Haziran 2008'de izleyicilerin beğenisine sunduğumuz 3 Saat - Bir ÖSS Belgeseli'nin ülke çapında gösterilebilmesi için, Can Candan ve ben epey emek harcamak durumunda kaldık. Filmin değişik kentlerde gösterilmesinde Eğitim Sen merkez ve şubelerinin verdiği destek önemli rol oynadı. Örneğin Samsun ve Trabzon'daki gösterimleri Eğitim Sen şubeleri düzenledi.
Samsun'daki gösterimin ardından otobüsle Trabzon'a geçtik. Otobüs yol boyunca birçok yerde yolcu aldı veya indirdi. Giresun'da otobüse binenler arasında anneleri ile yolculuk yapan iki çocuk da vardı. Biraz gürültü yaptıkları için otobüse bindiklerinden çabucak haberimiz oldu.
Anneleri otobüse biner binmez evdekilere telefon ederek bindiklerini haber verdi. Çocukların daha büyük olanı tahminen beş yaşlarındaydı ve anlaşılan cep telefonuyla konuşmaya alışıktı. Hemen atıldı ve annesi duraksamadan telefonu ona verdi. Oğlan, yaşının verdiği rahatlıkla ve olanca içtenliğiyle yüksek sesle konuşmaya başladı. Anlaşılan dedesiyle konuşuyordu. Ona birkaç kere, "Sigara içme dede! Sigara içme!" diye bağırdı.
Sevinenler
Geçen Pazar kapalı mekânlarda sigara vb. tütün ürünlerinin kullanılması yasaklandı. Bu yasağa en çok sevinenlerin başında çocukların geldiğine hiç kuşku yok. Son yıllarda anne babalarına sigarayı bırakması için sürekli baskı yapan ve bazıları başarılı olan epey çocukla tanıştığım için buna eminim. Çocukları ciddiye alan, çocuk haklarını önemseyen herkesin kapalı mekânlarda sigara yasağını destekleyeceğini ve çocukların sigaradan uzak kalabilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını umuyorum.
Üzülenler
Bu yasak, sigaradan para kazananları hiç memnun etmedi. Sigara bağımlılığının odağında yer alan ve inanılması zor düzeyde kamusal zararı, inanılması zor düzeyde kârı kendi ceplerine indirerek gerçekleştirmeyi başaran sigara üreticilerinin, bu gibi yasaklardan ne kadar rahatsız olduğunu tahmin etmek hiç zor değil.
Bu üreticilerden Philip Morris, dünyanın her köşesine sigara taşımak ve sigara kullanımını yaygınlaştırmak konusunda çok "başarılı". Philip Morris, Türkiye'de Sabancı Holding ortaklığıyla başarılarını sürdürüyor. Philip Morris/Sabancı ortaklığı, %75 Philip Morris International, %25 Sabancı olacak şekilde kurulmuş iki ayrı firmaya sahip. PhilSA (Philip Morris Sabancı Sigara ve Tütüncülük Sanayi ve Ticaret AŞ) sigara üretiyor; Philip Morris SA (Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış AŞ) ise sigara satışı ve pazarlaması yapıyor.
PhilSA kendini "dünyanın en çok satan sigara markalarını ürettiğini" vurgulayarak tanıtıyor. Philip Morris SA ise "ürünlerin tüketiciyle hızlı buluşmasını sağlamak amacıyla" kurulduğunu ve "satış örgütü ve merkez ofisteki toplam 850 çalışanı, Türkiye genelinde 100'ü aşkın distribütörü 850'nin üzerinde distribütör kanalı satış temsilcisi ile Türkiye'nin en büyük satış örgütlerinden biri" olduğunu belirtmekte.
Sigaranın topluma nasıl taşındığı ise şu şekilde aktarılıyor: "Türkiye çapında distribütörlerin yanısıra tam 5 bölgede de doğrudan dağıtım yapan Philip Morris SA satış örgütü 1100 araçlık bir filo ile her gün, ülke çapında binlerce kilometre yol katederek binlerce satış noktası ziyareti yapıyor ve yaklaşık 180.000 noktaya ürünlerini ulaştırıyor."
