Hasgüler, Kıbrıs sorununun iki önemli belirleyeni olduğunu söylüyor:
1. Britanya'nın askeri üsleri
2. Mallar, toprak ve gayrimenkuller
"Kıbrıs'ta asıl sorun sürdürülebilir ve adil bir barıştır. Kıbrıs hep Kıbrıslıtürklerle Kıbrıslırumların arasındaki bir sorun olarak gösterildi. Oysa asıl sorunu olan Britanya'dır. Sorunun çıkış kaynağı bu üslerdir."
Hasgüler'le Britanya askeri üslerinin Kıbrıs sorununu nasıl belirlediğini ve Kıbrıs'ın geleceğindeki olasılıkları konuştuk.
Britanya'nın askeri üsleri Kıbrıs sorununu nasıl belirliyor?
Bu üsler için hep "Britanya üsleri" deniyor. Oysa askeri üs oldukları vurgulanmalı. Kıbrıs topraklarının yüzde 3'ü, yani 39 milkarelik bir alanda kurulu olan bu üslerde nükleer reaktör, 20 bin civarında askeri ve sivil personel var.
Britanya için Kıbrıs, Ortadoğu'nun gözetleme kulesi. Ordu komutanlarının ifadesiyle, "hammaddeye, pazara giden yolları korumada vazgeçilmez öneme sahip." Vazgeçilmez olmasının bir başka nedeni de, Kıbrıs karasularındaki yer altı zenginlikleri.
Britanya dış politikası, 19. yüzyılın sonundan bu yana, iki toplumun bütün husumetlerinin kalıcılaştırılmasına neden oldu; buna dair önlemler aldı. Bugün de Britanya İşçi Partisi temsilcileri "askeri üslerden taviz vermeyiz" diyor.
Britanya 19. yüzyılın sonunda Kıbrıs'ı kiraladı, 1914'te ilhak etti.
1950'lerde, karşısına sömürge tepkisi ve Enosis'ten beslenen Rum ulusçuluğu çıktı. 1955'te Londra Konferansı'yla -ki Türkiye 1923'ten beri ilk kez bu konferansla müdahil oldu- Kıbrıs Cumhuriyeti doğdu. Bağımlı olan "bağımsız" bir cumhuriyet olarak. Bunun karşılığında da Britanya yüzde 3'lük toprak parçasını ve askeri üslerini aldı.
1963'te Makarios Bağlantısızlar hareketinin önderiydi. Sovyetler Birliği'yle yakın ilişkisi vardı. Bunun sonucunda, Kıbrıs'ın destabilize edilmesi, istikrarsızlaştırılması istendi ve kendine özgü bir model ortaya çıktı: 3 NATO ülkesinin Türkiye, Yunanistan ve Britanya'nın garantörlüğü.
Kıbrıs'la ilgili gözetilen hep Britanya'nın çıkarları oldu. Türkiye'nin Kıbrıs müdahalesinin işlevlerinden biri de budur. Bugün Kıbrıs'taki Türkiye silahlı kuvvetlerinin dolaylı işlevi de bu askeri üsleri korumak. Britanya'nın Türkiye'yle yakından ilgilenmesinin nedeni de bu.
Bugün önerilen çözümler de Britanya askeri üslerinin kalıcılığını sağlamaya yönelik. Gerçek öznelerle görünür özneler yer değiştirmiş durumda. Kıbrıs'ta Kıbrıslılar dışında herkes ev sahibi.
Askeri üsler kalkarsa ne değişir?
Mayıs 2006'da, temsilciler meclisi seçimi var. Kıbrıslıtürklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'nde 21 sandalye hakkı var. Bu sandalyeler boş ve korunuyor. Güney Kıbrıs, kuzeydeki Kıbrıslıtürklerin bu seçime katılmasını önlemeye çalışıyor.
Seçimler, farklı dinamikleri ortaya çıkarabilir. Tanım olarak, Savunma, Sağlık, Tarım Bakanlıkları Kıbrıslıtürklere ait. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı da öyle.
Aslında hukuken her iki kesim de korkuyor. Mallarla ilgili davalar, Güney için de korkutucu çünkü.
İçeride de, Kuzey'in egemenleriyle Güney'in egemenleri arasında bir yarış var. Güney'in serpilen bir burjuvazisi var. Kuzey'in egemenleri de ganimet burjuvazisi olarak nitelenebilir.
Britanya, askeri üslerini çekmekle kalmamalı, şimdiye dek yarattığı sorunları da tazmin etmeli. Mal sorununun çözümünde finansman sağlamalı.
Peki değişim neye bağlı?
Kıbrıs'ta barış gündemden düştü; güç rekabeti var. Ama yarıştırılan milliyetçilikle çözüm olmaz.
Kuzey'de sorun irade. Güney'deyse irade var, çözüm için kullanılmıyor. Kuzey, Türkiye'ye sormadan bir şey yapamıyor.
Değişim için şunlar belirleyici olabilir:
Türkiye-AB ilişkileri: Türkiye bir süre sonra, AB süreci gereği, Kıbrıs Cumhuriyeti'yle normal ilişki içinde olacak. Zaten açıklanan eylem planının yüzde 60-70'i de AB'ye verilen taahhütlerden oluşuyor. Papadopoulos da, AKEL de, "Talat'la değil, Erdoğan'la görüşeceğiz; Talat irade sahibi değil" diyor.
Güney Kıbrıs'a uluslararası baskı: Barış yönünde uluslararası bir baskı oluşmalı. Bunun Kıbrıslırumların gönlünü kazanması gerek. Uygulanabilir, iki tarafı da tatmin edecek bir çözüm olmalı.
Bütün Kıbrıs'ın toplumsal güçleri: İdeal olanı bu. Barış, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin toplumsal güçleriyle, AKEL'in ve CTP'nin hegemonyasından koparak oluşan toplumsal inisiyatifle gelir. Aydın, emekçi insanların diyalog koşullarını zorlamasıyla. Bu inisiyatif, Britanya'yı da Kıbrıs'tan çıkarır. Bu zor bir şık, ama gerçek barış buradan çıkabilir. (TK)