Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocak günü 36’sı çocuk 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin de yaralandığı yangına ilişkin dava bugün görülüyor.
Dava kapsamında 78 kez "olası kastla öldürme", "olası kastla kasten yaralama" suçlarından toplam 1998’er yıla kadar hapis cezası istenen 13 sanık ile "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep edilen 19 sanık, bugün Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısında.

DENETLEMEKLE YÜKÜMLÜ BAKANLIK YER ALMADI
Kartalkaya yangını iddianamesi tamamlandı
Duruşma başladı
700 kişinin katılacağı duruşma Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu'nda görülüyor. Duruşma saat 10.05'te başladı.
Hakim duruşmaya doğrudan sanık savunmalarıyla başlamak istedi. Ancak müşteki aile vekillerinden Av. Onur Kaynun, dosyaya konmayan ve vekillere verilmeyen görüntülerin taraflara sunulmasını talep etti.
Mahkeme bu talep üzerine duruşmaya 10.30'da ara verdi.
Verilen aranın ardından saat 11.30'da sanık savunmaları başladı. Savunmaların ardından duruşmaya yaklaşık 1 saatlik ara verildi. Aranın ardından duruşma sanık savunmaları ile devam ediyor.
Ahmet Demir savunma yaptı
Grand Kartal Otel’in sahiplerinin diğer oteli olan Gazelle Resort Otel’in Müdürü tutuklu sanık Ahmet Demir’in savunması alındı.
Ağlayarak savunma yapan Ahmet Demir, “Samimi duygularımla yaşadığım üzüntüyü paylaşmak istiyorum. Orada yitirilen her can için gecelerce uykusuz kaldım. Hala aklımdan çıkmıyor. Gözyaşı döküyorum. Hepimizin ailesi, evladı var. Olmasa bile vicdan taşıyoruz. Giden canları geri getiremeyiz ama acısını yaşıyoruz. Ölenlere rahmet yaralılara şifa diliyorum. Allah milletimize böyle acılar yaşatmasın” dedi.
"O otelde bir sorumluluğum yok"
Savunmasına devam eden Demir, “Otel sahiplerini iyi tanıyan biriyim. Ailenin hiçbir ferdinin bile isteye birinin zarar görmesine göz yumması olası değildir. Bildiğiniz gibi aile ile aynı çatı altında birkaç otel bulunmaktadır. Oteller aynı aileye ait olduğundan personel birbirine yardımcı olmaktadır. Ama resmi olarak bir görev yükümlülüğü yoktur. Ben Gazelle Otel’de müdürüm. Grand Kartal Otel’de herhangi bir yetki ve sorumluluğum yoktur. Kimse kimsenin yönetimine karışmadığı gibi sorumluluğunu da almaz. Grand Kartal Otel’in sorumlularından olduğuma dair herhangi bir belge yoktur. Telefonumun sinyalleri incelendiğinde çalıştığım otelde sinyal vermektedir. Grand Kartal Otel’de çok nadir ziyarete gittiğim de sinyallerde görülebilir. O otelde bir sorumluluğum yoktur. Ben telefonla aranmadım, mesaj atılmadı, bana o otelle ilgili bilgi verilmedi. Yöneticisi olsam bana bu bilgi verilirdi” dedi.
"İddiaları kabul etmiyorum"
Mahkeme Başkanının, Grand Kartal Otel’in Muhasebe Müdürü Kadir Özdemir’in yangın raporu eksiklikleriyle ilgili kendisine bir şey sorup sormadığıyla ilgili soruya Ahmet Demir, “Hayır, beni aramadı. Evrak içeriğine vakıf değilim, evrakın hazırlanması adına hatır için Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener ile bir telefon görüşmesi yaptım. Sedat Gülener, hafta içinde gerekli arkadaşlara ileteceğini söyledi. Yılbaşına doğru bana döndü ve işleminiz tamam dedi. Ne işlem olduğunu bilmiyorum. İddiaları kabul etmiyorum. İşlemin sonuçlandığını Kadir mi Sedat mı söyledi net hatırlamıyorum. İtfaiye Müdürü Kenan Coşkun, yangın raporuyla ilgili telefonda, ‘hafta içinde soralım bilgi veririz’ dedi. Kadir Özdemir’in sunduğu bir başvuru var, yılsonu gelmeden bitebilir mi diye sordum” diye cevap verdi.
