İnfografi: Yağmur Karagöz
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla yayımlanan BİA Medya Gözlem Raporu, ulusal medyanın yüzde 80'ini denetim altında tutan iktidarın, son yıllarda rağbetini artıran eleştirel gazete ve televizyonları, seçimler öncesi susturma misyonuna ağırlık verdiğini gösteriyor.
Diyanet veya dinin çıkarlara alet edilmesi eleştirisi, deprem öncesi ihmal ve usulsüzlükler, kimi muktedirlerin suç çevreleriyle bağlantıları bulunduğuna dair iddialar, deprem bölgesinde solunum cihazına bağlı insanların öldüğüne ilişkin beyanlar, hapisteki HDP lideri Selahattin Demirtaş'ın "Dad" kitabının tanıtımı gibi pek çok konu, eleştirel televizyonların ağır şekilde cezalandırılmasına gerekçe yapıldı.
Rapor, üç ayda 200'e yakın medya temsilcisinin mahkemeye çıktığı, 187 online haber ve gazetecilik içeriğine erişim engeli getirildiği, darbe girişiminden beri ilk kez "en çok gazeteci tutuklayan" ülkeler kategorisine geri dönen Türkiye'de yargının politik emellere alet edildiğine dair yoğun endişeleri de yansıtıyor.
195 sanıktan 8'ine beraat, iki yerel haberciye ceza
BİA Medya Gözlem Raporu, Ocak, Şubat ve Mart aylarında en az 195 gazeteci veya medya temsilcisinin Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu ile 2911 Sayılı Toplantı Gösterişleri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemelerden yargılandığını gösteriyor. Aynı dönemde, dokuz gazeteci ve beş medya kuruluşu da tazminat talebiyle yargılanıyordu. Ayrıca, Haziran 2022'de 16'sı tutuklanan 20 Kürt medya çalışanı hakkında "PKK üyeliği" gerekçesiyle düzenlenen iddianame 1 Nisan itibariyle Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen inceleniyordu.
Bu dönemde İstinaf Mahkemesi, Müyesser Yıldız, İsmail Dükel ve Abdurrahman Gök'e verilen hapis cezalarını onarken, İsmail Saymaz, Fırat Fıstık ve Ozan Buz, 'kişisel verileri yaymak', Alican Uludağ ve Nazlan Ertan, 'terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek', Mustafa Sönmez, Ender İmrek ve Engin Korkmaz ise 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' suçlamasıyla yargılandıkları davalardan beraat etti. Gazeteciler Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş, Barış Pehlivan ve Ozan Alper Yurtoğlu ise 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' gerekçesiyle haklarında açılan yeni davalarla raporda yer aldı.
Seçim ikliminde birçok gazeteci dosyasının ileri tarihlere ertelendiği, mahkumiyet kararlarının da azalma gösterdiği bu dönemde Rize'de gazeteci Gençağa Karafazlı'ya 'özel hayatın gizliliğini ihlal' suçlamaıyla ertelemeli iki yıl hapis cezası verildi. Gazeteci Sinan Aygül de, çocuğa cinsel tacize ilişkin paylaşımı nedeniyle, her ne kadar olayda kamu görevlileri bulunduğu kısmıyla ilgili düzeltme yayımladıysa da 'yanıltıcı bilgi yaymak' suçundan 10 ay hapse mahkum edildi.
Seçimler öncesi yaygın online sansürü
14 Mayıs Seçimleri öncesi, keyfi erişim yasakları, İsmail Saymaz, Barış Terkoğlu, Sefa Uyar, Bahadır Özgür, Saygı Öztürk ve Murat Ağırel gibi gündem oluşturan, deprem yıkımının yaşandığı döneminde usulsüzlükleri ve çıkar ilişkileri gibi iktidarı sıkıştıracak konuları gündeme getiren gazetecilerin yayınlarını veya paylaşımlarını hedef aldı.
