Tahir Elçi’yi en iyi ne anlatır? diye sorsalar, hiç şüphe yok ki, onun ardından taşınan dövizdeki gibi ‘barış elçisi’ yanıtı verilirdi. Gerçekten de bir barış elçisi, devlet dersinde öldürüldü. Bulunduğu her alanda nerede bir haksızlık olsa koşup giden hak savunan Tahir Elçi, Diyarbakır’ın ortasında tek mermi ile infaz edildi.
1 Kasım sonrası
Gerek 1 Kasım seçimlerine gelinen süreç olsun, gerekse 1 Kasım sonrası oluşan siyasi tablo olsun, emek, demokrasi ve özgürlük cephesi hep bir saldırı altında oldu. 7 Haziran’da 13 yıllık tek parti iktidarı sona eren AKP, bir bütünleme sınavı diyeceğimiz 1 Kasım seçimlerinde tekrar tek başına iktidar oldu. Seçimin tekrar edilmesi için yapılan sistematik saldırılar seçimden sonra da Silvan’da, Cizre’de, Sur’da yine devam etti. AKP’nin Kürt sorununa bakıştaki hali, 90’lardaki devlet geleneğinin devamı şeklinde oldu. Düne kadar ‘Silahlar sussun. Analar ağlamasın’ diyen siyasi iktidar, son 3 aydır elde silahla Kürt bölgelerinde anaları ağlatıyor, anaları katlediyor. Kısacası bölgede bir devletin terör havası var. Bu sistematik saldırıların arkasında hiç şüphe yok ki, bir başkanlık hayali yatıyor ve başkanlık gelene kadar da bu huzursuzluk hali devam edeceğe benziyor.
Peki, bu haftaya nasıl başladık? Hükümet kuruldu. Selahattin Demirtaş’a suikast girişiminde bulunuldu. Rus uçağı düşürüldü. Yaptığı haberlerden dolayı Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklandı ve son olarak Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle devam edildi.
Hedefteki isim: Tahir Elçi
Yaklaşık iki ay önce bir televizyon programında “PKK terör örgütü değildir. Siyasal bir harekettir” dediği için hedef gösterilen ve daha sonra Diyarbakır’da gözaltına alınıp İstanbul’da savcılığa çıkartılan Tahir Elçi, mahkeme ifadelerinin ardından denetimli serbestlik şartı ile bırakılmıştı. Daha sonra Elçi’ye 7,5 yıl hapis cezası ile dava açılmıştı. Açıkçası o günden beri gerek AKP’ye yakın medya kuruluşları olsun gerekse AKP milletvekilleri olsun Elçi’yi hep hedefte tuttular.
Tahir Elçi, sokağa çıkma yasağının olduğu Silvan’daydı, Cizre’deydi, Sur’daydı. Fiilen çözüm sürecinin bittiği 24 Temmuz’dan beri hep sokaktaydı. Sayısız kez hedef gösterildi. Sayısız kez polis tarafından kasti bir şekilde hedef alınarak gaz bombasına, mermilere maruz kaldı.
İşte gün geldi, öldürüldü.
Tutukluyorlar. Tutuklayamadıklarını da öldürüyorlar.
Faili belli cinayet
Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Biz faili meçhullere izin vermedik, vermeyiz.” dedi. Daha düne kadar ‘Beyaz Toros’ tehdidi yapan Davutoğlu, şimdi kalkmış ‘Faili meçhule izin vermeyiz’ diyor. Evet, haklı. Bu faili meçhul değil. Bizzat faili belli bir cinayet ve 90’lardaki gibi de ‘meçhul’ kalmayacak. Üstelik o kadar kamera önünde, farklı açılardan Tahir Elçi’nin vurulma kayıtları varken, ‘faili meçhul bırakmayız’ demek hiç olmaz. Dediğimiz gibi bu cinayetin faili belli. Bir barış elçisi, hak aradığı sırada öldürüldü. Bu cinayetin sorumluları ortada. (OÖ/HK)
* Fotoğraf: Onur Öncü