Fıtrat; insanın doğuştan sahip olduğu bütün özelliklerini ifade eden bir terimdir. Fıtrat kelimesi “yarmak, ikiye ayırmak; yaratmak, icat etmek” manalarına gelen fatr kökünden isim olup “yaratılış, belli yetenek ve yatkınlığa sahip oluş” anlamında kullanılır. (İslam Ansiklopedisi Cilt: 13; sayfa: 47)
İnsanlarda adalet duygusu doğuştan itibaren sahip olunan özelliktir. Herkesin fıtratında adalet duygusu vardır. Acaba adaletin fıtratında insan var mıdır?
Madencilerin fıtratında ne vardı ve ne yoktu? Kaza mıdır? Cinayet midir? Hangisi, hangisidir?
Türk Ceza Kanunu (TCK) 81. maddeye göre kasten öldürme midir? Yoksa 83. maddeye göre kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçu mudur? Yoksa 85. maddeye göre taksirle ölüme sebebiyet mi verilmiştir?
Soma’da 301 maden işçisi arasında evladını kaybeden bir babaya; “Kader, fıtrat deyip üstünü örtmeye çalışıp güpegündüz cinayet işlediler” dedirten nedir? Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi kararı karşında babanın feryadı böyle.
Herşey herkesin gözleri önünde oldu, Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamalar da.
13 Mayıs 2014’de Soma’da 301 maden işçisi hayatını kaybetti. 11 Temmuz 2018’de Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi ceza davasında verdiği kararı açıkladı.
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanına 15 yıl, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü, İşletme Müdürü ve İşletme Müdür Yardımcısı hakkında "taksirle insan öldürmekten ve yaralamaktan" 15 yıl hapis cezası ve cezanın ağırlaştırılarak 22 yıl 6 aya yükseltilmesine karar verildi.
Vardiya amirleri hakkında 13 yıl hapis, cezada iyi hal indirimi uygulanarak ile 11 yıl 8 ay, bir kısım vardiya amirleri hakkında verilen 10 yıl hapis cezası ise iyi hal indirimiyle 8 yıl 4 aya düşürüldü. Acil Durum Yöneticisi ve Daimi Nezaretçiler hakkında verilen 10 yıl hapis cezası da 8 yıl 4 aya düşürüldü. Eğitim mühendisi hakkında 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Maden sahibi ve 37 kişi hakkında ise beraat kararı çıktı.
Soma’da yakınlarını kaybedenler karara karşı tepkililerini duruşma salonunda dile getirdiler…
“Davanın sonucu ne olursa olsun biz asla vazgeçmeyeceğiz. Bu uğurda gerekirse her şeyi göze alarak davamızın peşinden gideceğiz” dediler.
Adalet mi? Tarifleri şöyle: “Para varsa adalet senden yana. Adalet sadece zengine değil; sokakta vurulan insan, tecavüz edilen çocuklara, katledilen kadınlara, doğaya, hayvana… Bir gün bu kararı verenlere de adalet lazım olacak.”
Adalet için çok zahmetler çeken Somalıların bin ahı çığlıklara karışıyor, yürek yangınları hayatı yakıyor… Soma’ya ateş düşmüş, zaten söndürülemez! Ama yargı! Yargıdan memnuniyetsizlik toplumsal bir sorun ve herkes şikâyetçi… Kararlardan hoşnut olanlar ise kararları verenler!
Adliyelere zor zahmet girenler, mahkemelerine erişmek için kan ter içinde kalanlar…
301 işçinin isminin yazılı olduğu pankartın önünde oturan anne “Adaleti bulana kadar devam edeceğiz” diyor ve ekliyor: “13 Mayıs 2014’te çocuklarımızı toprağın altına nasıl gömdülerse bizi de öyle gömdüler. Bu davanın sonucu yanan yüreğimize biraz su serper mi acaba dedik. Ama bizim çocuklarımızın bedeli 15 ile 20 yılmış.”
