"Rumlar onu bağlamışlar kaçmasın diye... Havan topuna zincirlemişler hatta. Bizim komutan, 'Bunu konuşturun' dedi, konuşmadı. Suratımıza tükürdü. Tükürünce komutan 'Öldürün' dedi, yürüdü gitti. O görevi de ben yapmak zorunda kaldım."
Oyuncu Atilla Olgaç, Radikal'de İsmail Saymaz'ın sorularını yanıtlarken, Türkiye'nin 1974'teki Kıbrıs harekatı sırasında 19 yaşındaki bir Rum askerini öldürüşünü böyle anlatıyor.
bianet'in görüştüğü Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi'nin yöneticisi Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, savaş hukukunu düzenleyen, Türkiye'nin de onayladığı 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri'ne göre, "Esir statüsündeki veya ele geçirdiğiniz bir askerin bırakın yaşam hakkını ihlal etmeyi, onu aşağılamak, temel ihtiyaçlarından yoksun bırakmak da savaş suçu kapsamındadır" diyor.
Her durumda savaş suçu
Cenevre Sözleşmeleri, silahını bırakmış veya savaşamayacak durumda olan kişilere insanca muameleyi şart koşuyor; öldürmeyi, ayrımcılığı, işkenceyi, rehin almayı, aşağılamayı yasaklıyor.
Olgaç "esir değildi" diyor, ancak sözleşmelere göre, bir tarafın silahlı kuvvetlerinden ya da milis kuvvetlerinden bir, karşı tarafın eline geçtiğinde savaş esiri sayılıyor.
Hukuki sonucu belirsiz
Ancak Tarhanlı, bu olayda sorumluluğu olanlarla ilgili olası hukuki sonucun özel olarak çalışılması gerektiğini, Türkiye'nin o dönemdeki iç hukukuna, uluslararası hukuktaki durumuna, iç hukukun şimdiki yaklaşımına, hükümlerin geriye yürütülüp yürütülemeyeceğine bakmak ve analiz etmek gerektiğini söylüyor.
Hürriyet'te Mehmet Yılmaz bugün bu olayla ilgili, "savaş suçlarında zaman aşımının olmadığı"nı yazdı.
Ancak savaş suçlarına ve insanlığa karşı suçlara sınırlama getirilemeyeceğini öngören uluslararası sözleşmede, adada asker bulunduran Türkiye ve Yunanistan'ın ve Kıbrıs'ın imzaları yok.
Türkiye'nin dahil olmadığı Uluslararası Ceza Mahkemesi sisteminde, bu suçlarda zaman aşımı yok. Ama sistem geri doğru yürümüyor; yani onay tarihinden sonraki suçları kapsıyor.
Yeni Ceza Yasası (TCK) soykırım ve insanlığa karşı suçlarda zaman aşımını kaldırıyor, ama "toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi" gerektiğini söylüyor.
"Öldürün emrini veren komutanı hatırlamıyorum"
Olgaç, emri veren komutanın kim olduğunu hatırlamadığını söylüyor. "Rutin bir iş miydi elleri bağlı birisine silah sıkılması?" sorusunu da "Sana hakaret edene ne yapacaksın, savaş... Onu alıp götürecek halimiz yok. Bunun dışında bir sürü esir alındı, öldürülmedi. Takas yapıldı" diye yanıtlıyor.
"İnsan olduğunu unutuyorsun"
"Nasıl hissediyordunuz?" sorusuna da "Valla o zaman hiçbir şey hissetmiyorsun. Çünkü insanlıktan çıkıyorsun. Savaş iyi bir şey değil. İnsan olduğunu unutuyorsun. Hepimiz orada kötü durumdaydık. Hepimiz ölüyorduk. Ölene de öldürülene de ağlıyorduk. Çünkü ben sanatçıyım" yanıtını veriyor. (TK)