Erkek şiddetine karşı kadın dayanışması deneyimini esas alan, feminist yöntemlere göre çalışma yürüten Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı sosyal çalışmacıları anlattı.
“Mor Çatı Kadın Sığınağı’nda, herhangi bir ayrım yapılmadan, erkek şiddetine maruz kalan tüm kadınlar çocuklarıyla birlikte kalabilirler” diyen sosyal çalışmacılar, şu vurguyu yapıyor:
“Sığınaklar tam da aslında kadınların ve çocuklarının hem şiddetin etkilerinden arınması hem de güçlenebilmeleri ve kendilerine yeni bir hayat kurabilecekleri fırsatları yaratma alanı.”
“Sığınak” tanımlaması ile konukevi, kadın sığınma evi, şefkat evi gibi tanımlamalar arasındaki fark nedir?
Sığınak diyoruz biz. Çünkü sığınaklar kadınların şiddetten kaçarak, can havliyle geldikleri yerler. Konukevi, kadın sığınma evi, şefkat evi gibi tanımlamalar bu durumun aciliyetini, şiddetin yoğunluğunu, kadınların aslında erkek şiddetinden kaçtığını göz ardı eden azımsayan, küçümseyen tanımlamalar.
Konuk evi dediğimiz zaman sanki bir misafirhane, otel, geçici bir yerde misafir ediliyormuş algısı yaratan, şiddet temasından da uzaklaştıran, konudan kopuklaştıran bir tanım oluyor. Sığınma evi de demiyoruz çünkü orası kadınların evleri olarak gördükleri yerler de değil, kadınların evlerinden çıkarak yeni bir hayat kurana kadar kaldıkları geçici yerler.
Kadınlar şiddetten kaçarak buraya sığınıyorlar. Can havliyle buraya sığınıyorlar. Burayı şiddetten kaçıp gelinen bir yer olarak görebilmek, altını çizebilmek açısından da sığınak demenin politik bir önemi olduğunu da düşünüyoruz biz.
Feminist sığınak nedir?
Feminist sığınak dediğimizde, kadın dayanışmasının varlığına işaret ediyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki aslında hiçbir kadın erkek şiddetinden muaf değil, hepimiz hayatın çeşitli dönemlerinde farklı biçimlerde farklı yoğunluklarda olsa da erkek şiddetine maruz kalıyoruz.
Dolayısıyla biz birlikte dayanışmayı gösterdiğimiz kadınlardan kendimizi daha üst ya da hiyerarşik bir yerde konumlamıyoruz. Kendi deneyimlerimizi paylaştığımız feminist bir sosyal çalışma yapıyor ve dayanışma gösteriyoruz sığınakta kalan kadınlarla.
Bunun ötesinde feminist yöntemlerle, feminist bir sosyal çalışma yürütmek, erkek şiddetini bütüncül bir açıdan da görmek aslında. Hem her kadının biricik ayrı bir hikayesi olduğunu görmek hem de şiddet etkilerinin aslında ne kadar benzer ve ne kadar farklı deneyimlere yol açtığını görebilmek. Her kadının farklı hikâyesi, farklı ihtiyaçları üzerinden farklı deneyimlerini gözeterek erkek şiddeti politikalarına yönelik bütüncül çalışma yürütmek.
Kadınlarla birlikte bu farklılıkları gözeterek bu farklılıkların onların hayatındaki etkilerine, nasıl yol yürüyeceklerine ve yeni hayatlarını kurarken zorlukları nasıl aşacaklarına dair bütüncül feminist bir çalışma yürütmek. Yani bir hizmet sağlayan kamu görevlisi gibi değil, kadınlar olarak denk bir yerden dayanışma kuruyoruz.
Sığınağa ne zaman ihtiyaç duyarız, kime başvurabiliriz? Her yaştan kadınlar ve çocukları sığınakta kalabilir mi?
