Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’nin Cenevre’de 142. Oturumunun bugünkü toplantısında, Türkiye raporu ve hak örgütlerinin raporlarındaki ihlaller konuşuldu.
bianet’ten BM Komitesi’ne gölge rapor: İfade özgürlüğüne sistematik müdahale
Çevrimiçi canlı yayımlanan oturumda, Türkiye’nin, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ndeki yükümlülükleri değerlendirildi.
BM İnsan Hakları Komitesi Başkan Yardımcısı M. Abdo Rocholl, toplantının başında yaptığı konuşmasında, Komite üyelerinin Türkiye delegasyonuna insan hakları sorunlarına dair sorularını yönelteceğini, delegasyonun da bugün ve yarınki oturumlarda yanıt vereceğini belirtti.
Yargı reformları ve İnsan Hakları Eylem Planı
İlk olarak söz verilen Türkiye delegasyonu başkanı Büyükelçi Yonca Özçeri şunları söyledi:
“Temmuz 2016’da Türkiye, geniş çaplı bir darbe girişimine maruz kaldı. Başta TBMM olmak üzere pek çok kilit kurum ağır saldırıya uğradı. Kısa süre sonra olağanüstü hal ilan edildi. OHAL süresince Türkiye, uluslararası insan hakları yükümlülüklerine riayet etti. OHAL’in sona ermesiyle birlikte Türkiye tamamen reform dönemine başladı. AYM’ye bireysel başvuru hakkı işlerlik kazandı. Kamu Denetçiliği Kurumu kuruldu. İşkence suçunda zamanaşımı kaldırıldı. Nefret suçları Ceza Kanununa dahil edildi. Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHK) kuruldu.”
Özçeri ayrıca, yargı reformları ve İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde getirilen düzenlemeleri anlattı: “Türkiye BM insan hakları sistemine bağlılığını ve Sözleşmedeki hakları koruma kararlılığını vurgulamaktadır. Küresel ve bölgesel kriz karşısında dahi demokratik reformları sürdürme kararlılığındadır.”
Komite’den “insan hakları” soruları
BM İnsan Hakları Komitesi üyeleri, Türkiye’deki insan haklarının durumuna dair şu soruları yöneltti:
Gomez Martinez:
Türkiye’deki durumun kolay olmadığının, geçen yılki yıkıcı depremin sonuçlarının farkındayız. İlk sorum, Türkiye raporunda, İnsan Hakları Eylem Planına atıf yapılmasıyla ilgili. Planda hukuki tedbirlerden bahsediyor ancak somut tedbirlerden bahsedilmiyor. Aynı zamanda Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK), siyasilere ve gazetecilere karşı aşırı kullanılmasına dair eylem planında bir tedbir yok.
Anayasal ve yasal çerçeve konusunda da 2017 yılında Anayasa değişikliği kabul edildi, bu da hükümetin ve icra makamlarının gücü ciddi şekilde artırdı. Cumhurbaşkanı, yargısal denetim ve parlamentoyu atlayarak atama yapabiliyor. Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi de yargı bağımsızlığı konusunda endişelerini ifade etmişti. Buna dair ne gibi tedbirler alındı?
TMK’daki tedbirlerle ilgili de maddelerin, keyfiyete karşı koruma sağlanmadığını görüyoruz ve bu maddeler hak savunucularına karşı kullanılıyor. AYM de TMK’nın netlik, öngörülebilirlik ve hakların güvence altına alınması için değişiklik yapılmasına karar vermişti. Yapılan değişiklikler, terörizm tanımında bir netlik yaratmadı. Keyfi cezalara karşı da yeterli tedbirler bulunmuyor. Son olarak da idam cezasının yeniden getirilmesine dair endişelere yanıt verir misiniz?
Laurence R. Helfer:
Türkiye’de halihazırdaki yasal çerçeve, Sözleşmenin kapsadığı ayrımcılığa dair konuları kapsamıyor. Yani mevzuatta, engelli ve LGBTİ bireylerle ilgili ayrımcılık konusu kapsanmıyor. Taraf devlet (Türkiye) bu gruplarla ilgili daha etkili tedbir almayı düşünüyor mu?
