ENGLISH
KURDÎ
biamag
Haberler
Yazarlar
Galeriler
Dosyalar
Kitaplık
Kategoriler
ENGLISH
KURDÎ
bianet
biamag
english
kurdî
BÖLÜMLER
Haberler
Yazarlar
Özel Dosyalar
Projeler
Kitaplık
Galeriler
Sitede Ara
KATEGORİLER
SOSYAL MEDYA
Facebook
Twitter
Youtube
Instagram
RSS
E-bülten
KURUMSAL
Hakkımızda
İletişim
KVKK Politikası
Gizlilik Sözleşmesi
Nazmiye Güçlü
Sayfa 2
Güle Güle Tuncay
Binlerce kişi şarkılarını söyledi. Şarkılarının olduğu kasetler yüz binlerce sattı. Elektrikleri kesik evinde, mumdan çıkan yangında öldü. Yirmi yıl önce tanıdığımda da devrimciydi. Öldüğünde de. Gözlerinden gözlerinden öperim.
27 Kasım 2004
Kötü Öğretmenler!?
Geçen yıl Bilgi Üniversitesindeki bir sempozyumda eşcinsellere karşı en çok ayrımcılık yapan meslekler arasında öğretmenlerin, doktor ve polislerle birinciliği paylaştığını öğrendiğimde nedense hiç şaşırmadım.
20 Kasım 2004
İki Amerika
Bush kazandı. Amerika karşıtlığını, Amerikalı düşmanlığıyla karıştıranların yorumları da Bushun kazanması kadar vahim geldi bana. Aynı Amerikada sakat doktorların sayısı giderek çoğalıyor. Sakatlar açısından Amerikada yapılanları yok saymasak...
6 Kasım 2004
İlk Fuardan Son Fuara
Fuar alanı Beylikdüzüne taşınınca bir ben sevindim; merdiven derdim kalmadı diye. Üstelik Beylikdüzünde sakatlar için tuvalet bile var. Gerçi hep kilitliydi o tuvaletler, ben nasılsa diğer tuvaleti de kullanabiliyorum diye dert etmiyorum ama...
30 Ekim 2004
Kitabım Çıktı, Çok Mutluyum
Araba Aldım Kadın Oldum kitabımın adı. Pazar günü Tüyap Kitap Fuarında, Nokta Kitap standında kitaplarımı imzalayacağım. Heyecanlıyım. Kitaplara ne yazacağım? Nasıl imza atacağım? Düşünmekten helak oluyorum. En iyisi ben biraz imza çalışayım!
23 Ekim 2004
1 Hırsız, 2 Polis, İnsan Hakları ve Yağmur
Sokağımızda 24 saat polis nöbet tutmasaydı, konsolosluk ikametgahı yüzünden sokağa araç parketmek bile yasak olmasaydı belki daha önce düşünebilirdim ama bir türlü inanamıyordum hırsız girdiğine...
9 Ekim 2004
Değişirken Değişmeyenler...
İlk yazılarımı gözden geçirirken, Türkiyede ne çok şey değişmiş diye düşündüm dört yılda. Sokakta rastladığım sakatların sayısındaki artış, belediyelerin ve insan hakları örgütlerinin tutumlarındaki değişiklik... Peki ya ben, bendeki değişim nasıl acaba?
25 Eylül 2004
Tabelayla Ayrımcılık
Hayata neden küseyim ki? dedim. Hükümet ve yerel yöneticiler görevlerini yapmadığı için hayatım zorlaşıyor diye onlara kızmak varken hayata neden küseyim?
18 Eylül 2004
Atlamasam Ölürdüm!
Canım acıdığı için üzülüyorlar biliyorum; peki ne yapıyorlar üzülünce? Üzülmelerine sebep olanı azarlıyorlar. Peki ben onlar üzülsün diye mi atladım? Onlar üzülsün diye mi düştüm? Zaten canım acıyor bir de onların üzüntülerinden mi acı duyayım?
11 Eylül 2004
Bir İlk Mektup
Merhaba, Seninle doğduğum gün tanıştık... Çok ufak yaşlarda anladım farklılığımızı. Kendimi bildim bileli sevdim seni ve küçük bacağını. Sakat olmasaydım, yazar olamazdım! dedin ya dün gece, sakat olmasaydın belki ben de ben olamazdım...
4 Eylül 2004
Aşık Veysel İTÜye Giremez!
