Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nce müebbet hapis cezası onanan Sarp Kuray’ın avukatları Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi’ne Cuma günü verilen dilekçeyle Kuray’ın “kişi hürriyeti” ve “masumiyet karinesi” haklarının ihlal edildiği belirtildi ve infazın ertelenmesi talep edildi.
Başvuruda, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde süre ve delillerin toplanması ve değerlendirilmesi açısından yargılamanın adil olmadığına, böyle bir mahkumiyetin ihtilaflı tanık ifadelerine dayanılarak verilemeyeceğine hükmedildiği” hatırlatıldı ve buna rağmen yeniden yargılama sırasında da aynı şekilde bir yol izlendiği belirtildi.
Dilekçede yargılama süresince Kuray’ın hangi haklarının ne şekilde ihlal edildiği şöyle açıklandı:
İnfazın ertelenmesi
* Yeniden yargılamada 29 Ocak 2013’teki ilk duruşmada Kuray’ın infazının ertelenmesi talep edilmişti. Mahkeme ise infazın durdurulması talebini “dosya kapsamı itibariyle” gerekçesi ile reddetti.
* 25 Haziran 2013’teki duruşmada bulunamayan sanık ve tanıklar yerine, aynı iddianamede sanık olan diğer kişilerin dinlenmesi talebi hakkında karar dahi verilmedi. Bu duruşmada, infazın ertelenmesi talebi gerekçesiz olarak reddedildi.
* 2 Nisan 2014’teki duruşmada da infazın ertelenmesi talebi “cezanın Yargıtayca onanmış olması” gerekçesiyle reddedildi.
* Aynı duruşmada, daha önce aynı suçtan yargılanmış olan, Kuray’ı ve dosyanın diğer sanıklarını bizzat tanıyan avukat Cevat Balta tanık olarak hazır edildi ancak mahkeme tanığın dinlenmesini “AİHM kararının gerekçesi göz önüne alınarak” reddetti.
Tanıklar
* Tanıklardan M.B.Ö. ve M.A.B kendilerine yönelik suçlamaları itiraflarının işkence altında alındığını savunarak reddettiler. S.K. ise dava sürecinde, ifadesini büyük ölçüde değiştirdi. AİHM’nin kanaatine göre de “tanıkların önceki ifadelerinin inandırıcılığı konusunda ciddi şüpheler bulunmaktaydı.”
* AİHM kararında adı geçen tanıklardan M. Bülent Özbek de duruşmada verdiği ifadesinde, “Kuray’dan talimat almadığını, 1990 yılındaki emniyet ifadesinin işkence altında, okumadan imzalatıldığını, davanın başından beri bu gerekçe ile beyanlarını reddettiğini, ifade etmişti.
* Kuray hakkında verilmiş olan AİHM Kararında açıkça, iddianameye konu eylemleri bizatihi gerçekleştirmediği ancak “talimatını” verdiği gerekçesi ile uygulanan cezanın belirleyici oranda gerekçesinin, diğer sanıkların emniyetteki ifadeleri olduğu; bu ifadelerin yargılama aşamalarında önemli ölçüde değiştiği; en önemlisi böyle ciddi bir mahkumiyetin ihtilaf konusu ifadelere dayandırılarak verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile bağdaşmayacağı belirtilmişti.
* Ancak AİHM kararına rağmen yeniden yargılama sonucunda da aynı gerekçelerle aynı hüküm verildi.
Talep
Başvuruda şu talepte bulunuldu:
“Kuray’ın; Anayasanın 19. Maddesinde güvence altına alınmış ‘Kişi Hürriyeti’; Anayasanın 15. Maddesinde güvence altına alınan ‘Masumiyet Karinesi’; Anayasanın 38. Maddesi ile AİHS’nin 6/3-d bendinde güvence altına alınan ‘silahların eşitliği’ ve Anayasanın 36. Maddesinde güvence altına alınmış ‘Adil Yargılanma Hakkı’nın ihlal edildiğine; İçtüzük madde 73 gereği; başvurucunun halen cezaevinde bulunmasının ‘maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike’ olduğunun kabulü ile tedbiren başvurucunun cezasının infazının ertelenmesine...” (AS)