Sığınaklar şiddete maruz kaldığımızda başvurduğumuz yerlerdir. Her şiddete maruz kalan kadının sığınak mıdır ihtiyacı, tabii ki değil. Değerlendirilmesi gereken pek çok şey var. Sığınak ihtiyacı, dayanışma merkezlerinde kadınla birlikte yürütülen sosyal çalışmada karar verilen bir şey oluyor.
Örneğin, eğer kadın kendi adresinde kalarak, 6284 kapsamında faili evden uzaklaştırarak güvende olabileceğini düşünmüyorsa, bunun onun için yeterli bir önlem olduğunu düşünmüyorsa dayanışma merkezinde buna birlikte karar verebiliyoruz. Bazen de kadınların o sıcak şiddet ortamından uzaklaşıp, yani şiddete maruz kaldıkları ortamdan uzaklaşıp bir süre soluklanmaya da ihtiyaçları oluyor.
Bazen kadınların, hakikaten uzunca bir süre şiddet olan ortamın içinde kaldıktan sonra bir süre soluklanmaya, kendini dinlemeye kendisi için yeni hedefler koymaya, aslında kendini yeniden tanımaya belki hatırlamaya ihtiyaç duyduğu bir dönem olabiliyor.
Dolayısıyla sığınaklar, kadınların tüm bunlara alan bulabildikleri, çocuklarıyla birlikte gelip adreslerini de gizleyebilecek şekilde güvende kalabildikleri alanlar. Şiddete maruz kaldığımızda eğer şiddet olan ortamdan uzaklaşmaya ihtiyacımız varsa sığınaklara ihtiyaç duyuyoruz.
Ve kime başvurabiliriz bunun için?
Kadın dayanışma merkezleri, belediyelerin kadın dayanışma merkezleri, kolluk kuvvetleri, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının dayanışma merkezleri, kaymakamlıklar vesaire buralara sığınak talebinde bulunabiliyoruz tabii ki.
Her yaştan kadınlarda çocuklar sığınakta kalabilir mi?
Devlet sığınaklarına ne yazık ki 12 yaş üstü oğlan çocukları ve 60 yaş üstü kadınlar şiddete maruz kalsalar bile alınmıyor. Dolayısıyla aslında bir ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Çünkü 60 yaşının üstündeki kadınlar, erkek şiddetine maruz kalsa dahi sığınmak için başvurduklarında huzur evlerine gönderiliyorlar. Bu demek oluyor ki, 60 yaşındaysan sen artık şiddete uğrayamazsın, ihtiyacın olan şey konaklama ve huzurevi gibi bir sonuç çıkıyor buradan ama aslında öyle değil.
Ya da 12 yaş üstü oğlan çocuğu olan kadınlar çocuklarından ayrılmak istemediği için çocukları yetiştirme yurduna gideceği için sığınağa gelme kararından, şiddetten uzak bir yaşam kurma kararından, çocuklarıyla yan yana durmak için vazgeçebiliyorlar.
Onlar için caydırıcı bir kural oluyor bu ne yazık ki. Ayrıca kimliksiz göçmen kadınlar da sığınaklara alınmıyorlar ve şiddete maruz kaldıklarında neredeyse gidebilecekleri hiçbir yer yok. Zaten göçmen oldukları için ayrımcılıkla baş ederken bir de erkek şiddetine maruz kaldıklarında ulaşabilecekleri, yararlanabilecekleri destek mekanizmaları yok olmuş oluyor.
ŞÖNİM’e bağlı sığınakların Kadın Konuk Evleri Yönetmeliği’ne bağlı olarak çalışma yükümlülükleri genelde gerekçe gösteriliyor ama aslında bu yönetmeliğe bağlı olmadan çalışan belediye sığınakları da var.
Genel anlamda söyleyebiliriz ki kimliksiz göçmen kadınların, trans kadınların, 60 yaş üstü kadınların ve 12 yaş üstü oğlan çocuğu olan kadınların sığınağa erişimi ile ilgili zorluklar var.