Ayrıca bu gruplara sistematik ayrımcılık yapıldığına dair raporlar var. Taraf devletin bu konuda yasal çerçevesini gözden geçirme iradesi var mı? Dini azınlıkların kendi ibadethaneleriyle ilgili zorlu yaşadıklarına dair eleştiriler sözkonusu.
Kürtlere dair ayrımcılık yapıldığına dair de Komiteye raporlar sunuldu. Kürtlere karşı ayrımcılık ve şiddete dair soruşturma ve kovuşturma aşamalarında hangi adımlar atıldı?
Fiziksel engeli olan kişilerin hakim veya savcı olmasına dair bir adım atıldı mı? Nefret söylemi suçlarına dair de Komiteye verilen raporlara göre, kanunlar yeterli değil. Taraf devlet şiddet ve ayrımcılığa karşı suçlarda ne gibi değişiklikler planlıyor?
OHAL 2016’dan sonra 2 yıl daha devam etti. Bu süreçte pek çok kamu çalışanı görevden alındı, ceza yargılamasına maruz kaldı. Bu süreçte Sözleşmenin gerektiği gibi yerine getirilmediği konusunda Komite’nin endişeleri bulunuyor. Bu süreçleri soruşturan OHAL Komitesi de başvuruların büyük çoğunluğunu reddetti. Gelen raporlar, OHAL Komitesinin Sözleşmeyi ihlal ettiğini gösteriyor.
Yolsuzlukla ilgili tedbirlerde, yasal çerçevedeki boşluklar endişe verici. Önemli iddiaların soruşturması konusunda da endişelerimiz mevcut. 2016’daki darbe girişiminin ardından el konulan mal varlıklarının satıldığına dair iddialarla ilgili de ne söyleyeceksiniz?
Hélène Tigroudja:
Türkiye’de kadına şiddet konusunda, uzaklaştırma emirlerinin koruma konusunda yetersiz olduğu görülüyor. Özellikle Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çıkmasıyla da şiddet normalleştirilmiş oldu.
Ev içi şiddet ve namus bahanesiyle işlenen cinayetler konusu çok önemli, Komite bu konuda alınan tedbirleri ve adımları merak ediyor. Kadın ve çocuklara sığınak sağlanması konusunda ne gibi etkin adımlar atılıyor?
Pasaport iptalleriyle, akademisyenler ve öğrencilerin hareketliliği kısıtlandı. Bu konuda kararnamelerde bir değişiklik yapıldı mı? Kaç kişinin pasaportu hangi sebeple iptal edildi, seyahat yasakları hangi gerekçelerle getirildi?
Mülteciler ve sığınmacılarla ilgili raporlarda, mülteci karşıtı propagandanın devam ettiğini, ayrıca zorla geri göndermelerin sürdüğünü görüyoruz.
Koji Teraya:
2016’daki darbe girişiminin ardından bazı kişilerin devlet görevlilerince yurtdışına kaçırıldıkları iddia ediliyor. Yurtdışındaki bazı kişilerin de zorla geri getirildiği iddiaları bulunuyor. Türkiye’nin özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda zorla kaybetmeler konusunda icraatları olduğuna dair pek çok rapor var. Bunun anlamlı şekilde azaldığını görüyoruz fakat buna dair ihlallerin giderilmesiyle ilgili neler yapıldığının ele alınması gerekiyor. Bu konudaki dosyalar nasıl soruşturuluyor ve mağdur hakları nasıl güvence altına alınıyor?
Cezaevlerinin kapasiteleri konusunda, pek çok kurumun kapasite fazlasında dolu olduğu söyleniyor. Buna yanıt olarak inşa edilen cezaevleri gösterildi. Cezaevlerinin artırılması, sorunu çözecek mi? Cezaevlerinde, uluslararası standartlara uyum konusunda ne gibi güvenceler sözkonusu?
Uzun süreli hücre cezalarında, taraf devlet uluslararası standartlara uyum sağlamak adına ne gibi adımlar atıyor?
Bacre Waly Ndiaye:
İşkence suçlarında zamanaşımının kaldırılmasından bu yana kaç dava görüldü? Kurumların işkencenin önlenmesinde attığı adımlar nedir? İşkencenin önlenmesinde ne gibi çalışmalar yapılıyor? Kişi güvenliği ve özgürlüğü konusunda Sözleşmeye uygun olarak hangi adımlar atıldı?