Ceyda Evrim 15 yaşında, gözleri görmüyor, konservatuar sınavını kazandı ama müdür Etili kaydını yapmıyor. Milletvekili Ayvanın girişimleri de sonuçsuz kaldı. Yazı/Tura filmi sakatlara/kadınlara yaklaşımı da özetliyor:Benim sakata verilecek kızım yok.
2 Eylül 2004
Teşekkürler Hayat!
Söylenmeyenlere katıldıktan sonra bana yazanların tamamına cevap yazmaya ömrüm yetmeyebileceğinden beni hoşgörmelerini; söyledikleri her şeyle beni mutlu ettikleri içinse ne kadar teşekkür etsem az ama, teşekkürlerimi kabul etmelerini diliyorum!...
21 Ağustos 2004
Sarosu Sevmek
Yüzmeye ya da tuvalete giderken çektiğim zorlukları ne kadar çabalasam da gözardı edemiyorum. Edemiyorum çünkü ben zor da olsa gidebiliyorum ama tekerlekli sandalyeli insanlar için imkansız orada tuvalete gitmek. Bunlara rağmen çok sevdim Sarosu...
14 Ağustos 2004
Hsi Yoksa Gündöndüsü Var Trakyanın!
Gündöndü rengiydi Trakya. Güneş tarlası gibiydi gündöndü tarlaları. Tarlaların arasında çamur lekesi gibi duran fabrika binalarını görmezden gelmeyi başardığım sürece güzeldi. Bazen, o lekeler o kadar büyüyordu ki görmezden gelmeyi başaramıyordum.
31 Temmuz 2004
Köpekler ve Kalpler
Neden arabada bıraktıklarını soruyorum köpeği, yazık değil mi, diye de ekliyorum. Noldu? diyor erkek. Ağlıyor saatlerdir, diyorum, gülüyorlar. O köpek kendisini arabada hapseden sahibinin yüzünü yalıyordur eminim, ben sinirden titrerken.
24 Temmuz 2004
Koca Memelilere Ayrımcılığa Son!
Kederli gözleriyle bakarak, Sen, yok saymak ayrımcılıktır, diyorsun. Bizi yok sayması bikini üreticilerinin ayrımcılık değil mi? diye sordu. Koca memelileri yok sayması mayo üreticilerinin ayrımcılıktır, desem sinirin geçecek mi? dedim.
17 Temmuz 2004
Şaşırarak Yaşamak
Dik ve sonsuza uzanıyormuş izlenimi veren merdivenlere bakarken arkadaşım, nasıl olur da burayı merdivensiz hatırladığına şaşarken, ben de bunca yıldır sakat olmayanlarla sakatların algılayışı arasındaki farkı hala neden öğrenemediğime şaşıyordum.
3 Temmuz 2004
Dehşet Sınırı
Şu aralar toplanan dilenciler götürülüp bir yere öldürülse kaç kişi karşı çıkar? Herkesin kendine göre kutsal bulduğu bir amaç yok mu ölümü meşrulaştıran? Dilenciler Bush ve NATO yüzünden toplanıyor ya, İstanbulun güzelleşmesi için. Ben istemiyorum...
26 Haziran 2004
Vanlı Ressam Gorky
Çocukluğu hiç peşini bırakmamış Gorkynin; Akdamardaki Meryem Anaya benziyor üzerinde 20 yıl çalıştığı resmindeki annesinin yüzü. Yaşadığı yerde olmayan renkler vardı eserlerinde, o renkleri Vanda gördüm...
19 Haziran 2004
Bir Gece İstanbul
Kürtçe yayın bana, bazı belediyelerin kaldırımları sakatlara uygun hale getirmek için yaptığı rampaları hatırlatıyor. Çoğundan bebek arabası bile geçemez. Dar. Eğimi yanlış. Yıllarca yok sayıldıktan sonra, değişim bir kez başlayınca arkası gelir diyorum.
12 Haziran 2004
bianet'i sosyal medyada takip edin,
önce siz öğrenin.
facebook
twitter
youtube
instagram
bianet bültene abone olun
Aşitivizyon, Telebarış
Çanak antenlere baka baka İstanbula dönerken, zengin Türklerin başka dillerde televizyonları izlemek için kullandığı çanak antenlerin, zengin-yoksul Kürtlerin anadillerini izlemeye yaradığını düşündüm.
