"Burada neredeyse standart bir durum evlerde piyano olması. Gürcüce zor bir dil fakat çarşı pazarda yetecek kadar Gürcüce öğrendik. İngilizce birçok yerde iletişim dilimiz. İngilizceyi de ilerletmiş olduk. Oğlumuz İngilizce eğitim veren bir özel okula devam ediyor. Burada doğup Gürcüceyi öğrenmiş olsaydı devlet okulunu da çok rahat tercih edebilirdik. Ancak biz de destek olabilelim diye İngilizce eğitim veren bir okulu tercih ettik."
Bu sözler, Gürcistan'a göç eden Doğu Karadenizli avukat Paluri Arzu Kal Demirçi'ye ait.
Demirçi, eşi ve altı yaşındaki çocukları Özgür Barva ile birlikte yaklaşık bir yıldır Gürcistan'ın Batum kentinde yaşıyor.
“Eğitim diye yola çıktık ama biz de çok sevdik” diyen Demirçi ile Gürcistan’a yerleşmeleri üzerine söyleştik.
"Biz de çok sevdik"
Önce sizi tanıyalım mı?
İstanbul Barosu'na kayıtlı, mesleğinde 20. yılı geride bırakmak üzere olan bir avukatım. Aynı zamanda Laz yemek kültürüne dair bir yemek kitabı, mesleğe yeni başlayan meslektaşlara yol göstermeyi amaçlayan iki adet hukuk kitabı ve bir de Kazım Koyuncu ile anılarımıza dair bir anı-biyografi kitabının da yazarıyım.
Gürcistan'a yerleşme nedenleriniz neler?
2013 yılında eşim, oğlum ve ben Gürcistan vatandaşlığı aldık ve böylece çifte vatandaş olduk. Oğlumuzun doğumuyla birlikte eğitim sistemi ile ilgili endişelerimiz giderek artmaya başladı. Gürcistan'daki eğitim sistemini araştırdık ve elimizdeki diğer alternatifi değerlendirmeye karar verdik. Her şeyden önce eğitime, spora ve sanata verilen önem bizi tatmin etti. Biz öncelikle oğlumuzun eğitimi için bu kararı o doğduğunda aldık fakat planı uygulayabilmek biraz zaman aldı. Eğitim diye yola çıktık ama biz de çok sevdik ve iyi ki geldik diyoruz.
Aileniz ve çevrenizdekiler nasıl tepki gösterdi?
Öncelikle açıklamam gerekirse tepkiler olumlu değildi. Hala da ne kadar şanslı olduğumuzu ve nasıl doğru bir karar verdiğimizi anlayabildiklerini sanmıyorum. Onlardan daha gerçekçi bakabildiğimizi düşünüyorum. doğduğum toprakla duygusal bir bağ kurmuyorum. Mantıklı davranmayı tercih ediyorum. Üstelik ben Lazım ve bu coğrafya 4.000 yıllık tarihi bilinen bu halkın yüzyıllardan beri yaşaya geldiği topraklar. O yüzden yabancılık çekmediğim gibi çok da fazla buraya ait hissediyorum kendimi.
“Oğlumuz hem Gürcüce hem de İngilizce öğreniyor”
Alışabildiniz mi?
Alışmakta hiç zorluk çekmedik. Çocuklar en çabuk adapte olanlar oluyor. Oğlum yaşadığımız şehri, okulunu, arkadaşlarını çok seviyor. Evde piyano var mesela ve piyano dersi almak istiyor. Burada neredeyse standart bir durum evlerde piyano olması. Gürcüce zor bir dil fakat çarşı pazarda yetecek kadar Gürcüce öğrendik. İngilizce birçok yerde iletişim dilimiz. İngilizceyi de ilerletmiş olduk. Oğlumuz İngilizce eğitim veren bir özel okula devam ediyor. Burada doğup Gürcüceyi öğrenmiş olsaydı devlet okulunu da çok rahat tercih edebilirdik. Ancak biz de destek olabilelim diye İngilizce eğitim veren bir okulu tercih ettik. Gürcüce dersi de İngilizce olarak öğretiliyor.
Çocuklar için ideal bir kent diyorsunuz…
Yıllık okul ücreti 1.800 Amerikan Doları. Türkiye'deki özel okul fiyatları ile karşılaştırılınca gayet uygun. İngilizce ve Gürcüce'den sonra Rusça ve Almanca da öğrenecekleri diller arasında. Caddeler, sokaklar, parklar, deniz kenarları, yürüyüş yolları, bisiklet yolları ve çocuk parkları ile şehir yaşanılacak güzellikte. Her yer tertemiz. Ulaşım çok ucuz (otobüs 30 tetri, minibüs 50 tetri). Sebze, meyve, süt, yoğurt, yumurta, et doğal ve taze.
Sizin gibi başka yerleşenler var mı?
Burada Türkiye'den gelen başka aileler de var ama daha çok iş dolayısıyla burada bulunan aileler. Ancak oğlumuzun okulunda bir öğrenci ve ailesi Hopa'da yaşıyor. haftaiçi Batum'da kalıyorlar hafta sonu Hopa'ya dönüyorlar. Onların da eğitim tercihi buradan yana olmuş.
“Önceliklere göre karar verilmeli”
Yerleşmeyi düşünenlere önerileriniz var mı?
Karar vermeden önce iyi düşünmelerini öneririm. Önce yaşamayı düşündükleri yeri gidip görmeleri, şartları araştırmaları faydalı olacaktır. Önceliklerinin neler olduğu ve bunlara ulaşıp ulaşamayacaklarını araştırmalılar.
Türkiye'deki politik atmosferin etkisi var mı?
Politik atmosferden çok eğitim sisteminin her geçen gün bizi endişeye düşürmesi en büyük etken oldu. Bu da politik atmosferin bir etkisi zaten. Çocuğumuza "proje çocuk" diyenler olmuştu. Bence her çocuk bir proje olmalı. Kendi haline bırakılıp büyüyen çocuklar değil, gerçekten proje gibi üzerinde düşünülüp emek verilmiş çocuklar olmalılar. Her çocuk yeterli ilgi ve özenle iyi sonuç verebilir. Genetik zeka bir yere kadardır. Asıl önemlisi onu doğru yönlendirebilmektir. Bunun da bilimin ışığında ve özgür bir eğitim sistemi ile gerçekleşebileceğine inanıyorum. (EMK)