İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, 13 Şubat 2003 tarihli kararı ile "Refah Partisi (RP) ve Diğerleri -Türkiye Davası"nı {Başvuru no: 41340/98, 41342/98, 41343/98 ve 41344/98) sonuçlandırdı.
Büyük Daire, RP'nin şeriata dayalı bir düzen kurma isteğinin, yöneticilerinin cihat ve şiddet çağrıları ile çok taraflı hukuk sistemi önerilerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olduğunu kabul etti.
Büyük Daire böylece, 31 Temmuz 2001'de aynı yönde karar veren AİHM'nin Üçüncü Dairesi'nin RP'nin kapatılması ve yöneticilerine siyaset yasağı konulmasının sözleşmeye uygun olduğuna karar veren hükmünü de onamış oldu.
AİHM'nin, RP'nin kapatılmasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararının (AİHS) uyumlu olduğu sonucuna varılması kararına itiraz eden ve mahkemede Türkiye'den şikayetçi olan Necmettin Erbakan, Şevket Kazan ve Ahmet Tekdal, davayı AİHM'nin temyiz organı olarak nitelenebilecek Büyük Daire'ye götürmüştü.
AİHM'nin 3. Dairesi'nin kararına yapılan itirazı inceleyen Büyük Daire, başvurucuların AİHS'nin düşünce ve ifade özgürlüğünü koruyan 10. ve örgütlenme hakkını güvence altına alan 11. maddesi gereğince hak ihlali bulunduğu iddiasını ve üç daire kararının kaldırılması isteğini reddetmiş oldu.
Büyük Daire kararında yazılı olduğu üzere RP, 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde yaklaşık yüzde 22 ve 3 Kasım 1996 yerel seçimlerinde de yüzde 35 civarında oy almış bir partidir. 1995 genel seçimleriyle Refah, 158 milletvekili ile 450 sandalyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) en büyük partisi haline gelmiştir. 28 Haziran 1996'da, RP Doğru Yol Partisi (DYP) ile koalisyon kurarak iktidara gelmiştir.
21 Mayıs 1997'de, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuş ve laiklik ilkesine aykırı fiillerin odağı olduğu gerekçesiyle Refah'ın kapatılmasını talep etmiştir. Anayasa Mahkemesi, 16 Ocak 1998'de "laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı" olduğu gerekçesiyle RP'nin kapatılmasına karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi, laikliğin demokrasinin ayrılmaz bir parçası olduğunu kaydetmiştir. Türkiye'de, laiklik ilkesi, tarihî deneyimler ve İslam'ın bazı özellikleri nedeniyle Anayasa tarafından korunmaktadır. Şeriat kuralları, demokratik rejimle uyumsuzdur. Laiklik ilkesi, devleti, belirli bir dîne veya inanca yönelik tercih yapmaktan alıkoyar ve vatandaşların vicdan özgürlüğüyle kanun önünde eşitliğini sağlar.
Anayasa Mahkemesi, demokratik düzene son vermeye yönelik eylemler içerisinde olan ve ifade özgürlüğünü bu amacı gerçekleştirmek için çağrıda bulunmak için kullanan bir siyasi partinin, anayasaya ve insan haklarını korumaya yönelik uluslarüstü kurallar uyarınca, kapatılması gerektiğine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi, ayrıca Necmettin Erbakan, Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik'in milletvekilliklerinin düşürülmesine karar vermiştir. Mahkeme, bu kişilerin, eylemleriyle ve beyanlarıyla RP'nin kapatılmasına yol açtığına karar vermiş ve bu kişilerin, beş yıl süreyle, siyasi parti kurucu üyesi, üyesi, genel başkanı veya denetçisi olamayacağını hükme bağlamıştır.
Anayasa Mahkemesi üyeleri Hakim Haşim Kılıç ve Sacit Adalı muhalefet şerhi yazarak Refah'ın kapatılmasının AİHS'ne ve AİHM'in parti kapatılmasına ilişkin içtihatlarına uygun olmadığını belirtmişlerdir. Yargıçlar, şiddet kullanımını savunmayan siyasi partilerin siyasi yaşamda yer alabilmelerini ve çoğulcu bir sistemde, rahatsız edici ve hatta sarsıcı fikirlerin tartışılabilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu karar, 22 Şubat 1998 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
AİHM'e başvuranlar, RP'nin kapatılmasının ve liderleri Necmettin Erbakan, Şevket Kazan ve Ahmet Tekdal'ın başka bir partide benzer bir görev almalarının yasaklanmasıyla sözleşmenin 11. maddesiyle teminat altına alınan dernek kurma ve toplantı özgürlüğü haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucular ayrıca sözleşmenin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü ve diğer bazı maddelerinin de ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Ama başvurunun özü 11. maddenin ihlali iddiasıdır.
Bu davada mahkeme, iç hukuka ilişkin uyuşmazlığın, bir siyasi partinin faaliyetlerinin anayasallığıyla ilgili olduğunu ve Anayasa Mahkemesi'nin yetki alanına giren parti kapatılması davasında böyle bir müdahalenin "yasayla öngörülüp görülmediğine" ilişkin sorunla en yakından ilgili olan yazılı hukuk metninin Türk Anayasası olduğunun altını çizmiştir. Sonuç olarak müdahalenin "kanunla öngörülmüş" olduğu kabul edilmiştir.
AİHM, laiklik ilkesinin Türkiye'deki demokratik sistem açısından taşıdığı önemi dikkate almış; partinin kapatılmasıyla, sözleşmenin 11. maddesinde sayılan meşru amaçlardan birkaçının -ulusal güvenliğin ve kamu güvenliğinin korunması, kargaşa ve suçun önlenmesi ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması- amaçlandığını kabul etmiştir. (Fİ/BB/NK)