Depremin yarattığı yıkım sonrasındaki en büyük sıkıntılardan biri de istihdam oldu şüphesiz. İş arayıp bulamayanların yanında, elindeki işi devam ettirmeye çalışanlar var.
Antakya’da yaşayan Filiz Dudaklı’nın 10 yıldır işlettiği tandır, depremde yıkıldı. Borçla harçla ayakta tutmaya çalıştığı tandırında yeniden ekmek üretmeye başladı.
Deprem süresince ve sonrasında yaşadıklarını anlatan Filiz Dudaklı, oldukça umutlu ve dayanışmanın gücü ile ayakta kaldığını söylüyor.
“Beş bin lira neye yeter?”
Dudaklı, deprem sonrası ayakta kalma hikayesini şöyle anlattı:
‘’Depremden sonra iki ay çalışmadım. Ekmek yapmaya devam etmek istiyordum ve bu yüzden enkazın altındaki makinamı çıkarmakla başladım işe. Çok yıprandı makinam ama devam ediyoruz şimdilik onunla. Depremden dolayı yıkıldı şimdi bulunduğumuz yer. Sonra başka bir yer buldum ama orada da yıkım oluyor diye beni çıkarttılar."
"Tekrar buraya geldim. Depremden önce şu an içinde bulunduğumuz yerden çok çok daha iyi şartlardaydık haliyle. Depremden sonra her anlamda şartlar zorlaştı. Affedersiniz ama üç kadın çalıştığımız bu yerde bir tuvaletimiz yok, ihtiyaç durumunda eve ya da arkadaşların evlerine gitmek zorunda kalıyoruz. Hijyenik bir ortamda çalışmadığımızı biliyoruz ama gücüm yettiğince hala toparlamaya çalışıyorum burayı.”
“Depremden birkaç ay sonra Antalya’ya gittim, bir otelde gözlemeci olarak çalıştım yaklaşık bir ay, baktım kazandığımızla orada yaşamamız zor oldu. Ek bir gelirimiz de olmadığı için Antalya’ya gitmek ev kiralamak vs. ekonomik olarak bizi çok sarstı."
"Eşim hala Antalya’da otelde çalışıyor, ben kalamadım, geri dönüp tandırımı yeniden kurdum. İlk etapta dükkan sahibi zorluk çıkarsa da ben kaldığım yerden çalışmaya devam ettim. Çok zor bu kadar imkansızlığın içinde ayakta kalmak, yine de elimizden geleni yapıyoruz.”
“Devletin bir kira desteği oldu. Ben konteynır talebinde bulunduktan hemen sonra kira desteğini kestiler. Sonrasında ne konteynırım geldi ne de kira desteğinde bulunmaya devam etmeyince CİMER’e yazdım. Beni aradılar konteynır için ama onlar arayana kadar burada bir kiliseden bana konteynır verdiler. Kira desteğini istedim çünkü on iki bin lira kira ödüyorum. Kiranın yanı sıra bankalara borcum oldu bu süreçte. Devlet bana beş bin lira kira desteği veriyor. Beş bin lira neye yeter? ‘’
“Pişirdiğimiz ekmekler yetmiyor”
Dudaklı’yla görüşürken ekmek için sırada bekleyenlerin haricinde, gelip ekmek soranlar olunca bana gülümseyerek ‘’Kendimle gurur duyuyorum. Ekmeğimden yiyen herkes Antakya’da daha güzel ekmek bulamadıklarını söylüyorlar. Bazen pişirdiğimiz ekmek yetmiyor öyle seviyorlar sağ olsunlar’’ dedi.
“Coğrafyada kadın olmak zorken deprem bölgesinde kadın olmak nasıl?” diye sorduğumda önce derin bir of çekti:
“Kadın olmaktan çok artık güçlü bir erkek haline geldik. Zor, çok zor. Depremden önce de omuzlarında yükleri olan bir kadındım ama depremden sonra yüküm çok arttı. Sadece omuzlarımda değil sırtımda da artık yüklerim. Ama her şeye rağmen Hatay’ı, Antakya’yı kadınlar ayağa kaldıracak bunu biliyorum.”
“Dün akşam çok şiddetli bir yağmur vardı ve biz o günü yaşadık. O anı hatırlamak bile çok acı çok zorken biz şiddetli yağmur yağdığında o günü yaşıyoruz. Korku içinde yaşamak çok zor. Unutmadık, unutmuyoruz biz ama bugün olmuş bazı insanlar diyorlar ki, müstahaktır. Bu bir afetti. Kimin başına ne zaman geleceği hiç belli olmaz, bu durum herkes için. Gerçekten Hatay’da, Antakya’da çok çok büyük kayıplar oldu, her anlamda.”
“Biz burada gerçekten hiçbir ayrım olmadan yaşıyorduk, birbirimize samimiyetle yaklaşan insanlardık. Öyle insanlarız. Müstahaktır denmez bu felaketi yaşamış hiç kimse için. Binlerce insanı kaybettik, binaların altındaki çığlıkları biz duyduk. Çaresizlik halini biz yaşadık. 'Müstahaktır' demesinler artık.”
Bu haber, Uçan Süpürge Vakfı'nın Yerel Kadın Muhabirler Ağı Projesi kapsamında yayınlandı.
(GÇ/EMK)