İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 19 Mart'ta İBB'yi, kendisini, partisini, ilçe belediye başkanları ve belediye yöneticilerini hedef alan "darbe"nin yüzüncü gününde düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi'"ne Silivri'deki hücresinden göderdiği mesajla katıldı.
Salı akşamı (1 Temmuz) İmamoğlu ve 2024 yerel seöimlerinde İstanbul'da Tayyip Erdoğan ve onun görevlendirdiği adayları 20 yılı aşkın iktidarları boyunca en ağır seçim yenilgisine uğrattıkları için uğradıkları saldırının 100. gününde seçmenleri, Saraçhane'de İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarına desteklerinin eksilmediğini ortaya koydular.
Ekrem İmamoğlu, daha sonra CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'in alanı dolduranlara okuyacağı mektubunda bu karşılıklı sahiplenmenin tarihsel ve politik önemini vurguluyordu.
“Ben, 19 Mart’tan önce İstanbul’un sokaklarında meydanlarında, çarşılarında pazarlarında hangi duygularla dolaşıyorsam, buradan çıktığım gün de aynı duygularla dolaşacağım. Hemşerilerim daha önce beni nasıl karşılıyorlarsa, yine öyle karşılayacaklar. Ben, 19 Mart’tan önce Türkiye’nin dört bir yanında, her siyasi görüşten, her köken ve inançtan vatandaşımın gözlerinin içine nasıl bakıyorsam, buradan çıktığım gün de öyle bakacağım. Vatandaşlarımız da daha önce beni nasıl karşılıyorlarsa, yine öyle karşılayacaklar. Beni güçlü ve cesur kılan işte budur; milletimin gönlünde, vicdanında sahip olduğum o eşsiz, o paha biçilmez yerdir.”
Saraçhane'nin bütün renkleri 100. günde aynı yerdeydi
İmamoğlu ve arkadaşlarına yönelmekle kalmayan, CHP'nin AKP'ye direnç gösterdiği her düzeyde ya da direncini kırdığı her alanda artarak devam eden saldırılara yanıt olarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel salı günü TBMM’de gerçekleştirdiği CHP Grup Toplantısı konuşmasını, "darbe"nin 100’ncü günü nedeniyle, İstanbul’a “19 Mart direnişinin” sembol mekanı Saraçhane’ye taşındı.
Öğrenciler ve sadık dava arkadaşları
19 Mart’ta Beyazıt’tan Saraçhane’ye akarak direnişin nitelik değiştirmesine yol açan üniversite öğrencileri 100. güne de damgalarını vurdular. Alanı doldurmakla kalmadıkları gibi kürsüde de etkin bir yer edinmişlerdi. Yeditepe Üniversitesi’nden, Bilgi Üniversitesi’nden, Maltepe Üniversitesi’nden öğrenciler alana seslerini duyurdular. bütün ilçelerden siyaseten kararlı ve enerjik kadınlı erkekli toplulukların yanı sıra, CHP'nin kıdemli eski genel başkanlarından Hikmet Çetin de oradaydı. Mansur Yavaş yurt dışından mesajla ulaşmayı gerekli görmüştü. Binlerce insanın hınca hınç doldurduğu Saraçhane'nin havadan görüntüleri, 19 Mart'tan geride kalmıyordu.
Dilek İmamoğlu: "Türkiye’nin umudu ve geleceği, haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı sesini yükseltenlerin cesretindedir"

İBB Başkanı İmamoğlu’nun eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu da eşinin dolaysızca söyleyemediklerini alandakilere ulaştırırken her zaman olduğu gibi kendisini mesajın önüne geçirmemeyi başardı.
“Bugün tam 100 gün oldu. Tam 100 gündür sevgili eşim Ekrem İmamoğlu tutuklu. Tam 100 gündür, Ekrem, evde bizimle birlikte değil. Çocuklarım, 100 gündür babalarından ayrı. Ekrem; ailesinden, anne-babasından, sevdiklerinden uzakta, dört duvar arasında bir zindanda yatıyor. [...] Bugün tam 100 gün oldu. Bir şafak vakti, Ekrem’i evimizde gözaltına aldılar. Bir eş, bir anne olarak, 19 Mart sabahını asla unutamam. 100 gün boyunca Ekrem’e, yol arkadaşlarına ve bizlere yaşatılanları asla unutamam." dedi.
Ancak orada durmadı: "Ama asla unutmayacağım başka şeyler de var. Sizin desteğinizi, gençlerin mücadelesini, Türkiye’nin dört bir yanında haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı sesini yükseltenlerin cesaretini asla unutmayacağım. Türkiye’nin umudu ve geleceği, bu cesarettedir. Cumhuriyetine, demokrasisine sahip çıkanların, adalet isteyenlerin haklı mücadelesindedir.” dedi.
