"1975'in son günlerinde okulumu bitirdim... O günlerde gençlik hareketi çok büyük bir güce dönüşmüştü. Toplum bizi bir güç olarak kabul etmişti. Ben Ekonomi Üniversitesi öğrenci hareketinin ilk başkanı seçilmiştim, bu cunta döneminin hemen sonrasıydı. İlk yaptığımız şey, cuntayla işbirliğine gitmiş, cuntanın dostu profesörleri üniversitelerden uzaklaştırmak oldu. Üniversite gençliği olarak mahkemeler kurduk üniversitelerde... Durup profesörlerin durumunu tartışmaya başladık. Kararlarımızı en az üçte iki çoğunlukla alıyorduk. Yüzde 50 çoğunlukla karar almak istemedik, o zaman birisi çıkıp bir şey söyleyebilirdi.Bunda başarılı olduk. Öğrenciler kimlerin okuldan atılması gerektiğine karar veriyordu, hükümet ve Eğitim Bakanlığı da öğrencilerin aldığı kararı uyguluyordu.
Düşmanı yitirdikten sonra
O günlerde sol örgütler arasında tartışmalar başladı, bu durum beni düş kırıklığına uğratmıştı... Düş kırıklığımın nedeni, cunta devrildiğinde yepyeni ve daha iyi bir dönemin başlayacağına inanmamızdı. Ancak siyasi partiler yeniden işbaşına gelmişti, iktidarı ele geçirmişlerdi, Karamanlis yüzde 53 oy almıştı komünist hareket iyi sonuçlar alamamıştı, öğrenci hareketi ise "düşmanını yitirdiği" için ve bazı başka nedenlerden ötürü kendi içinde tartışmaya girişmişti... Sanırım bu tarz bir şeyi önümüzdeki aylarda Kıbrıs'ta da yaşayacaksınız!
Master yapmak için İngiltere'ye gittim, yine ekonomi üzerine... 1978'de Yunanistan'a Anitta'yla birlikte döndüm ... O günlerde hayatta kalmak için ev ev dolaşarak kitap satışı yapıyorduk. Bazı sınavlara girmiştim, Yunanistan Merkez Bankası'nda bir iş buldum. Sonraki dönemde sendikacı oldum... O günlerde Yunanistan İç Komünist Partisi'nde de çalışmalarımı sürdürüyordum. Şimdi bu parti artık yok... 1985'te yeniden bölünmüştü, partinin sağ kanadı ile sol kanadı arasında... Partinin sağ kanadı ve sol kanadı iki ayrı parti kurmuşlardı. Sol kanat Yunanistan İç Komünist Partisi'ni yeniden canlandırma oluşumuna gitmişti. Sağ kanadın kurduğu EAR yani "Yunanistan Solu Partisi" bir kez daha bölünmüştü, sonra bu partiyle KKE 1989'da birleşerek Synaspismos'u (Solun koalisyonu'nu) oluşturmuşlardı.
O günlerde skandallar nedeniyle PASOK hükümeti düşmüştü ve bu partiyle Mitçodakis'in Yeni Demokrasi Partisi yeni hükümeti oluşturmuşlardı. Bu yeni hükümet siyasi arenayı "temizleme" iddiasıyla gelmişti çünkü devrik PASOK hükümeti mahkemelerde skandallar nedeniyle yargılanıyordu. Yunan trajedileri her zaman, her yerde tekrarlanıyor! Seçimlerden sonra Yeni Demokrasi gücü eline geçirince, Synaspismos da yeniden bölündü!..."
