Açlık grevinin 145. gününde olan tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, üç gündür Sincan Cezaevi Kampusu Devlet Hastanesi’nde tek başlarına tutuluyor. Avukatları her gün refakatçi talebinde bulundu ancak bugüne dek talepleri karşılanmadı.
OHAL Komisyonu başvurularına 10 gündür cevap verilmezken tahliyeleri için bugün tekrar başvuru yapıldı.
Dün Sincan’daki hastanede müvekkilleriyle görüşen avukatlar Ebru Timtik ile Ayşegül Çağatay, bugün de yine ziyaret öncesinde bianet’e, Gülmen ve Özakça’nın durumunu ve hastane koşullarını anlattı.
Gülmen ve Özakça, hapishane hücresinin şartlarının daha iyi olduğunu söyleyerek, avukatlarına, eğer tahliye edilmeyeceklerse hapishaneye geri dönmeyi istediklerini iletti.
“Semih’i kayışla bağlayıp, Nuriye’yi çarşafa sarıp götürdüler”
Avukat Çağatay, tutuklu eğitimcilerin hastaneye nasıl götürüldüklerini şöyle anlattı:
“Cuma gecesi saat 24.00’e doğru hücrelerine gelen gardiyanlar, hücredeki diğer tutukluları, ‘su vereceğiz, müdür görüşmek istiyor’ gibi sebepler öne sürerek dışarı çıkardıktan sonra Gülmen ve Özakça’yı indirip ambulansa bindirerek götürüyorlar.
“Semih hastaneye gitmek istemediğini söyleyip itiraz ettiği için sedyeye kayışlarla bağlanıyor. Ambulansa inene dek sedyede yüzükoyun dönüyor. Nuriye’yi de altında çarşafa dolayıp ambulansa o şekilde derdest edip götürüyorlar, sedyeye bile koymuyorlar.
“Beş litrelik suyu bırakıp gitmişler”
“Biz avukatları, ertesi gün, cumartesi öğle saatlerinde görüşe gittiğimizde hastaneye sevk edildiklerini öğrendik. Semih ile görüşen avukatlar kayış izlerini görünce adli rapor için başvuru yaptı.
“Ancak Sincan Cezaevi Hastanesinden rapor gelmeden adli rapor için sevk edemeyeceklerini söylediler. Bu süre içinde zaten Semih’in vücudundaki izler de geçmeye başladı. Adli rapor tutulmadı.
“Hastaneye götürüldüklerinde suları, şekerleri hücrelerinde kalmış. Hastanede refakatçileri yok, eşyaları o gün getirilmemişti ve ikisinin yanına da beş litrelik su şişesi koyup gitmişler.
“Onlar suyu kaldırıp bardağa dolduracak durumda değiller. Hücredeki eşyaları ancak Pazar günü hastaneye götürüldü. Ancak bardakları, temizlik malzemeleri halen yok.
“Bulundukları katta başka hasta yok, tecritteler”
“Hastane odalarını da kendileri temizlemek zorunda kaldılar. Tabii yapabildikleri kadar. Oysa hijyen koşullarda barınmaları gerekiyor.
“Nuriye zaten kendi işlerini yapabilecek pozisyonda değil; yürümekte zorlanıyor, dengesini zor sağlıyor. Birkaç adım atıp dinleniyor. Tutuna tutuna ilerleyebiliyor. Semih de kısa mesafeleri yürüyebiliyor.
“Hastane odasında havalandırmaları yok, hapishanede en azından havalandırma vardı. Hastanede onların kaldığı katta başka hasta da yok. Tam bir tecrit ortamındalar. Birini çağırmak istediklerinde zile basıyorlar.”
Rapor: Hayatını yalnız başına idame ettiremez |
Gülmen ve Özakça Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonrasında, mahkemenin talebiyle Ankara Numune Hastanesi’nde geçen hafta muayene edilmişti. Bu muayene sonucu hazırlanan raporda, “hayatlarını tek başlarına idame ettiremeyecekleri ancak bunun tahliyelerini gerektirmediği” ifadeleri yer aldı: “Mevcut bulgulara göre hayati tehlike arz eder. Hayatını yalnız başına idame ettiremez. Ancak mevcut bulgular tutukluluk halinin tehirini gerektirmez. Hastane statüsünde sağlık birimi olan Ceza İnfaz kurumlarında veya resmi sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde takip ve tedavi edilebilir.” Ancak hapishane hastanesine istekleri dışında götürülen Gülmen ve Özakça’nın Cuma gecesinden beri refakatçileri yok. |
“Savcı refakatçi için tekrar rapor istedi”
Avukat Timtik, hastane raporlarına göre yanlarında refakatçi olması gerekmesine rağmen, bugün itibariyle halen ikisinin de tek kişilik odada tek başlarına tutulduğunu söyledi.
“Zorla götürüldüler, üç gündür refakatçileri yok. Hapishane idaresiyle refakatçi için görüştük, kendileriyle ilgisi olmadığını söylediler, savcı da tekrar hastane raporu istedi. Bürokratik engeller çıkarılıyor, geciktiriliyor. Bugün yetkililerle tekrar görüşeceğiz.”
“Zorla müdahalenin tedirginliğini yaşıyorlar”
Avukat Çağatay, zorla müdahale ihtimaliyle ilgili de şunları söyledi:
“Hastaneye getirildiklerinden beri sık sık ‘Tedaviyi kabul ediyor musun’ diye soruyorlar.
“İkisi de tansiyon, kilo ölçümü gibi muayene de dahil hiçbir muayeneyi kabul etmiyor. En başından beri kendi doktorlarına muayene olmak istediklerini belirttiler.
“Ancak Sincan Hastanesinde ‘bilinçleri kapandığında müdahale edeceklerini’ söylediler. Onlar da müdahale edilebileceğinin tedirginliğini yaşıyorlar. ‘Ya tahliye edin ya da tutukluysak hapishaneye gönderin, hastane koşulları hapishaneden kötü’ diyorlar.”
OHAL Komisyonu'ndan yanıt yok |
Avukat Timtik, Olağanüstü Hal (OHAL) Komisyonu’na da Gülmen ve Özakça’nın ihracıyla ilgili başvuru yaptıklarını, ancak 10 gündür kendilerine bir cevap verilmediğini söyledi: “Oysa daha önce görüştüğümüz bürokratlar, siyasiler ‘OHAL komisyonu var, iç hukuka başvurun’ diye komisyonu işaret etmişti. Bu hukuk yolu değil aslında yargısal süreci başlatmak için bir komisyon. Tüm hukuki girişimleri tamamlamak adına başvuru yaptık ancak 10 gün geçti, başvurumuza cevap vermediler.” |
(AS)