Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, bugün yayınlanan köşe yazısında, bir yetkilinin, Gezi davası tutuklusu Osman Kavala’nın durumunu soran Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) raportörlerinden Stefan Schennach'a “Osman Kavala’yla neden bu kadar ilgileniyorsunuz?” diye tepki gösterdiğini ve “Bu adam Öcalan’dan daha tehlikeli” dediğini anlattı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Kavala kararına uymadığı için Avrupa Birliği Konseyi’nin Türkiye’nin üyeliğini askıya almayı tartıştığını hatırlatan Selvi,“Bu ağır bir yaptırım olur” dedi.
Selvi, “Kavala, Öcalan’dan daha mı tehlikeli” başlıklı yazısında şunları kaydetti:
1- Osman Kavala’yı, elinde 40 bin insanımızın kanı olan Öcalan’dan daha tehlikeli görmek nasıl bir zihniyettir?
2- Hayatı sivil toplum kuruluşlarındaki mücadele ile geçen; teröre, silaha, şiddete karşı olan ve eline oyuncak tabanca bile almayan Osman Kavala’yı PKK terör örgütü liderinden daha tehlikeli görmek nasıl bir duygudur?
3- Osman Kavala’ya karşı olabilirsiniz ama Batılıların kafasında sivil toplum temsilcisi bir Kavala imajı var. Siz Kavala’yı kötü göstermek isterken askerimizi, polisimizi, sivil vatandaşlarımızı, kundaktaki bebeği katleden Öcalan’ı daha az tehlikeli göstermek hangi aklın ürünüdür?
4- Öcalan devletimizi bölmek için terör örgütü kuran, bugün sadece Türkiye’de değil Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgemizde en büyük baş belamız olan PKK, KCK, YPG, PYD ve PJAK terör örgütlerinin lideri. ABD başta olmak üzere birçok uluslararası güçle işbirliği yapan bu terörist örgüt, Türkiye’yi bölme ve parçalama hedefinden vazgeçmiş değil. Tam aksine sınırlarımızda bir teröristan kurmak için faaliyetlerini artırmış durumda. Şimdi Osman Kavala bu terör örgütünün lideri Öcalan’dan daha mı tehlikeli? Bu kafa yapısı Kavala’yı büyük bir tehdit olarak gösterirken, Öcalan’ı ve PKK’yı daha az bir tehdit olarak gösterdiğinin farkında değil mi?
5- Eğer Osman Kavala silahlı bir terör örgütü kurduysa ve bundan haberimiz yoksa açıklarlarsa iyi olur. Kavala terör örgütüyle mücadele etmek en büyük görevimiz olur.
Şimdilik sorularıma burada ara veriyorum. Ama bu takip etmeyeceğim anlamına gelmiyor.
Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.
Ne olmuştu?
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi eylemlerinden itibaren ‘Türkiye’nin Soros’u’ diye hedef gösterdiği Osman Kavala, 18 Ekim 2017’de gözaltına alındı. 1 Kasım’da tutuklanarak Marmara (Silivri) Cezaevine konuldu.
Tutuklamaya gerekçe Gezi eylemleri bağlamında ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve 15 Temmuz darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ idi.
18 Şubat 2020’deki Gezi Davasında beraat etti. Ancak serbest bırakılmadı. Beraat ettiği gün darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla yeniden tutuklandı. 9 Mart’ta 2020’de de aynı dava kapsamında bu kez ‘siyasal veya askeri casusluk’ suçlamasıyla tutuklandı.
Gezi davasındaki beraat kararı bozulup yeniden yargılandı ve 25 Nisan 2022’de ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ten ağırlaştırılmış müebbet cezasına çaptırıldı. İstinaf da kararı onadı.
Öte yandan AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında Osman Kavala’nın tutukluluğunun keyfi olduğunu ve siyasi saiklere dayandığını tespit etti. Bu nedenle de Osman Kavala’nın derhal salıverilmesi gerektiğine hükmetti.
Osman Kavala’nın bu karar gereği serbest bırakılmaması sebebi ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye hakkında ‘ihlal prosedürü’ başlattı.
AİHM Büyük Daire 11 Temmuz 2022’de verdiği ‘ihlal prosedürü’ kararında, “[10 Aralık 2019 tarihli] Kavala kararında AİHS’in 18. maddesiyle bağlantılı olarak 5. maddesinin ihlal edildiğinin tespit edilmiş olmasının, Gezi Parkı olayları ve darbe girişimiyle ilgili suç isnatlarına dayanan her türlü işlemi geçeriz kılacağına” hükmetti.
Ancak Türkiye mahkemeleri bu iki kararın da hukuken bağlayıcı olduğunu göz ardı etti ve uygulamadı.
(EMK)