6-7 Eylül için eylem düzenleyen Sosyalist Parti (SP) İstanbul İl Teşkilatı'nın başkanı Kadir Akın, sosyalistlerin "unutturulmaya çalışılıyor" dediği bu olayı her yıl hatırlatması gerektiğini söyledi.
Akın'a göre, bugün Türkiye'nin gündeminde olan Ergenekon davası, hükümetin "demokrasi açılımı" 1955'te İstanbul'daki gayrimüslimlerin saldırıya uğradığı, mallarının yağmalandığı 6-7 Eylül'le yakından ilgili.
"Ergenekon davası derin devletin yeniden yapılandırılması"
Akın şöyle açıklıyor: "6-7 Eylül karanlıkta kalmış, unutturulmaya çalışılan, Özel Harp Dairesi'nin gerçekleştirdiği, sorumlularının da 'harika iş çıkarttık' dediği bir eylem. Bugün Ergenekon diye adlandırılan yargılama devam ederken, derin devletin sadece yargılananlarla sınırlı olmadığını göstermek gerekiyor. Ergenekon davası kontrgerillanın, derin devletin tasfiyesi değil. Bugünün ihtiyaçlarına göre bir yeniden yapılandırmanın ürünü. Sadece yargılananlarla uğraşmak, derin devletin yeniden yapılandırılmasının üzerine bir şal örtmek anlamına geliyor."
Akın'ın bu konuyla ilgili bazı saptama ve görüşleri şöyle.
Buranın sahipleriydiler: 6-7 Eylül bence mutlaka her yıl hatırlanmalı ve kınanmalı. Kentten kovulan on binlerce insan buranın sahipleriydi. Bugün 3 bine bile ulaşmıyor Rumların sayıları. Dün Hrant Dink öldürüldü. Çeşitli semtlerde azınlıklara ait konutların işaretlendiğine dair spekülasyonlar var. Bu yüzden 6-7 Eylül'ün hatırlanması ve kontrgerillayla bağlantılandırılması gerek.
Hükümet 6-7 Eylül için tek bir söz etmedi: Hükümetin açlımından söz edeceksek, bu 6-7 Eylül'le başlayıp devam etmeli. 1 Mayıs 1977, 1978 Kahramanmaraş, 1993 Sivas katliamları... Hükümet bunlarla ilgili tek kelime etmedi. Edermiş gibi davrandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Farklı kimliktekiler kovuldu; bu faşizanlığın sonucuydu" dedi, ama neden 6-7 Eylül'ün yıldönümünde tek kelime etmedi?
Sosyalistlerin de özür borcu vardır: Sosyalistler de bu konuyla pek ilgilenmezlerdi; bunu kabul etmeli. Bu yüzden sosyalistlerin de bir özür borcu vardır. Ama gelenek itibarıyla ezilenleri anlamaya çalışmak, azınlıkları da anlamak demek.
Sosyalistler Kemalizmden kurtulmalı: Bu ilgisizliğin temelinde, sosyalisterin demokrasiyle kurdukları ilişkideki sorun yer alıyor. Kemalizmden fazlaca etkilenmiş bir sosyalist hareketten bahsediyoruz. Kemalizm'in devletin kuruluş felsefesi, ideolojisi olduğu çok açık. Kemalizmden kopmadan Kürtleri, azınlıkları, ezilenleri anlamak ve ilişki kurmak mümkün değil.
Türkiye'de kapitalizmin ilksel sermaye birikimi azınlık mallarının üzerine konarak yaratıldı. Sermayeye el konulması gerekiyordu. Azınlıkların azaltılması, tasfiye, yeni palazlanan Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni sermayedarları için fırsat haline geldi.
Dink davasını takip sosyalistlerin görevi: Çok az sayıda Rum kaldı ama sayıları epeyce olan Ermeni toplumu var. Hrant Dink cinayeti davasının takipçisi olmak, üstüne gitmek sosyalistlerin en temel görevlerinden biri olmalı. Yargılamada birçok aksaklık, avukatların sayesinde ortaya çıkan birçok üzerini örtme girişimi olduğunu biliyoruz. Daha geniş bir toplumsal muhalefet, bu meseleye karışmış sorumluların açığa çıkmasını sağlayabilir. Ayrıca azınlıkların yağmalanmış, Hazine'ye devredilmiş mal varlıkları var. Bu da takip edilecek konulardan biridir. (TK)