Şirketin misyonu? "Dünyadaki tüm yetişkin sigara tüketicilerine, bugün ve gelecekte, en iyi tütün içim deneyimini sunmak." Şirketin üç stratejisi ? "İşimizi hızla büyütmek. Sağlığa zararın azaltılması için sürekli çalışmak. Çevik kazanan bir organizasyon kurmak."
Özetle, PhilSA ve Philip Morris SA birbirini tamamlayan çok güçlü iki şirket. Hedefleri sigarayı satmak, daha çok satmak; "işlerini hızla büyütmek" ve "çevik kazanan" şirketler olmak. Philip Morris dünyanın her yerinde farklı dillerde aynı mesajı, "sağlığa zararın azaltılması" mesajını vere dursun, gerçek ortada. PhilSA, Philip Morris SA ve benzerleri birer dev ölüm makinasından başka bir şey değil. Çocukların tıkır tıkır işleyen bu dev makinalarla tek başlarına başa çıkması söz konusu olamaz.
Makyaj
Bu dev şirketlerin elleri kolları uzun olmakla birlikte, akıl verenleri ve destekçileri de bol. Philip Morris ABD Yönetim Kurulu'nda eski devlet görevlileri, eski savunma bakanı, hatta bir National Geographic Derneği yöneticisi bulunuyor. Hepsinin ünlü okullarla, diplomalarla, ünvanlarla, önemli deneyimlerle dolu etkileyici özgeçmişleri var.
Yönetim kurulu üyeleri, danışmanları, halkla ilişkiler şirketler vb. sürekli akıl üretiyorlar. Şirkete sürekli makyaj yapılıyor, gerekirse yeni bir kimlik bile bulunuyor. Hemen bir örnek verelim: Philip Morris ABD, adının tütün ve ölüm ile eşleşmiş olması nedeniyle 2003'de kulağa hoş gelen Altria adını almış.
Şirketin adı dışında elbette değişen bir şey yok. Şirket ABD'de lobiciliğe en çok para dökenler başlarında. Çocukların sigaraya alışması için yaptıkları da biliniyor. Hatta bu meseleyi çok ciddiye alan bir girişim (Campaign for Tobacco Free Kids), çocukları bu konuda uyaran bir çizgi film bile yapmış. Filmde senelerdir reklamlarda boy gösteren Marlboro Adamı yine boy gösteriyor ama bu kez milyonlarca insanın ölümüne neden olduğu için aranıyor. İmdadına bir plastik cerrah yetişiyor ve onu sevimli görünen küçük bir kıza çeviriyor. Kızın adı, Altria. Marlboro Adamı, yeni adı ve görünümüyle çocuklara sigara taşımaya devam ediyor.
Kimin yararına?
Adları ve iddiaları ne olursa olsun, sigara şirketlerinin topluma zarar vereceği ve bu zarardan önemli bir payın çocuklara düşeceği ortada. Sigara bağımlılığının yayıldığı toplumlarda henüz doğmamış çocuklar bile sigaradan zarar görüyor. Dahası da var. Getirilen yasaklar nedeniyle sigara şirketlerinin eskiden yapmaya gerek duymadıklarını yapmaları, en berbat "stratejileri" denemeleri söz konusu. Tam da bu nedenle, yasaklar tek başlarına yeterli olamaz. Tütün yasaklandığı için değil, zararlı olduğu için uzak durulması gereken bir alışkanlık. Tütün artık yalnızca dev şirketlerin işine yarıyor. Yasakları değil, çocukların yararını öncelikli tutan toplumlar çocuklarının tütünden ve diğer tehlikelerden uzak kalmasını sağlayabilir.
Çocuklar tütünü de dumanını da istemiyor. Duyuyor musunuz?(SD/EÜ)