* Fotoğraf: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
Elektrik ve doğalgaz fiyatlarında son dönemde yaşanan artış, Ukrayna’daki savaş ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı kırılganlık raporu, fosil yakıtlara bağımlı Türkiye gibi ülkelerin sadece iklim krizine değil, enerji ve jeopolitik krizlere karşı da ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi.
Geçtiğimiz haftalarda yayımlanan IPCC raporuna göre, Türkiye, aşırı hava olaylarına karşı Avrupa'nın en kırılgan ülkesi ve artan kuraklık tehdidi altında. Öte yandan Türkiye, zengin yenilenebilir enerji potansiyeli sayesinde enerji bağımsızlığına ulaşmada en şanslı ülkelerden.
TIKLAYIN - Türkiye aşırı hava olaylarına karşı Avrupa'nın en kırılgan ülkesi
Ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca Konya’da düzenlenen Türkiye'nin net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda iklim politikalarının altyapısını oluşturacak İklim Şurası’nda, emisyon yoğunluğu en yüksek fosil yakıt olan kömürden kademeli çıkışa dair bir ibare bulunmadığı gibi, aksine enerjide ithal kaynaklara bağımlılığı artıracak gaz ve nükleer yatırımların artışına dair tavsiye kararları alındı.
STK’lardan çağrı
İklim alanında çalışan sivil toplum ve düşünce kuruluşları, hem İklim Şurası öncesinde hem de Şura’daki komisyonlarda taleplerini dile getirmişti; ancak bu taleplerin önemli bölümü Şura kararlarına yansımadı. Şura’dan çıkan kararların ise Sonuç Bildirgesine dönüştürülerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanması bekleniyor.
TIKLAYIN - İklim Şurasından kömürden çıkışa dair karar çıkmadı
Sivil toplum kuruluşları (STK), Türkiye’nin hem iklim kriziyle mücadele etmesi hem de jeopolitik krizlere karşı enerji bağımsızlığına sahip olması için bir an önce yenilenebilir enerji potansiyelini kullanması gerektiğine dikkat çekiyor ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığını İklim Şura kararlarını gözden geçirmeye çağırıyor.
Metne imza atan kurumlar arasında Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Greenpeace Akdeniz, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal), Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Yeşil Düşünce Derneği, Yuva Derneği, 350 Türkiye ve WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) yer alıyor.
STK’lar ne istedi, sonuç ne çıktı?
Sivil toplumun talepleri ve Şura’dan çıkan kararlar şöyle:
1 - Kömürden elektrik üreten yeni termik santrallerin kurulmaması; kömür madeni açma ve maden genişletme faaliyetlerinin durdurulması
Talep karşılanmadı: Yeni kömürlü termik santral kurulmayacağına, yeni kömür madeni açılmayacağına ya da maden genişletmelerinin durdurulacağına dair karar alınmadı.
2- Kömür başta olmak üzere, fosil yakıtlara yönelik teşviklerin derhal sonlandırılması
Talep karşılanmadı: Kömür başta olmak üzere fosil yakıtlara verilen teşviklerin kaldırılmasına dair karar alınmadı. Vergi ve teşvik sisteminin gözden geçirilmesine ilişkin genel ifadeler yer aldı.
3- 2030 yılına kadar kömürden elektrik üretiminin kademeli olarak sona erdirilmesi
Talep karşılanmadı: Kömürden kademeli çıkışa dair bir karar alınmadı. Elektrik sektörü kaynaklı emisyonların azaltılması ile ilgili kararda kömürün karbon yakalama, kullanım ve depolama (KYD) teknolojileriyle birlikte kullanılmaya devam edeceğine ilişkin ifade yer aldı. Kömür kapasitesinin azaltılmasına dair komisyonda alınan karar, Şura kararlarından kaldırıldığı gibi, elektrik üretiminde emisyon azaltımı için KYD’ye ek olarak nükleer ve gaz gibi yeni seçenekler komisyonun görüşü yok sayılarak Şura kararlarına eklendi.
