*Bu haber, Atölye BİA İletişim Platformu atolyebia.org'da yayınlandı.
Ege Bölgesi’nin önemli su havzası ve su kaynaklarının çıkış noktası Murat Dağı, altın-gümüş madeni kapasite artırımı projesi ile tehlike altında. Yaşam alanlarını savunan aktivistler, 10 milyon metreküp suyun maden çalışmalarıyla boşa harcanacağı ve 415 hektarlık alanda 400 bine yakın ağacın kesileceğini belirtiyor. Ayrıca hem içme hem de termal sıcak suyun aynı anda çıktığı nadir dağlardan olan Murat Dağı, 1. derece deprem riskinin olduğu bir bölge.
Kütahya ve Uşak arasındaki Murat Dağı’nda 2010'dan bu yana maden çalışmaları kapsamında sondaj yapan Anadolu Export Maden A.Ş., “Altın-gümüş madeni kapasite artırımı, pasa döküm ve kırma eleme tesisi” kurmak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvuruda bulundu.
2019'da, altın-gümüş madeni aranmasına yönelik girişimler, bölge halkının direnişi ve ÇED Olumlu Kararı’nın iptaline ilişkin açılan itiraz davalarının kazanılmasıyla engellendi. Üç yıl aradan sonra, maden aranması için firma tarafından tekrar hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu, 18 Kasım’da Bakanlığın İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nda (İDK) görüşülmeye başlandı.
10 il etkilenecek
Altın-gümüş maden arama çalışmasından etkilenecek iller Uşak, Kütahya, Eskişehir, Denizli, Afyon, Manisa, Aydın, İzmir, Bilecik ve Adapazarı. Özellikle Uşak ve ilçesi Banaz’ın içme suyu kaynağının altından geçen maden sahası, bölgede büyük risk oluşturuyor. Uşak'ın içme suyu ihtiyacının yüzde 40’ı, Banaz’ın ise yüzde 90’ı arama çalışması planlanan bölgenin altından karşılanıyor.
bianet’e konuşan sivil toplum kuruluşları, meslek odaları temsilcileri, belediyelerin yetkilileri ve yöre halkı, yaşam alanları için tek ses olup mücadele edeceklerini dile getiriyor.
“Gidecek başka yerimiz yok”
Uşak Yukarı Karacahisar köyü, en çok etkilenen bölgelerden biri. Köy sakinlerinden Mustafa İnan, yaşamak için mücadele ettiklerini söylüyor. İnan, “Tarım arazilerimiz, ormanlarımız yok olacak. Susuz kalacağız. Gidecek başka yerimiz, toprağımız yok. Bizi, burada yaşayan insanları, diri diri mezara gömecekler” diyor.
Yukarı Karacahisarlı İhsan Etaş da Uşak ve Banaz’ın su kaynaklarının kendi köylerinden karşılandığını hatırlatarak, şunları paylaşıyor: “Yapılacak maden çalışmasıyla kaynak suyu tamamen yok olacak. Biz Karacahisar köyü ve civar köyler olarak, bu madene karşı çıkıyoruz. Bölge muhtarlarıyla bir araya gelerek, madeni istemediğimizi Ankara’daki İDK toplantısında da söyledik. Bu sadece bizim değil, bütün Ege bölgesinin sorunu."
20 milyon insanı etkileyecek
Banaz Köyleri Su Kooperatifi Başkanı Mustafa Yeşilova ise maden çalışmasının yaklaşık 20 milyon insanı etkileyeceğini aktarıyor. Ege Bölgesi’ndeki birçok şehrin su kaynağınan çıkış noktasının Murat Dağı olduğunu dile getiren Yeşilova, tüm yöre halkının maden çalışmasına karşı olduğunu belirtiyor. Uşak ve Kütahya’dan 20 köy muhtarı, meslek odaları başkanları ve çevre örgütlerinin de olduğu toplam 100 kişinin 18 Kasım’da Ankara’ya gittiğini aktaran Yeşilova, şunları söylüyor:
“Bakanlığın beş temsilci katılabilir kararına rağmen, Gediz ve Banaz’dan 10 muhtar, 1 belde belediye başkanı, Banaz Ziraat Odası Başkanı, Ankara ve Uşak Tema temsilcileri, Uşak ve Kütahya Barolarından 5 avukatla İDK toplantısına katıldık. Orada da söyledik. Bu madeni, istemiyoruz. Suyumuzu, toprağımızı, bizi yok edecekler."
Murat Dağı’nın bin 600 metrede hem sıcak suyun hem de içme suyunun aynı anda çıktığı nadir dağlardan biri olduğunu, turizm faaliyetlerinin yapıldığını ifade eden Uşak Banaz Küçükler Köyü Muhtarı Nafiz Kahraman, işin arkasını bırakmayacaklarını vurguluyor.