29 Mayıs 2004
Kolsuz Gence Hediye; Kol Saati
Başbakanın kolsuz gencin neresini sıktığını göstermiyor televizyon. Gösteremez de zaten. Herkesin elini sıkan Başbakan, kolsuz gencin canını sıktı, diye bir cümle geçiyor aklımdan. O çantadan çıkan kol saatini görünce neler hissetti o genç acaba?
22 Mayıs 2004
Dünya Vicdani Retçiler Günü; Ödlekliğe Çağrı
Çok kişi vicdani retçilere ödlek diyor; Saroyanın Ödlekler Cesurdur kitabı geliyor aklıma: Bir erkek ödlek olmak için daha cesur olmalı. Arkadaşlarla birlikte asker olmak kolaydır. Asıl zor olansa kendin olmaktır, bir yatağın altında olsa bile...
15 Mayıs 2004
Anne Bak Leylek!
Bu anneler gününde yaşlı, sakat ya da hasta annesine hediye almak yerine onun ne istediğini anlamaya çalışsa insanlar; mesela cam silmek belki pahalı bir eşarptan daha çok mutlu edebilir bir anneyi...
8 Mayıs 2004
Düşmekten Öğrendiklerim
Düşünce ilk aklıma gelen, işaret dilini öğrenmem gerektiğiydi. Sonra işaret diliyle sadece bu dili bilen insanlarla yani sağırlarla iletişim kurabileceğimi fark ettim. Ya diğerleri? Bazı şeyleri, ihtiyaç duymadan öğrenmiyoruz. Düşünmüyoruz da...
1 Mayıs 2004
Sana Ne Moruk!
Pollyannaya babası doğum gününde bir çift koltuk değneği hediye eder. Pollyanna üzülür. Babası da ona, Bunlara ihtiyacın olmadığı için sevinmelisin! der. Peki, bunu okuyan sakat bir çocuk ne yapar? Nasıl büyür? Kendisini nasıl hisseder?
22 Nisan 2004
bianet'i sosyal medyada takip edin,
önce siz öğrenin.
facebook
twitter
youtube
instagram
bianet bültene abone olun
Başka Bir Dünya Mümkün mü?
Sakatların düzenlediği toplantılara sakatlardan başka kimse gelmez; eşcinselllerin düzenlediklerine de öyle... Pariste de öyleydi işte. Eğer toplantıları ben düzenliyor olsam seminer, forum ve her çeşit toplantıda konuları karma oluştururdum.
17 Nisan 2004
Yaz Yaklaşırken...
Sakat bir grup arkadaş denize gitmiştik. Kör, topal, kambur, felçli her çeşit sakatlığı olanlar denizin tadını çıkarmıştık. Sakat olmayan bazılarının söylediklerini duymazdan gelerek yapabilmiştik bunu. Midem bulanıyor sakatları görünce demişti biri...
10 Nisan 2004
Kontrol Kalemi
Her tür sakatlığı olanların, yaşlı ve bakıma muhtaç hastaların hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik bir fuar olan Reha2004ün bugünkü programında, Özürlüler sporu ve Özürlüler turizmi paneli yer alıyor.
3 Nisan 2004
Biz ööle Haber Yapmıyoruz!
Aşık Veysel sağır olsa, o zaman ondan söz ederken, Duymayan kulağına rağmen... diye başlayan bir cümle kurulabilir. Sakat olmayanların, ...rağmen diye başlayan cümlelerle, sakatların başarılarından söz etmesi beni öfkelendiriyor. Veyseli anmada..
27 Mart 2004
Trafik Sıkışınca
Günlerdir sıkışık trafikte en çok gördüğüm şey burun karıştıran erkek sürücüler olduğuna göre, burun karıştırma modası diye bir şey de olmadığına göre, demek ki bakınmaya yeni başlıyorum.
20 Mart 2004
Medeni Türkiye: İçinden Sakat Geçmeyen
Biz de tam ülkemiz ne kadar medenileşti, kadınlar bu saatte sokağa çıkıp tek başlarına çay içmeye gelebiliyorlar buralarda, diye konuşuyorduk, hoşumuza gitti sizi görmek! diyor polis, iyice şaşırıyorum.
13 Mart 2004
1
2
3
4
GÜNCEL
bianet'ten bildirimler
bianet'in özel bildirimlerine izin vererek önemli gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.
Sonra Hatırlat
İzin Ver