Ama Mor Çatı Kadın Sığınağı’nda, herhangi bir ayrım yapılmadan, erkek şiddetine maruz kalan tüm kadınlar çocuklarıyla birlikte kalabilirler. İdeal feminist bir sığınak modelinde feminist sığınak, her yaştan kadının şiddet öyküsü varsa eğer (18 yaşını doldurana kadar bütün çocuklar çocuk olduğu için) çocuklarıyla birlikte kalabildikleri bir alan diyebiliriz.
Sığınağın kuralları var mı? Sığınakta kalma süresini kim belirliyor?
Evet çok az da olsa belli kurallar var. Ama bu kurallar kadınları denetlemek, izole etmek, onların özgürlüklerini kısıtlamak, kontrol etmek için değil tamamen sığınağın, kadınların kendi güvenliklerini, gizliliklerini sürdürebilmek, koruyabilmek için var olan kurallar. Kadınların iyilik hallerini önceleyen, kadınları koruyan kurallarla, feminist yöntemlerle çalışan bir sistem oluyor feminist sığınaklarda.
Sığınakta kalma süresini kadınlarla birlikte belirliyoruz. Yani Mor Çatı Sığınağı’nda da belli bir kalma süresi yok. Genelde devlet sığınaklarında bu süre 6 ay sonrasında değerlendirilip belli durumlarda uzatılabiliyor. Ama Mor Çatı’nın sığınağında böyle 6 ay, 1 yıl gibi keskin kurallar yok. Çünkü en başta da bahsettiğimiz üzere, her kadının ihtiyacının farklı olduğunu gözeterek bu çalışmayı yürütüyoruz.
Bir kadın sığınağa geldiğinde, birlikte hedefleri belirlenirken, çalışmanın içerisinde ne kadar süre kalacağı ortaya çıkmış oluyor. Sonuçta hamile olan, yeni doğum yapmış olan bir kadının ya da yalnız yaşayan bir kadının, göçmen bir kadının, trans bir kadının ihtiyaçları birbirinden farklılaşabiliyor. Bu farklılıklar da bu sürelerin değişmesine sebep oluyor. O yüzden sığınakta kalan kadınların süresini biz kadınlarla birlikte, onların hedeflerine ne kadar sürede ulaşabileceklerine göre belirliyor oluyoruz.
Bu süre de değişkenlik gösterebiliyor, bazen kadınların hayatlarında çok hızlı gelişmeler olabiliyor. Öngördüğümüz, hedef koyduğumuz süreden daha erken bir zamanda da çıkabiliyorlar veya mekanizmalardan doğan aksaklıklardan dolayı beklediğimizden çok daha uzun da sürebiliyor. Kadınların ihtiyaçları, süreler süreç içinde şekillenebilen, değişebilen şeyler oluyor. Sığınakta kadın ihtiyacı odaklı ilerliyoruz.
İşe giden kadınlar ve okula giden çocuklar için sığınakta kalma süreci nasıl işliyor?
Sığınaklar tam da aslında kadınların ve çocuklarının hem şiddetin etkilerinden arınması hem de güçlenebilmeleri ve kendilerine yeni bir hayat kurabilecekleri fırsatları yaratma alanı. Dolayısıyla çocukların okula gitmesi, eğitim hakkından mahrum kalmaması, kadınların sığınaktan çıktıktan sonra hayatlarını idame ettirebilecekleri, geçinebilecekleri parayı biriktirebilmesi, desteklere ulaşabilmesi için çalışabilmeleri çok önemli.
Ne yazık ki pek çok devlet sığınağında kadınlar çalışamıyor, dışarı çıkmalarına izin verilmiyor, telefonla iletişim kuramıyorlar. Günümüzde telefonla iletişim kuramayınca, dışarı çıkamayınca, internet erişimi olmayınca iş bulmak neredeyse imkansız. 6 ay boyunca kadınları bir alana hapsedip ondan sonra da süren bitti hadi çık deyince, kadınları aslında hiçbir güçlenme gerçekleştirmeden tekrar şiddete açık bir şekilde, hatta şiddeti uygulayana geri dönme ihtimali ile birlikte dışarıya atmış oluyorsunuz bir yanıyla.
