2020 yılında Maraş için İl Afet Risk Azaltma Planı yayınlandı. Olası bir depreme karşı 2021’e kadar binaların sağlamlıklarına göre sınıflandırılıp, 2023’e kadar da gerekli dönüşümlerin yapılması öngörülüyordu.
Özellikle stadyum çevresi ile Eski Maraş bölgesine öncelik verilmesi gerektiği belirlenmişti.
Tamamlanması öngörülen bu çalışmalar yerine, 2022 sonlarına doğru risk taşımayan üç kamusal alan için yıkım kararı alındı.
Eski Hükümet Binası, On İki Şubat Stadyumu ve eski adıyla Devrim (Fatih) İlkokulu. İlk yıkılan Fatih İlkokulu’ydu, adı 1980 darbesinden sonra yetkililerin “Devrim ismi bizim ideolojimize uymaz” gerekçesiyle değiştirilen bu iki katlı bu yapı, 15 Temmuz darbesinden sonra açılan Millet Bahçesi’ne komşuydu. Birlikte inşa edildiği Eski Maraş Kız Öğretmen Okulu depremde ayakta kalmıştı.
Kirlilik sorunu
Bugün deprem bölgesi için diğer bir afet riski çevresel kirlilik. Hâlihazırda yıkılan ve yıkılacak olan yapılar, yıkımın gerçekleştiği yerde ayrıştırılıyor. Yerleşim alanlarındaki bu ayrışma olumsuz koşullara ve hava kirliliğine yol açıyor.
6 Şubat’tan bugüne, Maraş Ovası’nın çeşitli yerlerine ve yoğun olarak Ferhuş Mahallesi ile Erkenez Çayı’nın izlediği havzaya hafriyat yığıldığı biliniyor. Necip Fazıl Şehir Hastanesi, üniversite yerleşkesi gibi yaşam alanları bu bölgeye oldukça yakın konumda.
Erkenez Çayı sulama, enerji ve içme suyu olarak kullanılıyor. Oysa 2016’da yayınlanan Ceyhan Havzası’nı Koruma Eylem Planı’na göre Erkenez Çayı, havzadaki oksijen bakımından en fakir su. Nedeni ise sanayi atık sularının Ceyhan Nehri’ne uzanan Erkenez’e dökülmesi ve Kahramanmaraş’ta halihazırda bir atık yönetimi olmayışı. Havzada suyun canlılığı ve sağlığı için 2023’e kadar atık yönetimi oluşturulması ve kirliliğin azaltılması amaçlanıyordu.
Maraş’ta 2014’ten bu yana olumsuz ÇED raporuna rastlanmazken, bakanlığın verdiği “ÇED raporu gerekli değildir” kararları çoğunlukla maden sektörüne ait. Madencilik faaliyetleri de kirliliğin diğer sebebi. Ayrıca Elbistan Termik Santrali atıksuları uygun şekilde arıtılmadan tarım arazilerinin sulanması amacıyla kullanılıyor.
Mevcut sorunların yanı sıra hafriyat bertarafının denetimi, izlenmesi ve rehabilitesi konusunda da herhangi bir önleme rastlanmadı.
Sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama imkânına dair atık sorununu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir Ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Aslı Odman yorumladı:
“Konuta hücumun, inşaat sektörünün ve onun bağlantılı olduğu atık, enerji, madencilik sektörlerinin öncelikleri aciliyetle, hızla geçerli kılınıyor. Biz bunlara literatürde yavaş suçlar da diyoruz. Failleri tespit edilemediği için bu yavaş suçlarla güç biriktiriyor.”
“Burada il idari sınırlarının bir anlamı kalmıyor. Afetler anlık bir şey ama yavaş suçlar, yani zamana yayılmış afetler. Sosyal afetlerde ne oluyorsa, doğal denilen afetlerde de o olmaya devam ediyor.”
“2012’den beri kentsel dönüşümde yaşadığımız atık sorunu, hafriyat ve moloz ekonomisi, asbest esasında gelecek cinayetler çok daha yoğun. Ve bundan sonra moloz döküm yerleri üzerinden de tekrar zamana ve mekâna yayılmaya devam ediyor.”
(GYE/MK)