4- 2030 yılına kadar elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının en az %75’e çıkarılması
Talep karşılanmadı: Şurada yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılmasına, çeşitlendirilmesine yönelik tavsiye kararlar alınırken yenilenebilir enerji kaynakların payına dair bir hedef ortaya konmadı.
5- Emisyon üst sınırlarının 2053 net sıfır vizyonuyla uyumlu şekilde belirlendiği ve sektörleri emisyon azaltımına teşvik edecek seviyede bir karbon fiyatlandırma mekanizmasının devreye alınması
Kısmen karşılandı: Emisyon Ticaret Sistemi ve karbon vergisi şeklinde ele alınacak karbon fiyatlama mekanizmalarının en kısa zamanda devreye girmesini hedefleyen kararlar alınmış olsa da karbon fiyatının etkili ve istikrarlı bir seviyede oluşmasını sağlayacak bir mekanizma tarif edilmedi.
6- 2030 yılına kadar denizlerde ve karada korunan alanların koruma niteliğinin artırılarak ülke yüzölçümündeki payının %30’a çıkarılması, bu kapsamda ormanların madencilik, turizm, enerji ve yapılaşma gibi faaliyetler için tahsis edilmesine son verilmesi ve özellikle kuraklık riski olan alanlarda artan ağaç kesimine son verilmesi
Talep karşılanmadı: Korunan alanların niteliğinin ve niceliğinin artırılması ve bozulmuş ekosistemlerin restorasyonunun tamamlanması yönünde bir karar alınmış olmakla birlikte koruma niteliğinin nasıl artırılacağına ve bozulan ekosistemlerin nasıl restore edileceğine dair bir öngörü bulunmuyor. Diğer yandan kararlarda ormanların ve nitelikli doğal koruma alanlarının madencilik, turizm, enerji ve yapılaşma gibi faaliyetlere açılmasının engellenmesi ve ağaç kesimlerine son verilmesi yönünde bir madde bulunmuyor. Ayrıca, biyolojik çeşitlilik ve karbon yutağı kapasitesi üzerinde yıkıcı etkileri bulunan derin deniz madenciliği faaliyetini öngören kararla, denizel ekosistemlere ilişkin koruma kapsamı ciddi şekilde zayıflatıldı.
7- İklim değişikliğiyle mücadele ve kentlerin uyumu için kentsel politikaların ve imar planlarının revize edilmesi, kentsel hizmetlerin karbonsuzlaştırılması
Talep karşılandı: Mekansal planların iklim değişikliği etki ve etkilenebilirlik analizleri doğrultusunda hazırlanması, bu planlara doğa temelli çözümlerin dahil edilmesi, kentsel tasarımın ulaşım ihtiyacını en aza indirecek biçimde planlanması şura kararları arasında yer aldı. Bunun yanı sıra, kentsel ulaşımda elektrikli toplu taşımanın yaygınlaştırılması, yeşil ve paylaşımlı ulaşım yöntemlerinin teşvik edilmesi öngörüldü. Bunun yanı sıra ekolojik koridorlar, kentsel tarım, yağmur suyu hasadı vb. doğa temelli çözümlerin yaygınlaştırılması öngörüldü.
8- Net sıfır bir ekonomiye geçişin sağlayacağı faydaların geniş kesimlere dağılmasını ve yeşil iş olanaklarının yaratılmasını sağlayacak, geçişten ekonomik olarak etkilenecek toplum kesimlerini geride bırakmayacak bir adil dönüşüm mekanizmasının tasarlanması
Talep karşılandı: Şura’da, kömür madenciliği, kömürden elektrik üretim sektörü, çimento, demir-çelik gibi sektörler öncelikli olmak üzere iklim nötr bir ekonomiye adil, sürdürülebilir ve eşitlikçi bir geçiş için sosyal diyaloğu, kimsenin geride bırakılmamasını, kırılgan grupların önceliklendirilmesini, yeşil ve dijital dönüşümü temel ilke ve yaklaşım olarak benimseyen ve teknik finansal destekleri de içeren mekanizmaların kurulması kararı alındı. İklim değişikliğinden ve planlanan dönüşümden etkilenecek toplumsal kesimler için sosyal koruma programlarının kurulması da tavsiyeler içinde yer aldı.