Hasta mahpusların tahliyesi konusunu da ele almak istiyorum. Buna dair AİHM kararları var, uygulanıyor mu? Adil yargılanma hakkını güvence altına alan tedbirler nelerdir?
İnsan kaçakçılığıyla ilgili önlem planınız nadir? Mültecilerin zorla çalıştırılması ve zorla evlendirilmesi konularında Hükümet neler yapıyor?
Türkiye delegasyonu yanıtları
Türkiye heyeti, bu sorularla ilgili şu yanıtları verdi:
İnsan Hakları Eylem Planı
"İnsan Hakları Eylem Planı’nın hazırlanmasında katılımcı bir süreç yürütüldü. Eylem planının uygulama ve izleme süreci de katılımcı şekilde yürütüldü, tüm kurum ve kuruluşların görüş ve önerileri alındı.
Kanunlaşma sürecinde, yargı paketleri ile yasal değişiklikler yapıldı. TCK, CMK, İnfaz Kanunu, Seçim Kanunu gibi kanunlarla plan yürürlüğe kondu. Bu çerçevede, demokratik katılımı güçlendirici adımlar attık, kişi özgürlüğü ve güvenliğini güçlendirecek adımlar attık.
Sulh ceza hakimliği kararlarına karşı itiraz usulü getirildi. Tutuklamada somut delile dayanma şartı getirildi. Kadına karşı şiddetle mücadelede etkin adımlar atıldı, ısrarlı takip müstakil suç olarak kanunla düzenlendi. İdarenin cevap süresi 60 gündü, 30 güne indirildi. Gerekçeli karar yazım süreci de 30 günle sınırlandırıldı.
AYM kararlarına uyumun bir terfi sebebi olarak ele alınmasını yasal güvenceye bağladık. Finans ve bilişim alanlarında ihtisas mahkemeleri kurduk.
OHAL dönemi
Olağanüstü yönetimler, Anayasal düzeni koruma amacı taşıyan rejimlerdir. OHAL de çağdaş Anayasal rejimlerdeki hukuki rejimlerdendir. Bu dönemde özellikle terör örgütleriyle mücadelenin devam etmesi için hızlı hareket etme zaruriyeti doğdu. Anayasa Mahkemesi bu konudaki bireysel başvuruları incelerken temel hak ve özgürlüklerin dikkate alındığını tespit etti. AİHM de bunu teyit ederek AYM’nin tespitlerini benimsedi.
OHAL kararnameleri siyasi denetime tabi. Meclis’te uygun bulunduğunda kabul edilir. Kararnameler, AYM’nin de denetimine tabidir.
Terörle Mücadele Kanunu
Ülkemizde terörün tanımı, TMK’da, kanun maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Terör örgütü, örgüt üyesi, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt üyeliği suçu da mevzuatta açıkça belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi de bu mevzuata ve içtihatlara uygun şekilde karar vermektedir.
Tutuklama sürelerinin azami sınırları kanunda açıkça belirlidir. Buna göre normal suçlarda tutuklama süresi 6 ay, ağır cezada ise 1 yılı geçmemek üzere uygulanıyor. Terörle bağlantılı suçlarda 2 yıllık ve 3 yıllık süreler ve devamında 5 yıl uygulanma istinası kanunda yer alıyor.
İfade özgürlüğü davaları
Özellikle gazeteciler ve STK temsilcilerine yönelik soruşturmalarda ayrımcılık yapıldığı, ceza mevzuatının etkin şekilde uygulandığına yönelik olarak da, suç soruşturmalarında savcının resen araştırma yetkisi bulunmaktadır. Soruşturmalarda hiçbir ayrım olmaksızın şikayet üzerine de etkin soruşturma yürütülmektedir. Kararlara itirazlar mümkündür. Asılsız suç ihbarlarında ise savcılar tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararları etkin şekilde kullanılmaktadır.
Cezaevleri
Ceza infaz sistemimiz rehabilitasyonu esas alarak kurgulanmış bir sistem. Ayrıca görüntülü görüşme sistemi ve denetim mekanizmaları ile sistem olabildiğince denetim altında tutuluyor.
Tutuklu veya hükümlü kadınlara ilişkin erkek personelin kötü muamelesine yönelik iddialarda, kadın cezaevlerinde iç güvenlik çalışanlarının tamamı kadınlardan oluşuyor. Üst beden aramasında da aynı görevliler arama yapıyor.