60 dava açıldı
Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Öz Akcura, bölgede ölüm kalım mücadelesi verildiğinin altını çiziyor. Farklı görüşteki sivil toplum kuruluşları, kurumlar, meslek odaları, farklı siyasi partilere mensup belediyelerin, tek bir ses olup birlik içerisinde olduklarını söyleyen Akcura, birlikte sonuna kadar mücadele edeceklerini aktarıyor.
2019'da altın madeni cevher zenginleştirme tesisinin kurulması için verilen ÇED Olumlu kararının iptali için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na dava açıldığını aktaran Akcura, davacılar arasında Uşak, Gediz, Kütahya, Eskişehir ve İzmir Büyükşehir Belediyelerinin yer aldığını ve şahıs olarak da 60 davanın açıldığını ifade ediyor.
2019’da madenin açılmadan kapandığını sözlerine ekleyen Akcura, yeniden başvurulan süreçle ilgili de mücadeleye devam edileceğini söylüyor.
2019'daki gibi siyaset üstü birlik ve beraberlik içerisinde olduklarını dile getiren Akcura, 18 Kasım’da AK Partili Uşak Belediyesi’nin tahsis ettiği otobüs ile Ankara’ya gittiklerini ve orada MHP’li Kütahya Gediz Yenikent Belediye Başkanı Mehmet Karaca, İYİ Parti Ankara milletvekili Durmuş Yılmaz, çeşitli meslek odaları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin yer aldığını belirtiyor.
Belediye başkanı da karşı
En son Bakanlığa sunulan ÇED raporunda siyanürün kullanılmayacağının belirtildiğini aktaran Akcura, “Siyanüre gelmeden, bölge bitecek. Siyanürlü suya dahi hasret kalacağız” diyor.
Uşak Banaz Belediye Başkanı Zafer Arpacı, Murat Dağı’ının Ege Bölgesi'nin ekolojik ve su kaynakları açısından doğal değeri olduğuna dikkat çekiyor.
Konuyla ilgili kurumlarla iletişim halinde olduklarını belirten Arpacı, “İlçemizi ve doğal yaşamı direk etkileyecek olan maden faaliyetleri hakkında bilimsel verilere dayalı çok titiz bir çalışma yürütüyoruz. Murat Dağı'nda yapılacak olan maden faaliyetlerinin ilçemiz ve su kaynaklarımıza olan negatif etkisinden dolayı asla desteklemiyoruz” diyor.
“Üç beş ton altın için dağımızı, toprağımızı kimseye vermeyeceğiz” diyen MHP’li Kütahya Gediz Yenikent Belediye Başkanı Mehmet Karaca ise, asla altın madeni çalışması yaptırmayacaklarını kaydediyor.
Tarım ve içme suyu kaynakları açısından çok tehlikeli olduğunu vurgulayan Karaca şöyle devam ediyor:
“Bölgede yaklaşık 14 milyon metreküp kapasiteli bir baraj yapılıyor ve 2 kilometre ilerisinde altın madeni açılmak isteniyor. Söz konusu havzada da yaklaşık 40 bin dönümlük tarım arazisi mevcut. ÇED raporu alsalar bile halk, bunların karşısında olacak. Şirket yetkililerine bizzat masraf yapmamalarını söyledik."
STK’lar ve kurumlarla ortak çalıştıklarını aktaran AK Partili Uşak Belediyesi, su kaynaklarına zarar verecek tüm yapılara karşı olduklarını kaydediyor. Belediye yetkilileri, yerelde siyasi görüşler farklı olsa dahi sivil toplum kuruluşları, odalar ve kurumların Uşak için birlikte hareket etme bilincinde olduğunu dile getiriyor.
