Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun (GÖP) hapisteki gazeteciler için başladığı "Tanıklık Günleri"nin ilkini bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde gerçekleştirdi.
Gazeteciler, iş arkadaşları ve aileleri, mahpus gazetecilerin serbest bırakılması için 28 Haziran'a dek hafta içi her gün saat 12:00'de adliye önünde "Adaletsizliğe tanığız, gazetecilik faaliyetlerinden hapiste olduklarına tanığız" diyecekler.
Bugün, meslektaşlarına tanıklık etmek için Devrimci Karargah davasından iki yıl tutuklu yargılandıktan sonra tahliye olan Bilim ve Gelecek editörü Baha Okar ile OdaTV davasından bir yıl tutuklu yargılandıktan sonra tahliye olan gazeteci Ahmet Şık da adliye önündeydi.
"Adaletsizliğe tanığız. Hapisteki gazetecilere özgürlük" başlığıyla gerçekleşen etkinlikte, bugün Dicle Haber Ajansı'ndan (DİHA) Kenan Kırkaya, Atılım Gazetesi'nden Sedat Şenoğlu, Özgür Halk dergisinden Sevcan Atak, Ulusal Kanal'dan Turhan Özlü ve BirGün'den Zeynep Kuray'ın gazetecilik faaliyetlerinin iddianamelere nasıl "terör örgütü faaliyeti" olarak girdiği anlatıldı.
Tanıklık Günleri, GÖP Dönem Sözcüsü ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi'nin konuşmasıyla başladı.
İpekçi, sürekli açılan davalar ve yaklaşık 10 bini bulan soruşturmalarla birçok gazetecinin tutuklanma tehlikesi altında bulunduğunu anlattı.
"Biz gazeteciler baskı ve tehditlerle mesleğimizin gereklerini yerine getirmekten alıkonulmaya karşıyız. Tasmalarınızı ve hakaretlerinizi size bırakıyoruz. Bizler bugün zincirlerimizi kırmak, etrafımızdaki demir parmaklıkları kaldırmak için yeniden meydanlara çıkıyoruz."
"İstenilen gazeteci olmayacağız"
İlk tanıklık DİHA muhabiri Kırkaya için yapıldı. 20 Aralık 2011'de Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) adı altında gazetecilere yönelik operasyonla tutuklanan Kırkaya için eşi Newroz Kırkaya söz alarak, "Bugün burada olmak hem gurur hem de acı verici. Ağırlaştırılmış koşullarda esareti sadece eşim değil, 2,5 yaşındaki kızımız aylardır hastalığıyla yaşıyor. Bu hukuksuzluklar ne kadar sürerse sürsün biz sevdiklerimizden vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.
DİHA editörü İbrahim Aslan da Kırkaya için söz alarak, "Kenan iyi bir gazeteciydi. Anadilini savunan insanların haberlerini dile getirdiler, hedef seçildik. Bu suçsa Kenan'ın suçlarını devam ettireceğiz. İstenilen gazeteci olmayacağız" dedi.
"Yasadışı ne varsa yayınlamaya devam edeceğiz"
19 Aralık 2011'de Aydınlık ve Ulusal Kanal çalışanlarına yönelik yapılan Ergenekon operasyonunda gözaltına alınıp tutuklanan Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Özlü için çalışma arkadaşları söz aldı.
Ulusal Kanal Yönetim Kurulu üyesi Yalçın Büyükdağlı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Remzi Gür, Mehmet Ali Talat ve Ali Babacan'ın Cüneyt Zapsu ile yaptıkları telefon görüşmelerini yayınlamaktan ötürü özel yetkili savcılar talimatıyla soruşturmaların başladığını ve tutuklamaların yaşandığını anlattı.
Büyükdağlı, "Biz yasadışı ne varsa yayınlamaya devam edeceğiz. Faşizmi toplumun derinliklerine kadar inşa etmeye çalışanlara karşı gerçekleri açıklamaya devam edeceğiz" dedi.
Aydınlık Gazetesi Haber Müdürü Önder Öztürk de, "Turan Özlü 24 saat çalışmak demektir. Özveri, disiplin, gerçeğin peşinde koşmaktır" diyerek Özlü'nün Ulusal Kanal binasına astığı, "Gazeteci Kimdir" başlıklı yazıyı okudu.
"Herkes terörist sayılıyor"
8 Eylül 2006'da, "Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) yöneticisi olmak" suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanan Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Şenoğlu'nun altı yılı bulan tutukluluk süreci ve gazetecilik faaliyetlerinin "terör" faaliyeti olarak yer almasına ilişkin avukatı Gülizar Tuncer söz aldı.
"Şenoğlu sırf sosyalist gazeteci olduğu için defalarca gözaltına alındı, tutuklandı. MLKP örgütünün tüm faaliyetlerinden sorumlu tutuluyor, hakkında ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Herkes terörist sayılıyor. Önce zihniyet değişmelidir, toplumsal mücadele şart."
Atılım Gazetesi'nden Semiha Şahin de Şenoğlu için söz alarak, yıllar boyunca yürüttükleri gazetecilik faaliyetlerine devam ettiklerini anlattı.
"Sonuna kadar arkasındayız"
20 Aralık 2011'de KCK adı altında gazetecilere yönelik operasyonda tutuklanan BirGün muhabiri Kuray için annesi Ayşe Emel Mesci söz aldı.
Kuray'ın çocukluğundan bahsetmek istediğini söyleyen Mesci, "Zeyno hepinizin bildiği gibi hep koşturan bir o kadar da şakacı ve neşeliydi. 1980 döneminde sürgüne giderken 1,5 yaşındaydı, ona kucağımda Adiloş Bebe şiirini okurdum. Konuşmayı öğrenmeden bu şiirle büyüdü. Bizler sonuna kadar Zeynep'in arkasında duracağız" diye konuştu.
BirGün Yazı İşleri Müdürü Barış İnce de Kuray için söz alarak, "Zeynep hepimizin gözü önündeydi. İddianamede konuşmalarda ben para için değil, halkım için haber yapıyorum demesi suç unsuru sayılmış. Çünkü bunların dini imanı para olmuş" dedi.
18 Haziran 2010'da "örgüt üyeliği" suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanan Özgür Halk dergisi çalışanı Sevcan Atak için ise tanıklık yapacak olan avukatı Eren Keskin'in bir duruşması olmasından ötürü eyleme katılamadığı duyuruldu.
Konuşmaların ardından, gazetecilerin meslektaşları, avukatları, aileleri ve yakınları, "Özgür basın susturulamaz", "AKP elini gazetecilerden çek" sloganlarıyla oturma eylemi yaptı.
Yarın da adliye önündeler
Adliye önünde 18 gün boyunca, günde altı gazetecinin anlatılacağı eylemler devam edecek. Yarın hapisteki gazetecilerinden Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay, DİHA muhabiri Çağdaş Kaplan, Yürüyüş dergisinden Naciye Yavuz, Özgür Halk dergisinden Ömer Faruk Çalışkan, Azadiye Welat gazetesinden Ruken Ergün ve Heviya Jine'den Sultan Şaman için tanıklık yapılacak. (AS)
* bianet'in "Hapis Gazeteciler 'Suçlarını' Anlatıyor" bölümündeki tutuklu ve hükümlü gazetecilerin mektuplarını buradan okuyabilirsiniz.