Kadim Antakya Dostları Derneği, yetkililerin herhangi bir bildirim yapmadan depremzedelerin elektriklerini kesmesi ve özellikle Antakya, Defne ve Samandağ’da yaşanan sorunlarla ilgili dün (27 Mayıs) yazılı bir açıklama yayımladı.
“Hatay’ın büyük bir yıkım yaşadığına devlet ve kamuoyunu halen yeterince ikna edemediğimizi gözlemlemek, üzüntümüzü çaresizliğimizi katlanılmaz boyutlara taşımaktadır,” denen açıklamanın devamı şöyle:
“Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat ve Antakya merkezli 20 Şubat depremlerinin neden olduğu yıkımla birlikte devlet kurumlarının harekete geçmekte geç kalması ve organize olamaması nedeniyle yaşanan kaotik ortamda on binlerce canımızı kaybettik. Depremin alamadığı canlarımızın bir kısmını da bu gecikme ve organizasyonsuzluk aldı. Yaşam hakkı ihlallerini, nitelikli barınma hakkı, sağlıklı çevre hakkı, mülkiyet hakkı, sağlık, eğitim, adalet, enerji, ulaşım ve diğer altyapı hizmetlerinden yararlanma sorunları izledi. Yağan yağmurlar su baskınlarına dönüşüyor.
BAKAN KOCA YUHALANDI
Antakya'da 6 Şubat öfkesi: "Hakkımızı helal etmiyoruz"
“Depremin üzerinden yaklaşık 16 ay geçmiş olmasına rağmen afetzedelerin çilesi devam ediyor. Devlet kurumlarının sorunlara yaklaşımındaki bilgi ve deneyim yetersizliği, gecikmelere ve organizasyon zaaflarına neden oluyor ve sorunları büyütüyor. Antakya, Defne ve Samandağ’da afetzedeler yaşam mücadelesi veriyor.
“Yaşanan sorunların en son örneği; Toroslar EDAŞ ile Valilik ve AFAD arasında elektrik bedellerinin ödenmesi konusunda sıkıntı yaşanması ve bu sorunun bugüne kadar aşılamamasıdır. Zira bugün, Valilik ve AFAD tarafından kurulmuş esnaf çarşıları ile serbest meslek çalışanlarının sitelerinin elektrikleri, herhangi bir bildirim dahi yapılmaksızın, haber verilmeden ve süre tanınmadan aniden kesilmiştir. Kesintinin nedeni hakkında dahi bilgi verilmemiş, ancak öğleden sonra şikayetlerin her yerden artması sonucu bilgi sahibi olunmuştur.
Umutsuzluk ve çaresizlik
“Sitelerimizin, bürolarımızın, konteynerlerin, iş yerlerinin sürekli su baskını altında kalması ve ulaşım sorunları yetmezmiş gibi zor şartlar altında varlığını sürdürmeye çalışan esnaf ve serbest meslek çalışanları için iş hayatı bitmek bilmeyen sonu gelmez bir çileye dönüşmüştür. Devlet kurumlarının bir türlü şeffaf çalışmayı hayata geçirememesi, şehrin ihtiyaçları ve yönetimi konusunda yerel halkı, STK’ları, meslek örgütlerini, yerel yönetimleri, üniversiteleri sürece katmaması, kaosun her gün daha fazla büyümesine, sorunlara çözüm üretmenin sonu gelmez bir belirsizliğe sürüklenmesine yol açmakta ve afetzedeleri umutsuzluğa ve çaresizlik duygusuna sürüklemektedir.
“Değerli halkımız, Hatay’ın büyük bir yıkım yaşadığına devlet ve kamuoyunu halen yeterince ikna edemediğimizi gözlemlemek, üzüntümüzü çaresizliğimizi katlanılmaz boyutlara taşımaktadır. Geleceğe olan bakışımız artık endişeli olmaktan çıkmış ve umutsuzluk halini almış, istemeyerek de olsa terk edilmişliği kabullenme noktasına gelmiştir.
DEPREMİN BİRİNCİ YILINDA HATAY
Antakyalılar kayıpları için yürüdü
“Düştüğümüz bu halin yöneticilerin bilinçli bir tercihi mi yoksa bilinçsiz bir yönetim anlayışı mı olduğu konusunda yaşadığımız tereddütler ileriki zamanlarda belki de giderilecektir. Ancak, o gün geldiğinde umarız ve dileriz ki iş işten geçmemiş olur. Çünkü Antakya’yı bekleyen gelecek, para ve özel çıkar motivasyonu ile şehre doluşmuş olanların yaratacağı bir gelecektir ve bu gelecek de insan hakları, güvenlik, sağlık, tarih, kültür, estetik ve değer yargılarını tüketecek niteliktedir.
“Buradan bir kez daha deprem sabahı duyduğumuz çığlıkları sizinle paylaşıyoruz: Sesimizi duyan var mı?” (TY)