* Fotoğraf: AA
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca Konya’da 21 Şubat’ta başlayan İklim Şurası dün sona erdi.
Kapanış töreninde Bakan Murat Kurum 217 maddelik tavsiye kararlarını oylamaya sundu. Tavsiye kararları oy çokluğu ile kabul edilirken maddeler arasında kömürden çıkış tarihinin yer almadı.
Beş gün boyunca devam eden İklim Şurası’nda; “enerji, sanayi ve ulaştırma alanlarında seragazı azaltımı”, “tarım, atık, binalar ve AKAKDO (Arazi Kullanımı Arazi Kullanım Değişimi Ve Ormancılık) alanlarında seragazı azaltımı”, “yeşil finansman ve karbon fiyatlama”, “iklim değişikliğine uyum”, “yerel yönetimler”, “göç, adil geçiş ve sosyal politikaları”, “bilim ve teknoloji” başlıklarında olmak üzere toplam yedi alanda toplantılar gerçekleştirildi.
Komisyonlarda alınan kararlar yuvarlak masa toplantılarında değerlendirildi ve oylamaya sunuldu. Bakan Kurum ise Şura’da, iklim değişikliğiyle mücadeleye ve yeşil kalkınma hamlesine dair kararlar alarak projeksiyonlar oluşturduklarını ifade etti.
Şura’nın sonuç bildirgesinin önümüzdeki süreçte AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilmesi bekleniyor.
Kömürden çıkışa yer verilmedi
Uzmanlara göre, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşması için elektrik üretiminde kömürden hızlı bir şekilde uzaklaşması şart. Dolayısıyla Şura’dan en önemli beklentilerden biri Türkiye’nin kömürden çıkış tarihinin belirlenmesiydi.
Şura’nın ilk gününde okunan gençlik bildirgesinde de Türkiye’nin kömürden 2030 yılına kadar çıkması talep edilmişti ancak bu yönde bir karar alınmadı.
Alınan kararda kömürden elektrik üretiminde karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojileri desteklendi. Bunun yanı sıra termik santral kaynaklı ısının kullanılması önerildi.
TIKLAYIN - Kirleten öderse Türkiye 2030'da kömürden çıkabilir
Doğalgaz ve nükleere destek
Şura sonucunda çıkan bir başka karar ise doğalgaz ve nükleer enerjiye destek verilmesi yönünde oldu. 217 maddelik tavsiye kararları arasında “2053 net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda kaynak çeşitliliği ve enerji arz güvenliği perspektifinden emisyon azaltıcı alternatif yakıtlardan (doğalgaz, nükleer vb.) elektrik üretiminin artırılması değerlendirilmelidir” maddesi yer aldı.
TIKLAYIN - Nükleer enerji ne temiz ne de iklim değişikliğine çözüm
- NET SIFIR EMİSYON: İnsan faaliyeti nedeniyle atmosfere salınan karbondioksit, metan, azot gibi gazların miktarının yeryüzü tarafından doğal olarak emilen sera gazı miktarıyla dengelenmesi ve karbon nötr olması anlamına geliyor.
Paris Anlaşması hedeflerini karşılamak ve küresel ısıtmayı 1,5°C ile sınırlandırabilmek için, ülkelerin kolektif bir şekilde on yıl içinde fosil yakıt üretimini (kömür- yüzde 11, petrol- yüzde 4, doğalgaz-yüzde 3) küresel ölçekte yıllık yüzde 6 azaltması gerekiyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından hazırlanan bir rapora göre, küresel ölçekte 2050 yılında sıfır emisyon hedefine ulaşılabilmek için fosil yakıt yatırımlarının bir an önce durdurulması gerekiyor. Ancak bunun yerine ülkeler, fosil yakıt üretiminde yıllık yüzde 2'lik bir artışa doğru ilerliyor.
TIKLAYIN - Türkiye net sıfır hedefi için emisyonlarını yüzde 80 azaltmalı
Komisyon kararları yuvarlak masalara yansımadı
Bazı komisyonlardan çıkan kararların ilgili yuvarlak masa çalışmasında önemli ölçüde değiştirildiği de ortaya çıktı. Yine benzer şekilde komisyon kararlarında yer almayan tartışmalar yuvarlak masa çalışması sonucu metne dahil edildi.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği Kurucu Direktörü Bengisu Özenç, İklim Haber’e yaptığı açıklamada doğalgazla ilgili ifadelerin yuvarlak masada eklendiğini söyledi:
“Benzer bir şeyi kömür için de gördük. Kömürden çıkış kararı komisyon toplantılarında da alınamamıştı ancak kömür kullanımının azaltılmasına yönelik kararın ifadesinde bir değişiklik olmuş ve kömürün mevcut haliyle karbon yakalama teknolojileriyle birlikte kullanılarak emisyonun azaltılacağına yönelik bir ifade gelmiş. Bunu izlemeye devam edeceğiz çünkü kararlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletilecek ve sanırım önümüzdeki hafta son halini alacak ve açıklanacak.”
