İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, temel hakların tanımlanması konusunda bir köşetaşı.
Bildirideki hakların, devletlerce hukuksal yükümlülükler içermesi ve hakların kanunlarla güvence altına alınması ihtiyacına karşılık da BM Genel Kurulu, 1948’de, Bildiriyi kabul ve ilan ederken İnsan Hakları Komisyonundan devletlerin üzerinde uzlaşabilecekleri, hak ve hürriyetleri açıkça tespit eden ve daha önemlisi bu hak ve hürriyetlerin ihlali halinde alınması gerekli tedbirleri içeren bir insan hakları sözleşmesi hazırlamasını istedi.
İnsan Hakları Komisyonunun 18 yıllık çalışmasının ardından Sözleşme tamamlandı.
Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 16 Aralık 1966 tarihli ve 2200 A (XXI) sayılı kararıyla kabul edildi, 19 Aralık 1966’da imzaya açıldı. Sözleşme, 41. madde dışında, 23 Mart 1976’da yürürlüğe girdi. İnsan Hakları Komitesi’ne ilişkin 41. madde de 28 Mart 1979’da yürürlüğe girdi.
Bugün, 170’ten fazla ülke Sözleşmeye taraf.
“Halkların kendi kaderini tayin hakkı”
Sözleşmede, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Amerikalılararası İnsan Hakları Sözleşmesi gibi bölgesel insan hakları sözleşmelerinin içerdiği temel hak ve hürriyetlerin yanında, “halkların kendi kaderini tayin hakkı” da yer aldı.
Yine benzer Sözleşmelerden farklı olarak azınlık hakları da Sözleşme ile güvence altına alındı.
Sözleşme’nin taraf devletlerce uygulanmasını garantiye almak için bir denetim organı olarak İnsan Hakları Komitesi kuruldu.
İnsan Hakları Komitesi
İnsan Hakları Komitesinin temel görevi, Sözleşmede güvence altına alınan hak ve özgürlüklere, Sözleşmeye taraf devletlerce riayet edilip edilmediğini denetlemek ve bu hak ve özgürlüklere uyulmasını sağlamak.
Komitenin bu amaç çerçevesindeki yetkileri, devlet raporlarını inceleme, bireysel şikâyet başvuruları ve devlet başvurularını inceleme ve karara bağlama ile genel yorumlar yayımlamak.
Devletlere rapor yükümlülüğü
Komitenin yaptığı denetim esas olarak, taraf devletlerce sunulan raporlara ilişkindir.
Taraf devletler, Sözleşmede tanınan haklara iç mevzuatlarında yer vermek ve bu hakları uygulamaya geçirmek ile bu hakların kullanılmasında ilerleme sağlamak için aldıkları tedbirler hakkında belli aralıklarla sunacağı raporlarla Komiteyi bilgilendirmek zorundadır. (Rapor verme yükümlülüğü, Sözleşmenin 40. maddesinde ve Komite Usul Kurallarının 66-73. maddeleri arasında düzenlenir.)
Ancak, taraf devletlerin zamanında raporlarını sunmaması ya da hiç sunmaması gibi durumlar karşısında devletleri buna zorlayacak bir yaptırım bulunmuyor.
Ayrıca, rapor usulü neticesinde yapılan tespitlerin takibi için her ne kadar özel raportörlük statüsü oluşturulmuş ise de raportörün bu konuda yetkisi oldukça sınırlı olduğundan, yapılan tespitlere uygun hareket etmek devletlerin tasarrufunda.
İç hukukta düzenlemeler
İnsan Hakları Komitesi’nin 13-31 Ekim 2008 tarihli 94. Oturumunun Genel Yorum bölümünde, taraf devletlerin yükümlülüklerine ve iç hukuk düzenlemelerine dair şu değerlendirme yer aldı:
“Devletlerin çoğu, Komite’nin görüşlerini kendi iç hukuk sistemlerinin bir parçası haline getirmeye elverişli özel yasal düzenlemelere sahip değildir. Bununla birlikte, taraf Devletlerden kimilerinin iç hukuku, uluslararası organların insan hakları ihlallerini tespit etmiş olmaları halinde bu ihlallerin mağdurlarına tazminat ödenmesine cevaz vermektedir. Her durumda, taraf Devletler, Komite tarafından açıklanan görüşlerin yaşama geçirilmesi için yetkileri dahilindeki her araca başvurmalıdır.”
Türkiye
Türkiye Sözleşme’yi 15 Ağustos 2000’de imzaladı. Sözleşme'nin onaylanmasını uygun bulan 4 Haziran 2003 tarih ve 4868 sayılı Kanun, 18 Haziran 2003 tarih ve 25142 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Bakanlar Kurulu’nun 7 Temmuz 2003 tarih ve 2003 /5851 sayılı kararıyla Sözleşme’nin onaylanması kararlaştırıldı ve Sözleşme’nin resmi Türkçe çevirisi, 21 Temmuz 2003 sayılı ve 25175 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Sözleşmeye uyma yükümlülüğü
Türkiye, onay belgelerini 15 Eylül 2003 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne tevdi etti ve 49. madde uyarınca, Türkiye 23 Aralık 2003 tarihinden itibaren Sözleşme hükümlerine uyma yükümlülüğü altına girdi.