İmamoğlu: "Saraçhane milletin evidir"
100 gündür cezevinde tutulan Ekrem İmamoğlu'nun Silivri'deki hücresinden Saraçhane’de toplananlara gönderdiği, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'in okuduğu mektubu, adalet, hukuk ve bunları elde etmek için gereken eylem üzerineydi.
“Sevgili İstanbullular, yüreği vatan sevgisiyle çarpan, içi adalet ateşiyle yanan kıymetli hemşerilerim… Bir kez daha evinizde, Saraçhane’desiniz. Sizinle gurur duyuyorum. Hoş geldiniz. 100 gündür onurla, cesaretle sahip çıktığınız, darbe heveslilerine bırakmadığınız Saraçhane, milletin evidir. Tıpkı Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi, Saraçhane’de de ancak milletin seçtikleri görev yapabilir. Yetkiyi millet verir, millet alır. Seçilmiş belediye başkanlarını, bırakın kesinleşmiş mahkeme kararını, daha ortada iddianame bile yokken tutuklayıp, görevden almaya kalkanların hedefi, doğrudan millettir. Rakibini hukuk dışı yollarla saf dışı ederek seçim kazanma planları yapanların hedefi, doğrudan millettir.”
"Mühür kendisini sultan zannedenlerde değil millettedir"
Onlar, seçimle gelenin seçimle gitmediği, muhalefetsiz bir rejim inşa etmek için millete boyun eğdirmenin peşindeler. Onun için milletimiz, 100 gündür kendi hak ve hürriyetlerini savunuyor. 100 gündür meydan meydan artarak yükselen adalet talebiyle vatanına sahip çıkıyor. Adalet ve hürriyet için ayağa kalkan bir milletin karşısında hiçbir güç duramaz. Kim kendini ne sanırsa sansın, kim kendini hangi aynada görürse görsün, millet herkesten büyüktür. Mühür, kendini sultan zannedenlerde değil, millettedir. Günü gelir, sandık kurulur ve milletin vicdanı son kararı verir.”
"Asıl esaret altındakiler koluklarını kaybettiklerinde etraflarında tek kişi bile bulamayacak olanlardır"
“Sevgili hemşerilerim; ben, Silivri zindanında, geride bıraktığım günlerin hesabını tutmuyorum. 100 gün de olsa 1.000 gün de olsa fark etmez. Milletimin vicdanında mahkum olmadığım müddetçe, kendimi esaret altında kabul etmiyorum, etmeyeceğim. Asıl esaret altında olanlar, sahip oldukları bütün güce, yetkiye rağmen, milletle yüzleşme korkusuyla saraydan sokağa bir adım bile atamayanlardır. Asıl esaret altında olanlar, koltuklarını kaybettikleri gün, etraflarında tek bir kişi bile bulamayacak olanlardır”
Ben, 19 Mart’tan önce İstanbul’un sokaklarında meydanlarında, çarşılarında pazarlarında hangi duygularla dolaşıyorsam, buradan çıktığım gün de aynı duygularla dolaşacağım. Hemşerilerim daha önce beni nasıl karşılıyorlarsa, yine öyle karşılayacaklar. Ben, 19 Mart’tan önce Türkiye’nin dört bir yanında, her siyasi görüşten, her köken ve inançtan vatandaşımın gözlerinin içine nasıl bakıyorsam, buradan çıktığım gün de öyle bakacağım. Vatandaşlarımız da daha önce beni nasıl karşılıyorlarsa, yine öyle karşılayacaklar. Beni güçlü ve cesur kılan işte budur; milletimin gönlünde, vicdanında sahip olduğum o eşsiz, o paha biçilmez yerdir.”
“Yaptıkları hiçbir zulüm, beni bu millete hizmet etmekten, onun sesine ses olmaktan, çocuklarımıza ve gençlerimize umutlu bir gelecek sunmak için çalışmaktan geri durduramayacak. Sizlerden aldığım güçle, her koşulda mücadeleye devam edeceğim. Yılmayacağız, boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. İnancımızı hep koruyacağız, mücadelemizi hep birlikte sürdüreceğiz. Ve hep birlikte başaracağız. Türkiye; herkes için, her yerde adaletin hakim olduğu, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür insanların mutlu ve güçlü ülkesi olacak. İşte o zaman her şey çok güzel olacak.
Ekrem İmamoğlu.
(AEK)