Bu yıl 1 Nisan'a kadar Sulh Ceza Hakimlikleri veya Erişim Sağlayıcıları Birliği; yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık iddialarını gündeme getiren veya eleştiren en az 187 online haber ve gazetecilik içeriğine erişim engeli getirdi. Depremden hemen sonra İnternete 10 saat süreyle uygulanan bant daraltma gazeteciyi de, depremzedeyi de mağdur etti. Kur'an kursunda çocukların darp edildiği, iktidarın HÜDA PAR işbirliği, bazı yetkilerin veya kamu görevlilerinin çıkar amaçlı örgütlerle bağlantıları olduğu, depremden etkilenen beş kentte yeni inşaat projelerinin iktidara yakın şirketlere verildiği, deprem yardımı giysi 'fazlası'sının yabancı bir şirkete satıldığına ilişkin iddialar yanı sıra, yolsuzluk, adaletsizlik, kayırmacılık, devlete yönelik eleştiriler gibi konular erişim engeline takıldı.
Depremlerden üç hafta sonra, beş kent için planlanan geniş inşaat projelerinin iktidara yakın şirketlere verildiğini duyuran ANKA Haber Ajansı haberine de, yayımından dokuz gün sonra erişim engeli getirildi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da, RTÜK'ün talebiyle Temmuz 2022'de erişime engellenen Deutsche Welle (DW) Türkçe'nin bürosunun çalışma lisansını uzatmadı. İfade Özgürlüğü Derneği'nin (İFÖD), EngelliWeb projesi kapsamında erişime engellenen haber ve web siteleriyle ilgili duyuruları yayımladığı sitesine erişim, Rize Sulh Ceza Hakimliği kararıyla engellendi. Kürtçe haftalık Xwebûn gazetesinin kapatılan Twitter hesabı, yapılan itiraz üzerine yeniden kullanıma açıldı. "Millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması" gerekçesiyle erişime kapatılan Rudaw sitesi de itiraz üzerine erişime yeniden açıldı.
RTÜK'ün derdi Halk TV, TELE1, FOX TV, Habertürk
Seçimler öncesi Halk TV, TELE1, FOX TV ve Habertürk gibi kanalları gözüne kestiren Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yılın ilk üç ayında TV kuruluşlarına 28 kez idari para cezası karşılığında 11 milyon 649 bin 870 TL'lik para cezası ve altı da yayın durdurma cezası verirken radyoları da 158 bin 339 TL idari para cezası, üç de yayın durdurmayla cezalandırdı.
Geçen yılın aynı döneminde televizyonlara verilen para cezalarının toplamı 20 milyon 868 bin 514 TL, radyolara ise 11 bin 517 TL olmuştu.
Sekiz yılda 73 gazeteciye "Erdoğan" mahkumiyeti
Ocak - Şubat - Mart aylarında en az 22 gazeteci ve karikatüristin adı (Levent Gültekin, Mustafa Sönmez, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Merdan Yanardağ, Deniz Yücel, Hayko Bağdat, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, "Alice", Sedef Kabaş, Rüstem Batum, Ender İmrek, Ahmet Sever, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Selçuk Uçar, Baransel Ağca, Engin Korkmaz, Erk Acarer ve Mehmet Baransu) 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' gerekçesine dayandırılan davalarda geçti.
Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş, Barış Pehlivan ve Ozan Alper Yurtoğlu haklarında yeni dava açılmış olmalarıyla gündeme gelirken, mahkumiyet kararı çıkmayan bu dönemde TCK'nın 299. maddesinden görülen davalardan Mustafa Sönmez, Ender İmrek ve Engin Korkmaz beraat etti.
Ne yazık ki, "Cumhurbaşkanına hakaret" maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM'in Ekim 2021 tarihli Vedat Şorli mahkumiyeti varken "Cumhurbaşkanı'na hakaret" maddesine dayanan yargılamalar sürüyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014'ten bu yana hapis veya para cezasına mahkum edilen gazetecilerin sayısı 73'ü buldu.
