. Ehil olmadıkları, hatta taraf bile oldukları ifade özgürlüğü meseleleriyle ilgili tasarrufları olamaz. Eğer kaldıysa Sacit Kayasu gibi yürekli bir savcı, yargı bağımsızlığı adına yapacağı en iyi şey, Şahin'e karşı harekete geçmektir. (EÖ)