Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü önünde polisin Kobanê için eylem yapan öğrencilere yönelik saldırısı ve kampüse girerek beş akademisyen ve 14 öğrencinin gözaltına alındığı görüntüler dün yaşandı.
Gözaltına alınanlar akşam saatlerinde serbest bırakıldı. Rektörlük Cebeci Kampüsü’nde eğitime bir gün ara verdi.
Akademisyenler üyesi oldukları Eğitim Sen ve Ankara Üniversitesi Cebeci Çalışanları olarak bugün Rektörlük binası önünde. Polisin kampüse girmesine izin veren Rektör imzalı belgeye karşın Rektörün bir açıklama yapmasını talep ediyorlar.
Gözaltına alınan Aysun Gezen, Celil Kaya ve İlkay Kara Rektörlük binası önündeyken bianet’e konuştu.
Akademisyenler gözaltına alınışlarını anlattı, polisin kampüse girmesini ve akademisyenlerin gözaltına alınmasına dair yorumlarını paylaştı.
Darp ve küfürle gözaltına aldılar
* Video: Görünüm Gazetesi/İLEF
Ankara Eğitim Sen 5 Bolu Üniversiteler Şubesi Kadın Sekreteri olan Aysun Gezen ile Celil Kaya Siyasal Bilgiler Fakültesi, İlkay Kara ise İletişim Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışıyor.
Akademisyenler öğrencilerin kampüs girişindeki oturma eyleminin trafiği kapatmadığını, okulun güvenliğini tehdit etmediğini, polisin buna rağmen anonsa başlayıp hemen ardından TOMA ile saldırıya başladığını anlatıyor.
Polis kampüse girip fakültelere dağıldı ve gözaltılara başladı, buna tepki gösteren akademisyenler ve ardından meslektaşlarının gözaltına alınmasına tepki gösteren diğerleri gözaltına alındı.
"Arkadaşımın hoca olduğunu söylerken beni de aldılar"
Celil Kaya araştırma görevlisi olduğunu defalarca belirtmesine ve kimliğini göstermesine rağmen küfür ederek gözaltına alındığını anlattı:
“Öğrencileri gözaltına almaya başladılar. Biz de Eğitim Sen üyesi ve araştırma görevlisi olarak olası bir şeyde müdahalede bulunmak için gittim. Asistan arkadaşımı polisin fakülte binasına girişini engellemeye çalışırken İLEF'ten gözaltına aldılar. Ben de bir hocayı gözaltına aldıklarını ve bırakmaları gerektiğini söyledim. Biri ‘Onu da al’ dedi, beni de gözaltına aldılar.”
Aysun Gezen polisin kampüse girmesi üzerine amirlerinden okula giriş için izin belgelerini görme taleplerinin geri çevrildiğini anlattı:
“ Kontrol etmek için sırayla fakültelere koştum. Çecik kuvvetin harekete geçtiğini görünce o yöne gittim ve iki kişinin gözaltına alındığını gördüm. Müdahale ettim, ittiler, kaldırımdan düştüm.
“Diğer arkadaşın hoca olduğunu görünce ‘öğretim üyesi, bırakın’ diye müdahale etmek istedim, darp ederek beni de gözaltına aldılar.”
"Öğrencilere müdahaleye engel olmaya çalışıyordum"
İlkay Kara da kampüste ortam sakinken polisin girdiğini anlatıyor. Çalıştığı İLEF’in kapısında gözaltına alındı.
“İLEF kapısında polis çekim yapan öğrencilere müdahale etmeye çalışıyordu. Ben engel olmaya polisler de aynı anda fakülte binasına girmeye çalışırken darp edilerek gözaltına alındım.
“Defalarca araştırma görevlisi olduğunu söylememe rağmen dinlemediler. Kampsüten çıkarılırken diğer akademisyenler de araştırma görevlisi olduğumuzu anlatmaya çalıştı, onları da dinlemediler. Ters kelepçeyle gözaltına alındık.”
“12 Eylül’den beri yaşanmadı”
Akademisyenler kampüsten gözaltına alınmalarını Cebeci Kampüsü’ne yönelik süren baskının fiziksel hale dönüşmesi olarak yorumluyor.
Üniversitelerde öğrencilere yönelik soruşturmalar, gözaltılar, akademisyenlerin işten çıkarılması gibi uygulamaları hatırlatarak yaşadıklarının bunun bir parçası olduğunu söylüyor.
Celil Kaya 12 Eylül’den beri akademisyenlerin kampüsten gözaltına alınmadığını söyledi:
“Eylemem katılmama rağmen, iş yerimden gözaltına alındım. Katılsam bile bu demokratik hak kullanımıdır ve gözaltına sebep olamaz.
“Bunun üniversiteye yönelik özel bir saldırı olduğunu, Siyasal Bilgiler Fakültesi ve İLEF’in görece muhalif kimliğiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.
“Yönetimi iktidara yakın üniversitede olsaydı muhtemelen hocaları almayacaklardı. ‘Eğer böyle iktidar karşıtı iseniz hocalarınızı da alırız’ gibi bir mesaj olabilir.”
“Polisler üniversiteyi yönetiyor”
Aysun Gezen yaşadıklarını “AKP faşizminin üniversitelerdeki cisimleşmesi gibi” diye tanımladı.
“Bundan sonra üniversitelerde özgür düşünce, bilimsel özerkliğe yer bırakılmayacağı, eleştiriler düşünceye tahammülü olmadıkları net şekilde gösterildi. Artık polisler üniversiteyi yönetiyor.
“Sistematik müdahalenin fiziksel boyutu”
İlkay Kara üniversite bileşenlerine uzun süredir sistematik olarak özgürlük gaspının söz konusu olduğunu söyledi.
“Pek çok üniversitede akademisyenler yaptıkları araştırmalar, katıldıkları eylemler nedeniyle soruşturmaya uyguluyor, işten atılıyor.
“Akademik özgürlüklerin en çıkarıldığı çok az okul kaldı, Cebeci de onlardan biri. Bu nedenle birkaç yıldır buraya özel girişim var. Öğrencilere yönelik soruşturmalar bunlardan bağımsız değil.
“Süren girişimin fiziksel boyutunu yaşamış olduk.Üretmeyen, piyasa dönük, özgürlük ve demokrasiden uzaklaşmış üniversite tahayyülünün bir parçası. Şaşırtıcı değil ama kabul edilemez.” (BK)
* Fotoğraf: Mustafa Kamacı / Ankara / AA