Hasta mahpuslar
Hücre cezasına ilişkin süre mevzuatta belirli. Bu sürelerde azami süreler tercih edilmemekte, disiplin kurullarında makul sürede tutulmaktadır. Hücre cezasında kişi hekim kontrolünde geçirilmekte, bu ceza için mahkeme kararı gerekmektedir.
Kişilerin sağlık nedeniyle tahliyesi etkin şekilde uygulanmaktadır. Kişi cezaevinde kalamayacak durumdaysa Adli Tıp Kurumunda belirlendikten sonra ceza ertelemesi süreci başlar.
İstanbul Sözleşmesi
İstanbul Sözleşmesinden çıkma konusunda, bizim için önemli olan mevzuattaki düzenlemelerdir. Mevzuattaki değişikliklerle kadına yönelik şiddetle mücadele üst seviyeye taşınmıştır. Sözleşmeden çıkışın şiddet olaylarında artışa bir yansımasının olmadığı görülmektedir.
Şiddetle mücadele irtibat noktaları işler vaziyettedir, GPS ünitesi gibi izleme araçlarıyla teknik yöntemlerle takip, 81 ilde yürütülmektedir. Destek ve yardıma ihtiyacı olan kadın ve çocuklar için danışma hattı 24 saat çalışmaktadır. Kadın destek sistemi 2018’de hayata geçirildi. Farkındalık oluşturma amacıyla ülke genelinde kamu personeli ve toplumun farklı kesimlerinde eğitim ve seminer faaliyetleri gerçekleştirildi.
Mülteci/sığınmacılar
Sözleşmedeki geri gönderme yasağı, iç hukukta da tanımlanmaktadır. Geri göndermeler yargı denetimine tabidir ve toplu geri gönderme yapılmamaktadır. Gönüllü geri dönüşler süreçlerine BM Mülteciler Yüksek Komiserleri nezaret etmektedirler.
Türkiye insan ticaretiyle ilgili 3. Ulusal Eylem Planını hazırladı. Plan insan ticaretindeki tüm sömürü yollarını ele alıyor, mağdur destek hizmetlerini tanımlıyor. Mağdurların rehabilitasyonunda sosyal destek hizmeti de planda yer alıyor.
Geri Gönderme Merkezlerinde avukat görüşme imkanı ve adli yardım ile sağlık hizmeti ücretsiz olarak sağlanmaktadır. Merkezler iç ve dış denetime tabidir.
Kürtçe eğitim
Yaşayan diller ve lehçeler kapsamında Kürtçe eğitimleri verilmektedir. Okullarda en az 10 öğrencinin aynı dersi seçmesi durumunda ders açılmaktadır. Öğrencilerin Kürtçe dersini seçmesi konusunda bir engelleme şikayeti Bakanlığa ulaşmamıştır."
Türkiye oturumu yarın sabah devam edecek.
23 Ekim oturumunu şu linkten izleyebilirsiniz.
24 Ekim oturumu da şu linkten izlenebilir.
Türkiye’deki hak ihlalleri BM Komitesi’nde
- Türkiye’nin “insan hakları karnesi” BM İnsan Hakları Komitesi’nde tartışılacak (17 Ekim 2024)
- Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi nedir? (17 Ekim 2024)
- bianet’ten BM Komitesi’ne gölge rapor: İfade özgürlüğüne sistematik müdahale (18 Ekim 2024)
- MLSA: Çözüm, hukuka dönmekten geçiyor (21 Ekim 2024)
- Mor Çatı: Mücadelemizi uluslararası hukuk mekanizmalarında sürdüreceğiz (23 Ekim 2024)
- Af Örgütü'nün Türkiye raporunda “yargı bağımsızlığı” vurgusu (23 Ekim 2024)
- İHOP: Türkiye, uluslararası hukuktaki yükümlülüklerini yerine getirmeli (23 Ekim 2024)
- BM Komitesi, Türkiye’deki hak ihlallerini sordu (23 Ekim 2024)
- BM Komitesi: Neden AYM kararı uygulanmıyor? (24 Ekim 2024)
- BM Komitesi'nden Türkiye'ye: "Terörizmin yasal tanımı netleştirilmeli" (8 Kasım 2024)
(AS)