9- Gıda sistemlerinin bir bütün olarak ele alınması, bu çerçevede 2030 yılına kadar, toprak sağlığını iyileştiren ve ekosistemi destekleyen uygulamalarla gıda güvencesinin ve güvenliğinin sağlanması ve tarım kaynaklı emisyonların azaltılması
Kısmen karşılandı: Ekosistem hizmetlerinin ve biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla iklim değişikliğine uyumlu tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, bu çerçevede doğaya pozitif katkı yapan onarıcı tarım, permakültür, tarımsal ormancılık, ekolojik tarım gibi yaklaşımların artırılması yönünde bir karar bulunuyor. Ancak alınan kararlar gıda sistemlerinin bir bütün olarak ele alınmasını öngörmüyor.
10- İklim değişikliği ile mücadele ve enerji yatırımlarının planlanması süreçlerinde halk sağlığının gözetilmesi ve önceliklendirilmesi
Kısmen karşılandı: Uyum komisyonu sağlık konusundaki maddelere genişçe yer verip yuvarlak masaya getirse de, Şura kararlarında iklime duyarlı hastalıkların ve kırılgan grupların belirlenmesini içeren öneriler çıkarıldı. Kararlar arasında “iklim değişikliğinin halk sağlığı etkilerine karşı koruyucu hekimlik temelinde uyum eylemlerinin tespit edilmesi, uygulaması ve bu yönde kapasitenin geliştirilmesi” yer alıyor.
Türkiye'nin iklim politikasıTürkiye 2021’in Ekim ayında Paris Anlaşması’nı TBMM’den geçirmiş ve onaylamıştı. Bu adımı takiben 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ve Yeşil Kalkınma programına odaklanan, iklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin kısa, orta ve uzun vadeli strateji, eylem, politika ve mevzuatların altyapısını oluşturacak İklim Şurası, 21 - 25 Şubat tarihleri arasında Konya’da gerçekleşti. Beş gün boyunca devam eden İklim Şurası’nda; “enerji, sanayi ve ulaştırma alanlarında seragazı azaltımı”, “tarım, atık, binalar ve AKAKDO (Arazi Kullanımı Arazi Kullanım Değişimi Ve Ormancılık) alanlarında seragazı azaltımı”, “yeşil finansman ve karbon fiyatlama”, “iklim değişikliğine uyum”, “yerel yönetimler”, “göç, adil geçiş ve sosyal politikaları”, “bilim ve teknoloji” başlıklarında olmak üzere toplam yedi alanda toplantılar gerçekleştirildi. Geniş bir katılımla organize edilen Şura’dan, Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelede anlamlı ve kabul edilebilir bir strateji ve eylem planı çıkması beklenirken sonuç hayal kırıklığı oldu. Şura’dan kömürden çıkışa dair bir rota çıkmadı aksine doğalgaza ve yıkıcı nükleerin artırılmasına yeşil ışık yakıldı. “2030’da kömürden çıkış" talebi de göz ardı edildi. İlgili komisyonun mutabakata vardığı karar değiştirilerek kömürde kademeli azaltım kapsamı çıkarıldı ve yerine, kömürde karbon yakalama ve doğalgaz ve nükleerin artırılması ifadeleri getirildi. Böylece Türkiye, TBMM’de onaylayarak kabul ettiği Paris Anlaşması’nın omurgasını oluşturan direkt emisyon kesintisine bir kez daha sırt çevirdi. |
(TP)