Cumartesi Anneleri/İnsanları 413. kez dün uğurlanan Berfo Ana ve 1994 yılında gözaltına kaybedilen Murat Yıldız için Galatasaray Meydanı'nda buluştu.
Berfo Ana bugün Göle'deki köyünde toprağa veriliyor. Onun mezarının yanına bir mezar daha kazıldı. 33 yıldır aradığı oğlu Cemil Kırbayır için hazırlanan bu boş mezar ve Berfo Anne Cemil'i bekleyecek.
Fransa'daki Cumartesi Anneleri Kolektifi ve Roboskili Aileler Kırbayır Ailesi'ne başsağlığı mesajlarını ve kayıplar için mücadeleye devam edeceklerini iletti. Cumartesi Anneleri/İnsanları "Berfo Anne unutmadı, affetmedi. Biz de unutmayacağız, affetmeyeceğiz" diyerek Cemil Kırbayır ve tüm kayıplar bulunana ve sorumlular hak ettikleri cezayı alana dek burada olmaya devam edeceklerini tekrarladılar.
Murat Yıldız 18 yıl önce bugün kaybedildi
Murat Yıldız 19 yaşındaydı. Sevdiği kızın yakını olan bir polis tarafından "Eğer İstanbul'a gitmezsen seni öldürürüm" diye tokatlanmıştı. İzmir Bornova'da havaya bir el ateş ettiği iddiasıyla aranıyordu. Annesi Hanife Yıldız polislerce rahatsız ediliyor, Bornova Özkanlar Polis Karakolu'nda görevli komiser Ramazan Kaya ise Murat'ı ifadeye çağırıyordu.
18 yıl önce bugün Hanife Yıldız, Avukat Fatma Yercan ile birlikte Murat'ı Bornova Özkanlar Karakolu Asayiş Şubesi'ne götürüp kendi elleriyle polis memurları Tahir Şerbetçi, Şah İsmail Öztürk ve komiser Ramazan Kaya'ya teslim etti.
Hanife Yıldız o günü, "adaletsizlikten habersiz ana oğul hata yapıp kapınıza geldik, cezamız neyse adaletli şekilde verilsin dedik" diye anlattı.
Murat'ın İstanbul'a götürüleceğini öğrenen Hanife Yıldız, İstanbul'a onlarla birlikte gitmek istese de polisler ondan yol parası da alarak, anneden habersiz Murat'la İstanbul'a gitti.
Ertesi gün oğlunu sormaya gittiğinde "Kartal'da arkadaşlarımızın elinden kaçmış, Murat'ı arıyoruz, bulamıyor" cevabını aldı. Murat'ın teslim edilmesinden iki gün sonra onu İstanbul'a götüren polis memurları Hanife Anne'ye "Otobüsle yola çıktık. Feribot seyir haindeyken Murat tuvalete gitmek istedi. Tuvaletin önünde kelepçelerini çözdük ve Murat denize atladı, yüzüp kurtulmuştur" dediler.
Ocak: Soruşturma bazı polislerin dokunulmazlık zırhına takıldı
Hanife Yıldız'ın Gebze Savcılığı'na başvurularına rağmen Murat'tan bir daha haber alınamadı. Bornova Özkanlar Polis Karakolu'nda Murat'ı teslim alan polis memurlarından Şah İsmail Öztürk, Hanife Yıldız ve Murat'ın babasıyla baş başa kaldıklarında onlara "Tahir Şerbetçi olmasaydı ben Murat'ı burnu bile kanamadan götürüp getirirdim" dedi.
Gebze Savcılığı'nda süren davada 5 yılda 5 savcı değişti ve keşif kararı Murat'ın kaybedilmesinden 5 yıl sonra uygulandı. Keşif raporunda "polislerin gözaltındaki Murat'ın kelepçelerini tuvalet boşluğunda değil de küpeştede açtıkları için Murat'ın denize atlamasından kusurlu bulundukları" belirtildi. Polislere sadece 1 lira 18 kuruş para cezası verildi.
Dava sürecinin tanığı olan Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak savcının araştırmada belli noktaya ulaştıktan sonra bazı polislerin dokunulmazlık zırhına takıldığı söyledi.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan ve kayıp Hayrettin Eren'in yeğeni Setenay Yarıcı'nın okuduğu açıklamada Yıldız'ın kaybedilmesinde sorumluların isimleri verilerek yargılanmaları istendi:
"Murat Yıldız'ın gözaltında kaybedilmesinden başta Komiser Ramazan Kaya ve Tahir Şerbetçi olmak üzere İzmir Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nu, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ı, İzmir Valisi Kutlu Aktaş'ı sorumlu tutuyor ve yargılanmalarını istiyoruz."
Yıldız: Daha kaçımız gözü açık gidecek?
Hanife Yıldız söz aldı, Berfo Ana ve kayıplarını ararken hayatlarını kaybeden tüm yakınlara seslendi, oğlunu kendi elleriyle teslim ettiğini anlattı:
"Siz burayı bize bıraktınız. Bizim yüreğimizde yaşayıp kayıplarınızı arayacaksınız. Daha kaçımız gözü açık gidecek? Ben adalete güvenip oğlumu teslim ettim, adalet beni buraya gönderdi. Kimse böyle yanlış yapmasın. Adalet oğlumu buradaki kayıplar gibi kaybetti, beni de 18 yıldır acıya mahkum etti. Kayıpların akıbetinin açıklanmasını, kaybedilenlerin yargılanmasını istiyoruz. Çok mu?"
Yıldız, konuşmasının sonunda baygınlık geçirdi. Oğlunun fotoğrafını Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun taşımaya devam etti.
Eren: Berfo Ana milat olsun
413. buluşmada Berfo Ana'nın torunu Gökmen Gülmez, 1993'te Urfa Siverek'te gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın eşi Sultan Taşkaya, 1980 kayıplarından Hayrettin Eren'in kardeşi İlkbal Eren ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu söz aldı:
Gülmez: Ninemiz de dedemiz gibi gözü açık gitti. Son anında 'Oğlumun kemiklerini vermeyenlere hakkımı helal etmiyorum' dedi. Biz de etmiyoruz. Umutlarımızı kırsalar da dayım ve diğer kayıpların bulunması için mücadeleye devam edeceğiz. Katiller belliydi. Devlet zahmet etmesin onu da biz bulup devlete teslim edeceğiz.
Taşkaya :Berfo Ana gözü açık gitti. Biz almadık diyorlar ama Hüseyin'i gündüz vakti gözümüzün önünde evden sivil, asker, polis ve korucular aldı. Çocuklarımın babasını torunlarımın dedesini arıyorum. Berfo Ana gibi burada olacağım.
Eren: Berfo Ana'ya söz verenler sözünü tutmadı. Hayrettin Eren, Fehmi Tosun, Hasan Ocak ve diğerlerinin ailelerinin başvuruları sonuçsuz kaldı. Altı kişinin tanıklığına rağmen Hayrettin'i almadık dediler. Biz her faili haykırdık ama meclistekiler bir şey yapmadı. Hiç değilse bundan sonra adalet arayışımızla ilgili üzerinize düşeni yapın. Berfo Ana milat olsun."
Tanrıkulu: Berfo Ana'yı isteğine kavuşamadan gönderdik. Onlarla görüşüp söz verip görevini yapmayan bizlere yazıklar olsun. Biz siyasilere, görevini yerine getirmeyenlere hakkınızı helal etmeyin.(BK)