* Fotoğraf: Pexels
İklim ve çevre alanında çalışan kurumlar, Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma hedefi doğrultusunda kısa, orta ve uzun vadeli strateji, eylem, politika ve mevzuatların altyapısını oluşturacak İklim Şurası öncesi taleplerini açıkladı.
İmzacı kurumlar Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Greenpeace Akdeniz, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği, Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal), Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Yuva Derneği ve 350 Türkiye; 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmek için 2030 yılına yönelik iklim hedeflerinin belirleyici olacağına dikkat çekti.
Talepler şöyle sıralandı:
- Kömürden elektrik üreten yeni termik santraller kurulmamalı; kömür madeni açma ve maden genişletme faaliyetleri gerçekleştirilmemeli
- Kömür başta olmak üzere, fosil yakıtlara yönelik teşvikler derhal sonlandırılmalı
- 2030 yılına kadar kömürden elektrik üretimi kademeli olarak sona erdirilmeli
- 2030 yılına kadar elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı en az yüzde 75’e çıkarılmalı
- Emisyon üst sınırlarının 2053 net sıfır vizyonuyla uyumlu şekilde belirlendiği ve sektörleri emisyon azaltımına teşvik edecek seviyede bir karbon fiyatlandırma mekanizması devreye alınmalı
- 2030 yılına kadar denizlerde ve karada korunan alanların koruma niteliği artırılarak ülke yüzölçümündeki payının yüzde 30’a çıkarılmalı, bu kapsamda ormanların madencilik, turizm, enerji ve yapılaşma gibi faaliyetler için tahsis edilmesine son verilmeli ve özellikle kuraklık riski olan alanlarda artan ağaç kesimine son verilmeli
- İklim değişikliğiyle mücadele ve kentlerin uyumu için kentsel politikalar ve imar planlar revize edilmeli, kentsel hizmetler karbonsuzlaştırılmalı
- Net sıfır bir ekonomiye geçişin sağlayacağı faydaların geniş kesimlere dağılmasını ve yeşil iş olanaklarının yaratılmasını sağlayacak, geçişten ekonomik olarak etkilenecek toplum kesimlerini geride bırakmayacak bir adil dönüşüm mekanizması tasarlanmalı
- Gıda sistemleri bir bütün olarak ele alınmalı, bu çerçevede 2030 yılına kadar, toprak sağlığını iyileştiren ve ekosistemi destekleyen uygulamalarla gıda güvencesi ve güvenliği sağlanmalı ve tarım kaynaklı emisyonlar azaltılmalı
- İklim değişikliği ile mücadele ve enerji yatırımlarının planlanması süreçlerinde halk sağlığı gözetilmeli ve önceliklendirilmeli
İklim Şurası hakkında
İklim Şurası Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca 21-25 Şubat tarihleri arasında Konya’da Selçuklu Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek.
Şuraya kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, iş dünyası, uluslararası kuruluşlar, özel sektör ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin aralarında bulunduğu 600'ün üzerinde kişi katılacak.
Öte yandan şura öncesinde Bakanlık tarafından düzenlenen çevrimiçi komisyon toplantıları tamamlandı.
Seragazı azaltımı, yeşil finansman ve karbon fiyatlama, iklim değişikliğine uyum, yerel yönetimler, göç ve adil geçiş ile bilim ve teknoloji konularında toplanan komisyonlarda, iklim ve çevre alanında çalışan kurumların temsilcileri Türkiye’nin net sıfır hedefine ulaşması için gerekli politika önerilerini sundu.
Türkiye'nin iklim kriziyle mücadelesi
Türkiye 2016'da taraf olduğu ve ülkelerin kendi iradeleriyle belirlediği ulusal katkı beyanlarının küresel ısınmayı iki derecenin, mümkünse 1.5 derecenin, altında tutmayı ve bu amaç için de ülkelerin ortak çalışmasını sağlamayı hedefleyen Paris İklim Anlaşmasını Ekim 2021'de imzaladı. Ardından 2053 yılında “net sıfır emisyon” hedefine ulaşacağını da beyan etti.
- NET SIFIR EMİSYON: İnsan faaliyeti nedeniyle atmosfere salınan karbondioksit, metan, azot gibi gazların miktarının yeryüzü tarafından doğal olarak emilen sera gazı miktarıyla dengelenmesi ve karbon nötr olması anlamına geliyor.
Türkiye, Paris İklim Anlaşması kapsamında 2016'da BM Sekreteryası’na sunduğu ve henüz hiçbir güncelleme yapmadığı Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanı’nda, 2012’de 430 milyon ton olan toplam sera gazı emisyonlarını, azaltım önlemleri ile 2030’da 929 milyon tona kadar çıkarabileceğini belirtmişti. Başka bir deyişle Türkiye sera gazı emisyonlarını azaltma taahhüdü vermemiş, iki katından fazla artırabileceğini söylemişti.
Türkiye bunu yaparken, eğer hiç önlem alınmazsa emisyonlarının 2030’da 1 milyar 175 tona çıkacağını, verilen beyanla bu miktarın 929 milyon tonda tutulacağını ifade etti. Bu beyanını da “artıştan yüzde 21 oranında azaltım” olarak tanıttı. Türkiye'nin açıkladığı niyet beyanındaki referans senaryosunun gerçeğin çok üstünde olması da yıllardır iklim hareketinin ve uluslararası kuruluşların eleştirilerine yol açtı.
Nisan 2021'de 40 ülkenin liderlerinin katılımıyla düzenlenen Uluslararası İklim Zirvesi'ne katılan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan buradaki konuşmasında "Türkiye'nin Sera gazı emisyonlarında tarihsel sorumluluğu neredeyse yok" dedi ve iklim kriziyle mücadeleye "Millet Bahçeleri"ni örnek gösterdi. Aralık 2021'deki BM İklim Değişikliği 26. Taraflar Toplantısı’nda (COP26) ise sessiz kaldı. Ancak toplantının sonuç metnine katıldığını açıkladı. Dolayısıyla kömürden çıkışı da desteklediğini beyan etmiş oldu.
Ülkelerin iklim politikalarını takip eden Climate Action Tracker'a (CAT) göre, Türkiye iklim kriziyle mücadele alanında "kritik derecede yetersiz" seviyesinde yer alıyor. Ankara'nın daha iddialı hedefler koymasını tavsiye eden CAT'e göre tüm ülkeler Türkiye gibi hareket ederse dünyanın dört dereceden fazla ısınması kaçınılmaz.
(TP)