Dolayısıyla sığınakta kadınların kendi hayatlarını kurabilmeleri için çalışmaya başlamaları gerekiyor zaten. Hem bu iş olanaklarının sağlanması, iş bulmaları konusunda desteklenmesi hatta küçük yaşta çocuğu olan kadınların çalışma saatlerine uygun kreşe erişebiliyor olması çok önemli.
Sığınaklar, kadınları sosyal hayattan izole etmek gereken yerler değil, tam tersine hayatın içinde o geçici barınma alanında kaldıktan sonra kendi hayatlarını kurabilecekleri desteklere erişimlerinin sağlanması gereken yerler.
Hem sığınakta kalırken hem de sığınaktan çıktıktan sonra hangi sosyal haklarla destekliyorsunuz kadınları?
Sığınakta kalan kadınlara, diğer ŞÖNİM’e bağlı veya belediye sığınakları gibi aylık sağladığımız düzenli bir harçlık sistemi yok. Her kadının kendi ihtiyacı doğrultusunda tıpkı kalış sürelerini belirlerken olduğu gibi her kadının kendi özelinde o aylık ne kadar desteğe ihtiyaç duyuyorsa aşağı yukarı belirliyoruz. Ulaşım, iletişim gibi masraflarını önceleyerek ve çocuk ihtiyaçlarına dair aylık bir destek öngörüyoruz.
Ayrıca o ay notere gidecekse veya avukata vekalet verecekse, dokümantasyon masrafı varsa veya o ay bir kursa gitmek istiyorsa, sigortanın karşılamadığı ödemesi varsa, ilaç kullanıyorsa başka bir kanalla karşılayamayacağımız bu gibi her kadının kendi özel ihtiyacını düşünüp değerlendirerek aylık bir destek öngörüyoruz.
Bu çerçevede bir dayanışma kuruyoruz kadınlarla. Ayrıca kadınlar sığınakta kalırlarken temel gıda ihtiyaçları, hijyen ürünleri vesaire, bunları mümkün olduğunca sığınağın kendi öz kaynaklarıyla, dayanışmayla sağlamaya çalışıyoruz.
Sığınaktan ayrılırken kadınların destek alabilecekleri farklı farklı kurumlar oluyor. Türkiye’de güncel olarak bu destekler çok değişkenlik gösterebiliyor. O dönem aktif bir desteği varsa belediyelere, kaymakamlıklara, sosyal hizmet merkezlerine, çeşitli devlet mekanizmalarına yönlendirerek eğer kadınlar eve çıkarak sığınaktan ayrılıyorlarsa, eve çıkma süreçlerini desteklemeye çalışıyoruz.
Sığınaksız bir dünya için Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı’ndan bahseder misiniz?
Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı kadın örgütlerinden, belediyelerden, bağımsız feministlerden, yerel yönetimlerden ve kamu personellerinden oluşan yaklaşık 300 kişinin katılımıyla yaptığımız bir kurultay ve 26 senedir devam ediyor. İzmir, Antalya, Bursa, Van, Diyarbakır, Ankara, Erzincan, İstanbul gibi Türkiye'nin pek çok yerinden kurultay bileşeni feminist örgütlenmeler bulunuyor.
Kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadele eden otuzun üstünde feminist örgütlenmenin bileşeni olduğu bu ağın Mor Çatı daimi sekretaryasını yapıyor. Her sene bu kurultayda erkek şiddeti ile mücadeleye yönelik politikaları birlikte tartışıyoruz, çözüm önerilerinde bulunuyoruz. Bunun ardından 25 Kasım’da yayınladığımız bir sonuç bildirgesi oluyor. http://siginaksizbirdunya.org web sitesinde kurultay ve kurultay bileşenleriyle ilgili çok daha fazla bilgi var.
Bundan sonra da güçlenerek, birlikte politika üretmeye devam ederek sürdüreceğimiz ortak zeminimiz olarak kalmaya devam edecek.
(GY/EMK)