Bakanlar, AKP'li vekiller, muktedirler tazminat peşinde
Yılın ilk üç ayında en az dokuz gazeteci ve beş medya kuruluşu, tamamına yakını iktidar çevreleri (Sanayi ve Teknoloji Bakanı AKP'li Mustafa Varank, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Sağlık Bakanı Yardımcısı Sabahattin Aydın, AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Esgin, AKP Ankara Milletvekili Ali İhsan Arslan) ve ve yakın ticari kuruluşların (Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak, Limak Holding, Demirören Medya Grubu) açtığı toplam 900 bin TL tazminat talepli davalarla gündeme geldi.
Aynı dönem içerisinde yerel mahkemeler, Evrensel gazetesine Sağlık Bakanı Yardımcısı Sabahattin Aydın, AKP Bursa Milletvekili Mustafa Esgin ve LİMAK Holding'in açtıkları üç davada toplam 210 bin TL'lik tazminat davasını reddetti.
10 gözaltıdan dördü deprem bölgesinde
Son üç ayda en az 10 haberci gözaltına alındı. Depremin hasara neden olduğu Diyarbakır'da görev yapan bazı gazeteciler, resmi basın kartı taşımadıkları gerekçesiyle kolluk kuvvetlerinin engellemeleriyle karşılaştıklarını bildirdi. Sadece depremin ilk üç gününde dört haberci "izinsiz çekim yapmak", "turkuaz basın kartı bulundurmamak" veya "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" gibi gerekçelerle gözaltına alındı.
Ayrıca aralarında Bianet sitesi Kürtçe servisi editörü Aren Yıldırım "örgüt üyeliği" iddiasıyla, Mezopotamya Ajansı (MA) imtiyaz sahibi Ferhat Çelik "Terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermek" gerekçesiyle, gazeteci Fırat Bulut "dezenformasyon" suçlamasıyla, BirGün gazetesi muhabiri Asena Tunca da, "'Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız" eylemini izlerken gözaltına alındı.
Geçen yılın aynı döneminde ise altı gazeteci gözaltına alınmıştı. Bu gazetecilerden ikisi, Diyarbakır Newroz'u öncesi polisin, "Newroz günü olay çıkacakları" şeklinde isimsiz bir ihbara itibar göstermesi üzerine özgürlüğünden edimişti.
Beş haberciye şiddet; Diyanet personeli ekipman kırdı
Ocak - Mart döneminde en az iki gazeteci saldırıya uğradı, üçünün ekipmanları tahrip edildi, en az yedisi de tehdit edildi. Bazı emniyet ve Diyanet görevlilerinin deprem bölgesinde görev yapan habercilere yönelik keyfi müdahalesi ve şiddeti yaygın tepki çekti.
Örnek olarak; Hatay'ın Narlıca mahallesinde görev yapan Yunanistanlı üç serbest gazeteciye ait ekipmanlara, yeni açılan toplu mezarı görüntüledikleri gerekçesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerince önce el konuldu; ardından kırılarak iade edildi. Halk TV muhabiri Ferit Demir, Malatya Battalgazi'deki arama kurtarma çalışmalarını takip ederken, yeleğinde Ankara TEM yazan bir polis amirinin tekmeli saldırısına uğradı.
Geçen yılın aynı döneminde, altı gazeteci ve bir yayın kuruluşunun saldırıya uğradığı tespit edilmiş, Ses Kocaeli Gazetesi sahibi Güngör Arslan'ın, ihale yolsuzluk iddialarının gündeme getirdikten sonra ofisinde öldürüldüğü de gündeme getirilmişti.
Anayasa Mahkemesi yoruldu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın desteklediği İrfan Fidan karşısında Zühtü Arslan'ın Başkanlık seçimini kazandığı Anayasa Mahkemesi (AYM), Ocak - Mart 2023 döneminde, sadece Adıyaman Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin'e ilişkin bir kararla gündeme geldi.
