* Fotoğraf: Pexels
TEMA Vakfı, İklim Şurası açılışında gençlerin bildirisi ve komisyon toplantılarında sivil toplum kuruluşlarının talepleri içerisinde de yer alan “kömürden çıkış” kararının sonuç bildirgesinden çıkarılmasını, gelecek nesillerin ekolojik haklarının göz ardı edilmesi olarak değerlendirdi.
Vakıf, komisyonların ilk gününden itibaren iklim krizine yönelik ortak kaygıların farklı kuruluşlarca dile getirilmesine rağmen, Şura’nın 4. gününde yalnızca sanayicilerin, bakanlıklardan temsilcilerin ve akademisyenlerin yer aldığı yuvarlak masa toplantılarından çıkan sonuç bildirgesinde bu kaygılara yönelik önlemlere yer verilmediğine dikkat çekti.
TIKLAYIN - İklim Şurasında hangi kararlar alındı?
“Ekolojik haklar göz ardı edildi”
Kömürden çıkış planının bugünden başlanarak yapılması taleplerini Şura’daki komisyonlarda birkaç kez ilettiklerini de ifade eden TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç şunları söyledi:
“Ancak gençlerin de talepleri olan kömürden çıkışın yuvarlak masada sanayiciler tarafından veto edilmesiyle sonuç bildirgesinden çıkarılmasını, gelecek nesillerin ekolojik haklarının göz ardı edilmesi olarak değerlendiriyoruz. İklim güvenliği ve gıda güvencesi bulunmayan bir Türkiye, gençlerimizin hak ettiği bir Türkiye değildir.
“Afetlerden, göçlerden ve kıtlıktan etkilenebilirliği yüksek, kırılgan bir Türkiye yerine iklim güvenliği olan bir Türkiye görmek istiyoruz. Bu sebeple binlerce genç gönüllüsü olan bir STK olarak İklim Yasası’nda gençlerimizin ve gelecek taleplerinin önceliklendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
TIKLAYIN - Kirleten öderse Türkiye 2030'da kömürden çıkabilir
“IPCC raporu dikkate alınmalı”
İklim Yasası gibi kapsamlı bir konunun yalnızca bir aylık komisyon toplantıları ve bir haftalık şurayla ele alınıyor olmasının da endişelere sebep olduğunu belirten Deniz Ataç, 28 Şubat’ta yayımlanan IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) Çalışma Grubu II'nin Altıncı Değerlendirme Dönemi (AR6), “İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık” raporuna da dikkat çekti:
“Raporda, insan faaliyetleri kaynaklı sera gazı salımlarının neden olduğu iklim değişikliğinin, insan refahı ve gezegenin sağlığı için bir tehdit oluşturduğu açıkça ifade ediliyor.
“Aynı zamanda iklim eyleminde daha fazla gecikmenin, yaşanabilir bir geleceği güvence altına almak için az kalan zamanın iyice daralmasına ve iklim güvenli gelecek fırsatının kaçırılmasına neden olacağına dikkat çekiliyor. Rapor bulgularının iklim krizine yönelik politikaları belirlerken göz önünde bulundurulacağını umuyoruz.”
İklim Yasasında ne olmalı?
TEMA Vakfı, yaşanabilir bir gelecek için İklim Yasasında olması gerekenlerin listesini ise şu şekilde sıraladı:
- Kömürden çıkış planının bugünden başlanarak yapılmalı, 2030’a kadar kömürden çıkış hedeflenmeli ve bu hedefe istinaden yeni kömür yatırımları yapılmamalı.
- Adil geçiş ekseninde, maden ve termik santrallerde çalışan emekçilerin iş güvencesi sağlanarak dönüşüm planları başlatılmalı.
- Elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payı artırılmalı, yenilenebilir enerji kooperatiflerinin mevzuatı kolaylaştırılmalı ve kooperatifler desteklenmeli.
- Yenilenebilir enerji payının artırılması için geliştirilen politikalar; ekolojik haklar öncelikli olarak, yereldeki insanların haklarını önceleyerek planlanmalı.
- Arazi kullanım planları yapılarak orman, mera ve tarım alanlarında arazi kullanım değişikliğini kolaylaştıran mevzuat maddeleri değiştirilmeli.
- Arazi restorasyonu ve toprak koruma çalışmaları desteklenmeli.
- Tahrip edilmiş alanlar Birleşmiş Milletler 10 yıllık Ekosistem Restorasyonu Eylemi kapsamında restorasyonları hızlanmalı, arazi tahribatı dengelenmesi konusunda kaynak artırılmalı.
- Biyolojik çeşitliliği yüksek, lokal endemiklerin ve nesli tehlike altında olan türlerin bulunduğu alanlar koruma alanlarına dahil edilmeli.
- Doğal alanların ve marjinal tarım arazilerinin dışında kalan tarım alanlarının, madencilik ya da enerji üretimi gibi faaliyetler için kullanılmasının önüne geçilmeli.
Türkiye'nin iklim politikası
Türkiye 2021’in Ekim ayında Paris Anlaşması’nı TBMM’den geçirmiş ve onaylamıştı. Bu adımı takiben 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ve Yeşil Kalkınma programına odaklanan, iklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin kısa, orta ve uzun vadeli strateji, eylem, politika ve mevzuatların altyapısını oluşturacak İklim Şurası, 21 - 25 Şubat tarihleri arasında Konya’da gerçekleşti.
Beş gün boyunca devam eden İklim Şurası’nda; “enerji, sanayi ve ulaştırma alanlarında seragazı azaltımı”, “tarım, atık, binalar ve AKAKDO (Arazi Kullanımı Arazi Kullanım Değişimi Ve Ormancılık) alanlarında seragazı azaltımı”, “yeşil finansman ve karbon fiyatlama”, “iklim değişikliğine uyum”, “yerel yönetimler”, “göç, adil geçiş ve sosyal politikaları”, “bilim ve teknoloji” başlıklarında olmak üzere toplam yedi alanda toplantılar gerçekleştirildi.
Geniş bir katılımla organize edilen Şura’dan, Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelede anlamlı ve kabul edilebilir bir strateji ve eylem planı çıkması beklenirken sonuç hayal kırıklığı oldu. Şura’dan kömürden çıkışa dair bir rota çıkmadı aksine doğalgaza ve yıkıcı nükleerin artırılmasına yeşil ışık yakıldı. “2030’da kömürden çıkış" talebi de göz ardı edildi.
İlgili komisyonun mutabakata vardığı karar değiştirilerek kömürde kademeli azaltım kapsamı çıkarıldı ve yerine, kömürde karbon yakalama ve doğalgaz ve nükleerin artırılması ifadeleri getirildi. Böylece Türkiye, TBMM’de onaylayarak kabul ettiği Paris Anlaşması’nın omurgasını oluşturan direkt emisyon kesintisine bir kez daha sırt çevirdi.
(TP)