Sözlerin boğazlarda düğümlendiği zamanlar…
Mahkeme duvarı gibi yüzü olan mahkemelerin çoğaldığı bu zamanlarda, mahkemelerin dağıttığı adaletten umudu kesenler daha çok artık… Daha çok adaletten bahsedilen her ne ise, vazgeçtik; azı varsa eğer razı olunacak hale gelindi neredeyse kıt kanaat adalete…
Herkes yargı organları önünde eşit olmak ister. Herkes kanunla kurulmuş yetkili, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde adil yargılanma ve kamuya açık bir duruşma hakkına sahiptir.
Hatta kamuya açık duruşma yapılması ve yargılamanın açıklığı eğer adalete zarar verecekse mahkemeler basın ve dinleyicileri duruşmaların bir kısmının dışında tutabilir. Aranan ve istenen “adalet” olduğu için adalete zarar verecek her durum önceden önlenmelidir. Bir suçla itham edilen herkes, yasalara göre suçlu olduğu kesinleşinceye kadar “masum kabul edilmek” hakkına sahiptir. Söz konusu “adalet” olduğunda, “herkes için” ve “herkese eşit” adalet hakkıdır.
Soma’daki madende çocuğunu yitiren bir madenci “Eşimle bana soruşturma açtıklarında Cumhuriyet Başsavcısı bize ‘Fazla sokağa çıkmayın, sizin üstünüze kalıyor’ dedi. Peki, adalet ne zaman bizden yana olacak dedim. O da ‘Ben bilmem’ dedi. Sen bilmiyorsan burada niye oturuyorsun dedim. Sen bilmiyorsan ben sokaklarda olmaya devam edeceğim. Birleşirsek kazanacağız. Ama birleşmezsek kazanamayız.”
Sokaklardalar ve adalet için Ankara’ya yürüyorlar…
Türkiye yargısının yoksun olduğu ve bir türlü tesis edemediği de adalettir.
Yola çıktılar… “Evlatlarımızı sermayenin ihmaliyle, 11 Temmuz’da çıkan kararla bizleri katlettiler. Bizi katleden adaletti. Fatma Malkoç ve Gülsüm Çolak’ın kararıyla bu yola çıktık. Adalet peşinde koşan herkesi de yanımızda yer almaya çağırıyoruz.”
Mahkemelerin bağımsızlığına ve tarafsızlığına güven yoktur.
Anayasada adalet için kabul edilmiş “haklar manzumesi” şaşırtıcı ölçüde evrensel ilkelerle donatılmıştır. Lakin çok işe yaramıyor.
Adalet; haktır, hakkaniyettir.
Soma’da verilen karardan sonra adaletten yana umudunu yitiren 301 işçinin aile yakınları karara karşı Ankara’ya gidiyorlar… Söylenecek sözleri var ve adalet arıyorlar…
“Şimdi çoğunu serbest bıraktılar. Nereden belli orada tekrar bir sürü işçinin ölmeyeceği? Kontrol yok, bakım yok. Ama halkını düşünün bir devlet de yok.”
“Kemikleri bile kalmayan evlatlarımızın mezarından bir topak toprak alıp yargının, adaletin bağımsız olduğu kararını versinler diye bu toprağı onlara hediye edeceğiz. Sadece biz değil, öldürülen kadınlar, tecavüze uğrayan çocuklar, doğa; herkes adalet arıyor.”
Devletin temel amacı kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devletini “adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan” siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaktır (Anayasa Madde 5).
Adalet yol göstericidir, etkilidir. Devletlere ve zamana göre değişiklik gösterir ama değişmeyen tek şey her yerde, her mekânda ve zamanda adalet duygusudur
Evladını kaybeden eski madenci İsmail Çolak, “Gençliğimi gömdüğüm maden ocağında oğlumla beraber 301 evladımı kaybettim. Devletin, sendikanın, sermayenin hırsı yüzünden bu cinayet işlendi. Kader, fıtrat deyip üstünü örtmeye çalışıp güpegündüz cinayet işlediler.”
Soma ve eski madenci İsmail Çolak herkese sesleniyor: “Bu ülkede olmayan adaleti topraktan çıkarmak için Ankara’ya gidiyoruz”.
Bu adaletin fıtratında ne var? (Fİ/HK)