“Kadrolu tanık” olarak bianet’in gündeme taşıdığı İ.Ö., 2000-2007 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesinde Yardımcı İstihbarat Elemanı olarak çalıştı. Kendi ifadesinde göre, Emniyet istihbarat personellerince, İstanbul’da suikast gibi yasadışı eylemlerde kullanılmıştı.
İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada verdiği ifadesinde, “Daha sonradan istihbarat ile görüştüğümde, istihbaratın içinde özel bir yapılanmaya gidildiğini, istihbarattaki görevime son verileceğini, bu yapının içinde yer alacağımı, kod adımın Avcı olacağı söylendi. Direkt Ali İhsan Kaya’ya bağlı olarak faaliyet yürüteceğimi, sadece onunla temas kuracağım söylendi. Onun üzerine iki tane silahlı eylem gerçekleştirdim” dedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ile Halkın Hukuk Bürosu’ndan (HHB) avukatların yargılandığı davanın görüldüğü İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasına giren İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü evrakına göre de İ.Ö., “Fırat Yalçın” kod adı ile yardımcı istihbarat elemanı olarak çalıştırılıyordu.
Davanın savunma avukatlarından Oğuzhan Topalkara, ÇHD davası tanıklarından İ.Ö.’nün İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadelerin eski polis Serdar Bayraktutan tarafından şekillendirildiğini dilekçesinde yazdı.
Savcı ve polisler “tanık/delil üretmekle” suçlandı
Serdar Bayraktutan ise, “Selam Tevhid kumpas dosyası” olarak adlandırılan davanın iddianamesinde “Sahte Gizli Tanık/Tanık Temini” ile suçlandı.
ÇHD davası iddianamesini hazırlayan savcı Adem Özcan ile soruşturmada görevli polis amirleri Ömer Köse, Serdar Bayraktutan ve Osman Özgür Açıkgöz, Ramazan Candan, Kürşat Durmuş’un da yargılandığı bu davanın iddianamesinde, “şüphelilerin amacının dosyalar arasında irtibat olduğu algısı oluşturarak delil üretmek olduğu” değerlendirmesi yer aldı.
Gelecek duruşması 7-11 Kasım 2022’de Silivri’de görülecek olan davada savunma avukatlarının mahkemeye ilettiği dilekçede, delil üretmekle suçlanan polisler ile savcının hazırladığı ÇHD dosyasında soruşturmanın genişletilmesi (tevsii tahkikat) talebinde bulundu.
Talep dilekçesinde, “İ.Ö.’nün, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Dairesi içerisinde yer alan FETÖ’cü yapılanma tarafından birçok suikast ve komplo faaliyetinde kullanıldığı” ve ÇHD davasının iddianamesine dayanak olarak kullanılan birçok tanık ifadesinin de bu yönde “kurgusal suçlamalarla” oluşturulduğu belirtildi.
Mahkeme ise bu argümanları görmezden gelerek tevsii tahkikat talebini reddetti. Avukatlar bunun üzerine dün, reddi hakim talebinde bulundu.
“Suikast emrini Emniyet İstihbarat’tan aldım”
İ.Ö.’nün kendisinin gerçekleştirdiğini anlattığı suikastlar arasında, ölüm orucunda hayatını kaybeden avukat Ebru Timtik’e yöneltilen suçlama da var.
ÇHD iddianamesinde, suikast emrini Timtik’in verdiği ileri sürülüyor. Çünkü İ.Ö., İstanbul Terörle Mücadele Şubesi Müdürlüğüne yazdığı mektupta, “2006 yılı içerisinde DHKP/C terör örgütü adına Eyüp İlçesi Güzeltepe mahallesinde DHKP/C terör örgütünün talimatıyla bir şahsı vurduğunu” yazmıştı. Ancak daha sonraki beyanında, suikast eylemlerini, Emniyet İstihbarat polislerinin talimatı ile gerçekleştirdiğini anlattı.
Avukat Topalkara mahkemeye ilettiği dilekçede, “Eylem talimatının Avukat Ebru Timtik tarafından verildiği bütünüyle gerçek dışı olup FETÖ’cü Emniyet İstihbarat personelinin İ.Ö. üzerinden kurduğu kumpas faaliyetinin bir parçasıdır” dedi.
"İtirafçıları ve dijital delilleri polisler yarattı" |
3 Ekim 2022 tarihli tevsii tahkikat dilekçesinde, “İ.Ö. hakkındaki emniyet istihbarat birimi kayıtlarının gönderildiği İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/88 E. numaralı dosyasını incelediğimizde, yargılanan polis memurlarının mahkemeniz dosyasına konu olan sözde itirafçıları da yasadışı şekilde ürettikleri ortaya çıkmıştır” ifadesi yer aldı. Dilekçede, bu dosyada, dönemin İstanbul TEM şube personelinin sahte ifade üretimi ve dijital materyaller ile oynama faaliyetlerinin suçlama konusu edildiğinin altı çizildi. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın iddianamesinde, polislerle ilgili suçlamalar şöyle: “Güvenlik birimleri ya da stratejik kurumlardaki uzantıları vasıtasıyla illegal yöntemlerle temin edilen ve üzerinde oynanmış çeşitli dijital verileri kamuoyuna sunarak kişiler ve kurumlar üzerinde yanlış algıların oluşmasını (...) sağlamaya çalışan örgüt (...) her türlü baskı, cebir vb. tarzda hareketleri meşru görmektedir.” Sahte delil üretme suçlaması ile yargılanan polisler arasında, ÇHD davasının soruşturma dosyasını oluşturan polis amirleri Serdar Bayraktutan ve Ferdi Taşkaya da bulunuyor. |
"Erhan Tuncel'i öldürme görevi verdiler" |
İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesinde polislerin yargılandığı bu davada, İ.Ö.’nün Hrant Dink davasıyla ilgisine de değiniliyor. İ.Ö. bir ifadesinde, “Ali İhsan Kaya, Halil Karakuzulu ve Ali Fuat Yılmazer’in kendisine farklı bir görev de verdiğini, Hrant Dink cinayeti faili Erhan Tuncel'in bulunduğu cezaevine sevk edileceğini ve Erhan Tuncel'i öldürmesinin emredildiğini, kendisinin bu görevi reddetmesi üzerine bu kişiler tarafından ölümle tehdit edildiğini” anlattı. İ.Ö. aynı davanın duruşmasında verdiği ifadede de bu savını tekrarladı: “Halil Karakuzulu ile Ali Ihsan Kaya'nın gelerek oradan beni Jandarmadan teslim alıp Vatan İl Emniyet Müdürlüğü’ndeki İstihbarat Dairesine götürdüler. Daha sonradan daireye gittiğimizde Ali Fuat Yılmazer ile tanıştım. Kendisinin geçmişte yaptığım faaliyetlerden, operasyonlardan haberi olduğunu, beni takdir ettiğini söyledi. Kaldığım cezaevinden F tipine sevkimin yapılacağını, orada bu ‘büyük abi’ diye bilinen şahsa eylem yaparak onu öldürmemin talimatını verdi.” |
TIKLAYIN - “10 Yaşında Muhbirliğe Başladım”
(AS)