Türkiye, Sözleşme’den doğan yükümlülüklerini Birleşmiş Milletler Şartı çerçevesindeki yükümlülüklerine uygun olarak yerine getireceğini, Sözleşme’nin hükümlerinin yalnızca Türkiye’nin diplomatik ilişkisi bulunan taraf devletlere karşı uygulanacağını ve Sözleşme’nin ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesel sınırları itibariyle onaylanmış bulunduğunu belirten üç beyanda bulundu.
Ayrıca, Sözleşme’nin 27. maddesine çekince koydu. Bu çekinceye göre, “Türkiye Cumhuriyeti Sözleşme'nin etnik, dinsel ve dil azınlıklarının haklarına ilişkin 27. maddesini, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Lozan Barış Andlaşması ile Eklerinin ilgili hükümlerine göre uygulama hakkını saklı tuttu”.
Sözleşme hakkında
Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi/Bildirisinde tanımlanan hakların hayata geçirilmesine dair hazırlanmış bir metin.
Bildiride yer alan yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, kölelik yasağı gibi en temel hakların güvence altına alınmasını öngörüyor. Ayrıca, hukuk önünde eşitlik, adil yargılanma gibi hukuki haklar da Sözleşme’de korunuyor.
Aynı zamanda sözleşme, devletlerin vatandaşlarına yönelik sorumluluklarını tanımlayarak, insan haklarının korunması için uluslararası bir standart oluşturuyor.
Bireylerin serbestçe fikirlerini ifade etme, barışçıl toplantılar düzenleme ve örgütlenme hakları da sözleşme kapsamında.
Sözleşme’nin iki önemli ek protokolü bulunuyor. Birinci Protokol, bireylerin İnsan Hakları Komitesi’ne doğrudan başvuru yapmasına olanak tanırken, ikinci protokol ölüm cezasının kaldırılmasını amaçlayan düzenlemeler içeriyor.
“Tüm insanların doğuştan sahip oldukları haklar”
Sözleşme’nin Giriş bölümünde, Sözleşme’nin özü ve taraf devletlerin yükümlülükleri şöyle özetleniyor:
“Bu Sözleşme'ye Taraf Devletler, Birleşmiş Milletler Şartı'nda ilan edilmiş olan ilkelere uygun olarak, insanlık ailesinin tüm mensuplarının doğuştan sahip oldukları onurun ve eşit ve devredilmez haklarının tanınmasının, dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu gözönünde bulundurarak,
Bu hakların, kişinin doğuştan sahip olduğu onurundan kaynaklandığını kabul ederek, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ne uygun olarak, kişisel ve siyasal özgürlüğe ve korku ve yoksulluktan kurtulma özgürlüğüne sahip özgür insan ülküsüne ancak herkesin kişisel ve siyasal haklarının yanı sıra ekonomik, sosyal ve kültürel haklarından da yararlanabileceği koşulların yaratılması ile ulaşılabileceğini kabul ederek,
Birleşmiş Milletler Şartı'na göre Devletlerin insan hak ve özgürlüklerine bütün dünyada saygı gösterilmesini ve bunlara uygun davranılmasını teşvik etmek yükümlülüğünü gözönüne alarak,
Diğer bireylere ve bağlı olduğu topluluğa karşı görevleri olan bireyin, bu Sözleşme'de tanınan haklara saygı gösterilmesi ve bunların geliştirilmesi için çaba gösterme sorumluluğu altında bulunduğunu dikkate alarak,
Aşağıdaki hükümler üzerinde anlaşmışlardır…”
Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin Türkçe ve İngilizce metni ile Türkiye'nin çekince ve beyanlarına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynaklar
Arş. Gör. Dr. Nesrin Dabanlıoğlu Alanur, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ne Ek İhtiyari 1. Protokol’e Göre Bireysel Şikâyet Usulü
Ayşe Nur Tütüncü, “Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesindeki İnsan Haklarının Korunması Mekanizmasından Milletlerarası Hukuk Çerçevesinde Bazı Yansımalar”, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni
İnsan Hakları Komitesi, 94. Oturum, 2008
İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Bilgi Bankası
Türkiye’deki hak ihlalleri BM Komitesi’nde
- Türkiye’nin “insan hakları karnesi” BM İnsan Hakları Komitesi’nde tartışılacak (17 Ekim 2024)
- Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi nedir? (17 Ekim 2024)
- bianet’ten BM Komitesi’ne gölge rapor: İfade özgürlüğüne sistematik müdahale (18 Ekim 2024)
- MLSA: Çözüm, hukuka dönmekten geçiyor (21 Ekim 2024)
- Mor Çatı: Mücadelemizi uluslararası hukuk mekanizmalarında sürdüreceğiz (23 Ekim 2024)
- Af Örgütü'nün Türkiye raporunda “yargı bağımsızlığı” vurgusu (23 Ekim 2024)
- İHOP: Türkiye, uluslararası hukuktaki yükümlülüklerini yerine getirmeli (23 Ekim 2024)
- BM Komitesi, Türkiye’deki hak ihlallerini sordu (23 Ekim 2024)
- BM Komitesi: Neden AYM kararı uygulanmıyor? (24 Ekim 2024)
- BM Komitesi'nden Türkiye'ye: "Terörizmin yasal tanımı netleştirilmeli" (8 Kasım 2024)
(AS)