Yedikule Bostanları’ndaki bostancılar barakalarının kaldırılması tehlikesiyle karşı karşıya. Bu sabah gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri kaldırıma koydukları üç satış tezgahını kaldırdı.
Barakaların da kaldırılacağını söyledi. Bostancılar, kendi yaptıkları barakaları yemek hazırlamak, yağmur yağdığında sığınmak ve eşyalarını korumak için kurduklarını anlatıyor. Barakaların kaldırılmasını istemiyor.
Bostanlar 2013 yılında imara açılma istemiyle gündeme gelmişti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Kasım 2014’te “Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Tadilatını” yeniden değerlendirilmek üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'ne iade etmişti.
Topbaş, taraflarla bir çalıştay yapılacağı ve mahallelinin istekleri doğrultusunda güvenlik, aydınlatma ve temizlik yapılacağı belirtse de bir adım atılmadı.
“Kapalı mekanlarımız dursun”
Sur dibinde uzanan bostanlarda Yedikule marulunun yanı sıra soğandan rokaya semizotundan maydanoza çok sayıda yeşillik yetiştiriliyor.
Bostancıların çoğu akraba. 30 yılı aşkın süredir buraları ekip biçtiklerini anlatıyorlar. Ürünleri pazarlara, hallere satıyorlar.
Belgradkapı kapısının yanındaki bostanda konuştuğumuz Kadir Kaplan, 30 yıldır bostancılık yaptığını anlatıyor. Yanında üç kişi çalışıyor. Sezonluk olarak çok sayıda insanın bostanlarda çalıştığını, buranın en az 1500 kişinin geçim kaynağı olduğunu anlatıyor.
“30 senedir buradayız. Toprak benim değil ama bostan benim. Dört çocuğum, üç çalışan, onların aileleri buradan geçiniyoruz. Kışın dört ay boşuz.
“Kurban bayramından önce belediyeden gelen kişiler barakaları yıkacaklarını söyledi ama yazılı bildirim yapılmadı. Bu sabah kaldırımda olan, yolu engellemeyen tezgahları kaldırdılar. Sonra da barakları yıkmaya geleceklerini söylediler. Bostanı ekmeyi engellemeye dair bir şey demediler.
“Barakalar çay içtiğimiz, yağmurda sığındığımız yerler. Kapalı mekanlarımız dursun istiyoruz.”
“Çay yapıyoruz, yağmurdan korunuyoruz”
Yan bostanda ürün toplayan kadınlar var. Surların arka kısımlarının “tekin olmadığını”, “o barakalarda uygunsuz şeyler yapıldığı” için kendi barakalarının da yıkılmak istendiğini söylüyorlar.
Kezban ve Habibe Kaplan ile konuşuyoruz. Uzun yoldan gelmek, yemek hazırlamak, soğuktan sığınmak gibi barakaların kendileri için önemlerini anlatıyorlar.
20 yıldır bostanda çalıştığını anlatan Kezban adlı kadın geçinip geçinemediklerini sorduğumuzda “Ele muhtaç olmuyoruz” diyor.
“Önceden yıkım oluyordu. 10-15 senedir barakalara izin vermişlerdi. Biz olmazsak burası tinerci yuvası olur. Mekanlarımızı yıkarlarsa bahçeleri de kaldırsınlar. Devlet bizi açıkta bırakacak değil ya, iş kurar. Bırakırsa felaket olur.”
Barakaların fotoğraflarının çekilmesine yana değiller. “Görürler de yıkarlar” korkusundalar. Baraka çevresinde AKP bayrakları, bir barakada da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun resmini görüyoruz.
“AKP’ciyiz biz” diyor kadınlar. Habibe Kaplan biz ayrılırken tekrar tekrar söylüyor, “Yoldan görünmüyor ki barakalar. Şikayet mi oldu ne? Çay yapıyoruz, yağmurdan kaçıyoruz. Barakalar kalsın.” (BK)