Makis'e "Bugün kendini nasıl hissediyorsun? Onca zaman mücadele ettiniz, geride kalan ne oldu?" diyoruz...Makis şöyle diyor:
"Sol bölünce gücünü yitirdi"
"Sol olarak bölündüğümüz için gücümüzü kaybettik" diyor... "İnsanlar birleşik bir sol istiyordu oysa sol kendi içinde bölünüp bir kısmı sağla bir koalisyona gittiği için halktan destek bulamadı... Daha da küçüldü... Sonuçta kaybettik yani... Neler hissediyorum? İç politikaya baktığımda, PASOK'un "neo-liberalizm" politikaları izlediğini görüyorum, bu politikalar sağcı bir partinin uyguladığı kadar sert değil ancak yine de "neo- liberalizm" politikalarıdır. Avrupa Birliği ise neo-liberalistler tarafından yönetiliyor. Dış politika ise son derece karmaşık. Sanırım genel olarak Yunan hükümetinin iyi bir tutumu olduğu tek alan dış politikadır. Irak savaşı konusunda değil belki ama Kıbrıs konusunda, Makedonya, Arnavutluk, Balkanlar, Türkiye gibi konularda ilginç bir dış politika izliyor."
"Kıbrıs'ın Yunanistan'daki boyutu nedir ki Kıbrıs için dış politika oluşturuyorlar? Kıbrıs'ın Yunanlılar ya da Yunan hükümeti veya Yunanistan için önemi nedir?" diye soruyoruz. Makis şöyle diyor:
"Yunanlılar genel olarak yalnızca dış politika konusunda oy verecek olsalardı, o zaman sanırım olumlu oy verirlerdi hükümete... Genel olarak Balkanlar, Türkiye ve Kıbrıs'taki halklarla dostluk politikası izliyor. Ancak bu hükümetin neo-liberal politikaları olduğu için iktidarını yitirecektir. Bugünün verileri bunu gösteriyor, eğer yakın gelecekte dramatik değişiklikler olmazsa, yeni hükümeti Yeni Demokrasi Partisi oluşturacak. Yeni Demokrasi Partisi, dış politikayı değiştirmeyecek ancak ekonomi politikası daha da kötüleşecektir. Ancak Yunanlılar PASOK'un politikalarından yorulmuştur.
PASOK bizlere 'Eğer Avrupa'yla para birliğine gidersek durumumuz iyileşecek' demişti. 'Bunun için fedakarlık yapmalısınız' demişti. Ancak bu fedakarlıkların sonu gelmedi, 10 yıldan fazla bir süredir, insanlar fedakarlık yapıyor.
EPOHİ'de bunu yazdım: sol partiler daha da az oranda oy alacaklardır, tarihsel düşüklükte oy alacaklar... Metaxas diktatörlüğü oldu, Alman işgali oldu, iç savaş oldu, cuntayı yaşadık... Sol hiçbir zaman bugün olduğundan daha kötü statüde olmamıştı. Bu çok çılgınca gelebilir... Örneğin iç savaş esnasında Karamanlis'in ilk oluşturduğu hükümet dönemi vardı, o dönem solun oy oranı yüzde 28 civarındaydı. Şimdi belki KKE yüzde 5, Synaspismos da en iyi koşullarda yüzde 3 oranında oy alacak. Bizde parlamentoya girmek için yüzde 3 oranında oy almak gerekir... Bugünkü durum bu..."
"EPOHİ'de Kıbrıs konusunu tartıştırmaya, solun gündemine sokmaya çalışıyorsunuz... Bunun nedeni nedir?" diyoruz Makis'e...
"Biz KKE ya da Synaspismos gibi bir parti değiliz, her ne kadar da Synaspismos'un Kıbrıs konusundaki politikaları çok olumlu olsa da..." diyor... "Çeşitli konularda görüşlerle ilgili duvarlar örmüyoruz beynimize, solcu olduğumuz, komünist olduğumuz için insanların barış içinde birlikte yaşaması gerektiğine inanıyoruz. Kıbrıs sorunu da Kıbrıs'ta insanların barış içinde birlikte yaşama sorunudur, bu sorun Türkiye ve Yunanistan halklarını da etkiliyor, bu nedenle tavır alıyoruz. Bir solcu ya da bir komünist için çok basittir bu: karmaşık değildir. Çok nettir yani tutumumuz bu konuda..." (NK)