14 günlük süre ayrıldı
Sanık Ahmet Demir’in avukatı, müvekkilinin beraat etmesi mümkün değilse, tutuksuz yargılanmasını talep etti. Duruşma 2. sanığın savunmasıyla devam etti.
210 müşteki ve 32 sanığın yer aldığı dosya kapsamı göz önüne alınarak duruşmanın 7 gün süreceği öngörülürken duruşma için 14 günlük süre ayrıldı.
Davayı birçok sivil toplum örgütü, sendika ve siyasi partiler takip edecek. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Bolu'ya gelerek duruşmayı izliyor.
"Adaletin ateşini yakacağız"
Aileler duruşma öncesinde yaptıkları ortak açıklamada, "Kartalkaya’da sadece canlar değil, güven duygusu da yanıp kül oldu. Ama biz bu küllerden adaletin ateşini yakacağız" dedi.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Biz her şeyi takip ettik, ediyoruz"
"Ne yazık ki, yangın sırasında bile Grand Kartal Oteli’nin sahipleri, yöneticileri ve çalışanları hiçbir şey yapmadılar. Ne bir uyarı verdiler, ne bir alarm sistemini devreye soktular. Misafirler tek bir kelimeyle, tek bir işaretle bile uyarılmadılar. Onlar arabalarını kurtarmaya giderken, bizim canlarımız içeride dumandan boğuluyordu. Bizim sevdiklerimiz ölümden ölüm beğenirken, otel sahipleri çoktan karşı otele geçmiş, meyvelerini yiyorlardı. Biz her şeyi takip ettik, ediyoruz. Olaydan yalnızca bir ay önce hazırlanan ve otelde yangın önlemlerinin eksikliğini açıkça ortaya koyan, ancak otel sahiplerinin 'Bu önlemler çok masraflı olur' diyerek geri çektirdiği denetim raporunu biliyoruz.
"Yargılama süreci şeffaf yürütülsün"
Bu ihmale göz yuman yetkilileri, yangının söylenenden daha erken başladığını, yangın anında yalnızca ayrıcalıklı misafirler için yapılan kurtarma operasyonunu, tüm otel yöneticilerinin ve personelinin kurtulduğunu, bilirkişi raporunda da açıkça belirtilen 'altın zaman'ın canlarımızı kurtarmak için değil, otel sahiplerinin arabalarını çıkarmak için kullanıldığını, karartılan delilleri, silinen kamera kayıtlarını da biliyoruz. Artık tek bir beklentimiz var: Yargılama süreci şeffaf olarak yürütülsün ve tüm gerçekler gün ışığına çıksın.
"Her kurum hesap versin"
Biz bugün burada, bu katliamda sorumluluğu bulunan herkesin ve her kurumun hesap vermesini talep ediyoruz. Bugün sanık sandalyesinde oturanlara ek olarak, görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında da derhal soruşturma izinlerinin verilmesini bekliyoruz. Bilirkişi raporunda bu yangında birinci dereceden sorumlu olduğu belirtilen Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, hiçbiri bu zamana kadar soruşturma izni vermedi. Yasalar çerçevesinde verilmesi gereken bu izinlerin bir an önce verilmesini bekliyoruz.
"Kim susarsa, katliama ortak olur"
O gece 78 can yitirdik. 36’sı çocuktu. Ölenlerin yaş ortalaması yalnızca 27 buçuktu. Yani hayatlarının daha başındaydılar. Onlar, yeni bir yüzyıla umut atmış bir kuşağın temsilcileriydi. Ama 2025’in bir kış gecesinde, ihmalin ve açgözlülüğün karanlığında nefessiz bırakıldılar. Biz çocuklarımızı, kardeşlerimizi, torunlarımızı geleceğe hazırlıyorduk, mezara değil. Onların öldüğü yer bir savaş alanı değildi, bir tatil oteliydi. Sabah kayak yapacaklardı ama sabaha ulaşamadılar. Çünkü o binada bulunanlar ve o binaya göz yumanlar, kendi keyifleri ve maddi çıkarları uğruna bu ülkenin gençlerini, çocuklarını bile bile ölüme terk ettiler. Biz buradayız. Yasımızı bir kenara koyduk, canlarımız için dimdik ayaktayız. Susmayacağız. Kim susarsa, kim geri durursa bu katliama ortak olur."
(AB)