Bölgenin önemiMurat Dağı bölgesinin, doğrudan yağış alan ve yeraltı sularını besleyen alanlardan biri olduğunu aktaran Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Öz Akcura, bölgenin önemine ilişkin şu bilgileri paylaşıyor: "Bölgenin en önemli özelliği su havzası olması ve Anadolu’nun toplam su rezervinin yaklaşık yüzde 40’nı karşılaması. Gediz Nehri ve Porsuk Çayı'nın doğduğu, Menderes ve Sakarya’nın beslendiği, ayrıca 1. derece deprem riskinin olduğu saha aynı zamanda ormanla kaplı olduğu halde bile heyelan riski taşıyor. Buna rağmen milyonlarca ton ağır metal içerecek pasa bu bölgeye yığılacak. Cevheri çıkarmak için Gediz Nehri'nin ve Porsuk Çayı'nın doğduğu sahada ikisi ana ocak olmak üzere 5 ayrı alanda patlatma yapacağı, ilk beş yıl için bu ocakların derinliğinin 30 ile 98 metre arasında olacağını ÇED raporunda belirtiliyor. Günde yedi ton dinamit patlatılacak. "Beş yılın sonunda 90 bin ton civarında dinamit patlatılmış oluyor. Etrafa ağır metaller yayılacak. Patlatmalar bölgede tahribat yaratacak. Kırık fay hatlarından oluşan bölgede suyun kaçması çok kolay. Orman yok edilip yağış rejimi bozulacak. Daha önceki ÇED raporunda 2 bin 100 ağaç kesileceği belirtilirken, şu an 2 bin 212 ağaç kesileceği aktarılmış verilen sayının iki katı ağaç kesileceği öngörülüyor??? Ormanlık alanda ki heyelan riski yüzde 60 civarında olduğu söylenirken, ormansızlaştırılan bir alanda şimdiki heyelan riskini düşünemiyoruz. "Şirket ÇED dosyasında bilirkişilerin beyanlarından sonra ekosisteme geri dönüşü olmayan zararlar vereceğini de kabul ediyor. Fakat siyanür kullanmayacağını aktarıyor. Olay siyanüre gelmeden, bölge tahrip olacak." |
Uşak İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ümit Alp"2010’dan 2017'ye kadar sahada yapılan sondaj çalışmalarına istinaden bölgede altın madeni donelerinin olduğu tespit edilmiş. Aktif olarak madencilik faaliyeti yürütmek ve cevher çıkarmak için ÇED müracaatında bulundu şirket. 2019'da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından bölgede altın madeni aranması yönünde verilen ÇED Olumlu raporuna itiraz ettik. Teknik eksiklikler olduğu, özel bir ekolojik yapıya sahip olduğunu, bölgenin içme suyu ihtiyacını sağlandığını bildirerek, raporun iptal edilmesine yönelik dava açtık. 19 Ağustos 2019’da bilirkişi sahada inceleme yaptı. Mahkeme heyeti ile birlikte 4 binin üzerinde yurttaş, Murat Dağı’nın zirvesindeydi. "Bu coğrafyada yaşayan insanlar olarak, siyasi ve sosyal görüşler farklı olsa dahi yaşam alanlarımız, toprağımız, suyumuz konusunda birlik olmayı biliriz. İnsanların, ekolojik kapsamda oluşan kaygılarının birçok şeyin önüne geçtiğini görüyoruz. Mahkeme, bilirkişi heyetinin incelemeleri sonrası ÇED olumlu kararını 16 Aralık 2019’da iptal etti. Firma, Murat Dağı’nın zirvesinde altın madeni çıkarma faaliyetinde kimyasal madde ile kayalar işlenecek işlemini yeni sunulan ÇED raporundan kaldırmış. "Maden sahasının 270 metre ve 4 km ilerisinde, dağın sıcak su çıkan zirvesinde fay hattı geçiyor. Bu bölgede maden çalışması kapsamında yapılması planlanan havuzların, depremlerde tahrip olmasıyla tüm kimyasalların Ege, Marmara ve Karadeniz’in bir kısmına yayılma ihtimali olduğunu anladılar. Bu konuda ısrar edemiyorlar." "Firma burada maden çalışması yapılabilmesi için susuzlaştırılma yapılması gerektiğini söylüyor. Susuzlaştırmanın ana fikri, dağın içine giren suyun boşaltılması. Yıllık 10 milyon metreküpün üzerinde suyun dağın içinden çıkarılıp, kullanılmadan atılması demek. Uşak iline su veren alanın su miktarına bakıldığında yıllık ortalaması yaklaşık 12 milyon metreküp. Bizler, 12 milyon metreküp suyu kullanmaya çalışırken, firma yetkilikleri 10 milyon metreküp suyu, içimize zarar veriyor diyerek atmak istiyor. İhtiyacımız olan içme suyunu, çöp gibi değerlendiriyorlar." (*Proje sahasının 100 kilometre yakınında yaşanan depremler) "1. Etap madencilik faaliyetleri için iptal edilen ÇED raporunda 2 bin civarında ağaç kesileceği belirtilirken yeni sunulan ÇED raporunda ise 212 bin ya da 214 bin ağaç kesileceği görüşü yer alıyor. Tekil ya da belli sıklıkta olan ağaçlar sayılmıyor. Bu kapsamda belirtilen 214 bin ağacın 2 katı ağaç kesileceği öngörülüyor." |
(SCİ/SO/NÖ)