Özenç ayrıca komisyonlarla yuvarlak masalar arasında bir takım kopukluklar yaşandığını da belirterek "Yuvarlak masa katılımcıları aynı zamanda komisyon katılımcıları değildi. Diğer taraftan STK temsiliyeti yuvarlak masada oldukça zayıftı” dedi.
“Sonuç hayal kırıklığı”
Şura’nın kararlarını yorumlayan Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül ise, Şura’nın demokratik katılım bağlamında ve alınan iklim eylemi kararları açısından çok derin bir hayal kırıklığı ile sonuçlandığını söyledi.
Şura’da gerek 2053 net sıfır emisyon hedefi, gerek acil iklim eylemleri üzerinde tartışarak, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele stratejisine ilişkin önemli kararlar alınması amacıyla buluşulduğunu hatırlatan Akgül şöyle devam etti:
“Fakat direkt emisyon kesintileri ve kısa, orta ve uzun vadeli iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli konu olan kömürden çıkış ile ilgili tek bir karar bile alınmadı. Tavsiye kararlarının arasında kömürden çıkışın yer almaması, TBMM’de onaylanan Paris Anlaşması’nın ruhuna aykırı bir durum. Dolayısıyla İklim Şurası, Paris Anlaşması’yla derinden bir şekilde çelişmiş oldu.”
Göç ve adil geçişte olumlu adım
Öte yandan, Şura’da adil geçiş çerçevesi için stratejik bir zemin oluşturulabildi.
Yoğun bir gündemle ve uzun bir toplantı süreciyle alınan 40’ın üstünde kararla, özellikle göç ve adil geçiş kavramları, Türkiye’nin iklim eylemine; iklim dostu bir ekonomik ve toplumsal yapıya geçişte, toplumsal adalet, toplum sağlığı ve finansal destek mekanizmalarının da entegre edilmesini sağlayacak bir bakış açısıyla dahil edildi.
Göç, Adil Geçiş ve Diğer Sosyal Politikalar Komisyonu’nda yer alan ve bu kapsama ve stratejik zemine katkıda bulunan Greenpeace Akdeniz ekibinden Akgül, Şura’nın Adil Geçiş Komisyonu’nda da anti-demokratik tutumunu göstererek, komisyon üyelerinin defalarca konsensusa varmasına rağmen, “toplumsal cinsiyet” ifadesine karar metinlerinde yer vermediğini aktardı:
“İklim eyleminin ve adil geçişin temelinde yer alan kırılgan grupların korunması, kimsenin geride bırakılmaması ve katılımcılığın tesis edilmesi ilkesine bu tür bir kategorik, net karşı tavır, Türkiye’nin iklim demokrasisinde takınacağı tavra da şimdiden gölge düşürdü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katılımcılık konusunda yaptığı büyük ve yerinde vurgu maalesef Şura kararlarına yansımadı.”
İklim Şurası hakkında
İklim Şurası Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca 21-25 Şubat tarihleri arasında Konya’da Selçuklu Kongre Merkezinde gerçekleşti.
Şuraya kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, iş dünyası, uluslararası kuruluşlar, özel sektör ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin aralarında bulunduğu 600'ün üzerinde kişi katıldı.
Öte yandan şura öncesinde Bakanlık tarafından düzenlenen çevrimiçi komisyon toplantıları tamamlandı.
Seragazı azaltımı, yeşil finansman ve karbon fiyatlama, iklim değişikliğine uyum, yerel yönetimler, göç ve adil geçiş ile bilim ve teknoloji konularında toplanan komisyonlarda, iklim ve çevre alanında çalışan kurumların temsilcileri Türkiye’nin net sıfır hedefine ulaşması için gerekli politika önerilerini sundu.
Çevre Mühendisleri Odası ve Meteoroloji Mühendisleri Odası da Şura’nın başında yaptıkları yazılı açıklamalarda İklim Şurası’na davet edilmemelerine tepki göstermişti.
(TP)