Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü önünde 9 Ekim 2014’te yapılan Kobanê ile dayanışma eyleminde yaşanan polis saldırısında gözaltına alınan beş araştırma görevlisi haklarında açılan davada dört sene sonra beraat etti.
Gözaltına alınan akademisyenlerin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına muhalefet suçlamasıyla 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada dün (10 Eylül) karar çıktı.
Avukat Oya Aydın’ın bianet’e verdiği bilgiye göre heyet atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verdi.
Beraat eden akademisyenler Onur Can Taştan (Siyasal Bilgiler Fakültesi), Nail Dertli (Siyasal Bilgiler Fakültesi), Celil Kaya (İktisadi İdari Bilimler Fakültesi), Aysun Gezen (Sosyal Bilimler Enstitüsü) ve İlkay Kara (İletişim Fakültesi) aynı zamanda barış bildirisi imzacısı ve 1 Eylül 2016 tarihli 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile görevlerinden ihraç edilmişti.
Akademisyenlerden Celil Kaya ile gözaltına alınışlarından ihraç edilmelerine giden süreci ve dava ile beraat kararını konuştuk.
“Dört sene sonunda beraat çıktı”
Kaya, 20'ye yakın öğrenci ile kampüste gözaltına alınıp aynı gün serbest bırakılmalarından birkaç ay sonra adli soruşturma ile Valilik ve Emniyet talimatıyla üniversite tarafından disiplin soruşturması açıldığını hatırlattı.
“Üniversitede açılan ilk soruşturma ceza çıkmadan kapatıldı. Daha sonra dava açıldı. Davanın açılmasıyla avukatımız işyerinde işlendiği isnat edilen bir suç olduğu için bu konuda okulun soruşturma izni vermesi gerektiğine dair itirazda bulundu.
“Mahkeme heyeti bu itirazı kabul ederek dosyamızı öğrencilerden ayırdı. Dosyayı, soruşturma izni için üniversiteye gönderdi.
“Üniversite tekrar açtığı soruşturma sonucunda mahkemeye yargılanmamızın uygun olduğuna dair yazı gönderdi.
“Devam eden davada dört sene sonunda beraat kararı çıktı. Aynı gün bir öğrencinin yaralanması nedeniyle açılan davada ise daha önce beraat etmiştik.”
“Gözaltına alınanlar ihraç edildi”
Haklarında dava açılan ve beraat eden beş akademisyen de ilk KHK ile ihraç edildi. Celil Kaya, haklarındaki soruşturmanın ihraçlara yönelik etkisi olup olmadığını şöyle yanıtladı:
“İçişleri Bakanlığı ile üniversite arasında geçen yazışmada 15 Temmuz’dan sonra hakkında soruşturma olanları soruyor. Üniversite de 15 Ağustos 2016’da bizim isimlerimizi veriyor. Pasaportlarımıza tahdit konuluyor. Biz bunu sonra öğrendik.
“1 Eylül 2016’daki KHK ile de beşimiz ve haklarında başka soruşturma olan iki arkadaşımızla birlikte ihraç edildik.
“O gün gözaltına alınanlar atılmış oldu. İsmimizin KHK’lara konmasının ilk sebebi gözaltına alınmamız ve hakkımızda açılan dava. Üniversite bizi soruşturma dolayısıyla atmadı ama isimlerimizi bakanlığa verdiğini biliyoruz. Beraat kararı da atılmamızı boşa düşürüyor.”
"Gözaltılar birçok şeyin başlangıcıydı"
Celil Kaya beraat kararını ise şöyle yorumluyor:
“Ülkenin siyasal gidişatını Ekim 2014’te durdursak ve bugün beraat kararını öyle değerlendirsek bu bir zafer, adaletin yerini bulması gibi bir his yaratırdı belki ama dört yılda gelinen nokta, bizim oradan gözaltına alınmamızı, insanların darp edilmesini hafif bıraktı.
“Ondan çok daha ağırlarını yaşadı insanlar. Biz de o olaydan iki yıl sonra işten atıldık ondan sonra birçok hocamız da işten atıldı. Şiddet giderek tırmandı, siyasette otoriterleşme çok arttı. Dolayısıyla içimizde adaletin yerini bulduğu bir his yok.
“Gözaltına alınmamız birçok şeye neden oldu. Ankara Üniversitesi açısından birçok şeyin başlangıcıydı.
“Dört yıl sonra ‘adaletin yerini bulmuş olması’ insana bir çeşit rahatlama, haklılık hissi yaşatıyor. Biz bu hissin ‘tadını çıkarmak’la kalmayacağız, yasal olarak hakkımızı arayacağız.
Celil Kaya, gözaltına alındıkları gün yaşadıkları polis şiddetine dair polisler hakkında suç duyurusunda bulunmalarına rağmen bir işlem yapılmadığını da ekledi. (BK)
* Fotoğraf: Mustafa Kamacı / Ankara / AA