Başvuru yoğunluğunu azaltmak için yerel yargıya "yorumlarımıza uyun" mesajı gönderen AYM, "Cemaat tehlikesi"ne dikkat çektiği 2008'e ait "Feto ve Apo" yazısı nedeniyle aynı yıl 109 gün hapis yatan Boğatekin'e "suçluyu övmek"ten verilen bir yıllık hapis cezasını Anayasa aykırı buldu; gazeteciye 9 bin 900 TL mahkeme gideri ödenmesine hükmetti.
Geçen yılın aynı döneminde AYM, Basın İlan Kurumu'nun (BİK) yıllardır eleştirel gazeteleri resmi ilandan mahrum bırakması ve online haberciliği (Birgün, Gazete Duvar, Artı Gerçek, Sol.org.tr, Cumhuriyet, Diken ve Tarımdanhaber) susturmayı amaçlayan özellikle Sulh Ceza Hakimliği kaynaklı internet sansürüyle ilgili önemli iki karar almış, bu kuruluşların her birine 8 bin 100'er TL olmak üzere toplam 48 bin 600 TL tazminat ödenmesine hükmetmişti.
AİHM'den bir tek Kılıç kararı
Yılın ilk üç ayında gazetecilerle ilgili bir kararla gündeme gelen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "FETÖ üyeliği"nden yargılanan gazeteci Abdullah Kılıç'ın ifade özgürlüğü ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine hükmetti ve Türkiye'nin 13 bin 375 € (yaklaşık 260 bin TL) tazminat ödemesine karar verdi.
Geçen yılın aynı döneminde AİHM, Die Welt muhabiri Deniz Yücel'in Türkiye'de bir yıl tutuklu bırakılmasını ifade özgürlüğünün açık bir ihlali sayılmasına karar veriyor, Türkiye'yi 13 bin 300 avro tazminata mahkum ediyordu.
Cezasızlıkla mücadele, Anayasa Mahkemesi zoruyla...
Toplumsal eylemler sırasında gazeteciler Beyza Kural ve Gökhan Biçici'nin polis şiddetiyle karşılaşması Anayasa Mahkemesi zoruyla yargılama konusu edildi. Ancak uğradıkları şiddete ilişkin şikayetleri takipsizlikle sonuçlandırılan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç ve gazeteci Sibel Hürtaş'ın kendilerinin "polise direnmek"ten kovuşturmalık olması "cezasızlıkla mücadele" konusunda ciddi bir çelişki ve açık bir iradesizliği yansıtıyor.
2019 Seçimleri sürecinde Cumhur İttifakı'nı eleştirdiği için Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'a Ankara'daki evinin önünde ağır şekilde saldıranların davası da bu irade yokluğunun açık örneklerinden birini oluşturuyor. Kamuoyu vicdanını yaralayan Uğur Mumcu gibi dosyalarda gözlenen "olağan" prosedür de, adalet arayışına olan güveni derinden sarsıyor. Gerçek şu ki, gerçeğe ulaşmada iktidardan beklenen irade, dosyaların siyasi niteliği arttıkça azalıyor.
İktidardan uzak şahısları ilgilendiren vakalarda ise yargılama daha hızlı işleyebiliyor: 6 Ağustos 2022 tarihinde Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ile gazeteci Latif Şimşek arasındaki gergin tartışmaya müdahale edip gazeteciyi yumruklayan Enginyurt'un koruması Emrah Topal 11 ay hapse mahkum edildi.
Üç ayda 10 işten çıkarma veya istifa
Ocak - Mart döneminde en az 10 gazeteci, köşe yazarı veya medya temsilcisi işten çıkarıldı ya da yayın kuruluşunun yayın çizgisinden doğan anlaşmazlıklar çerçevesinde işi bırakmak zorunda kaldı. Sadece Halk TV'de altı ayrılığın yaşandığı bu dönemde, Sözcü, Odatv, CNN Türk ve Akit de çalışanlarıyla yollarını ayıran medya kuruluşlarındandı.
Geçen yılın aynı döneminde, yine Halk TV'den Özlem Gürses ve Emin Çapa dahil olmak üzere toplam beş gazeteci ya istifa etmek zorunda kalmış veya işlerine son verilmişti. (EÖ/Mİ)