Bakanlar Kurulu tarafından Enerji Piyasaları Denetleme Kurulu'na (EPDK), Devlet Su İşleri'ne (DSİ) ve bazı belediyelere "acele kamulaştırma" yetkisi verildi.
Resmi Gazete'de yayınlanan kararla birlikte bundan böyle, Bakanlar Kurulu'na ait olan kamulaştırma yetkisi artık EPDK, DSİ ve bazı belediyelere devredildi.
Gelişmeyi bianet'e değerlendiren Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları'ndan (ÇEHAV) ve Ekoloji Kolektifi Üyesi Avukat Cömert Uygar Erdem, bu uygulamayla birlikte çevre tahribatının hızlanarak artacağı, insanların mülksüzleştirilerek göçe zorlanacağı görüşünde.
Derelerin kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Şan ise bugüne kadarki mahkeme kararlarına dikkat çekerek hukukun hiçe sayıldığını ifade etti.
"Yatırım savaşında 'savaş hukuku' uygulanıyor"
Avukat Erdem, Elektrik Piyasası Kanunu'nun EPDK'ya kamulaştırma yetkisini önceden verdiğini hatırlatarak Bakanlar Kurulu'nun EPDK'ya acele kamulaştırma yetkisi verdiği 2004 tarihli kararın, Peri Suyu ile ilgili süreçte Danıştay tarafından yürütmesinin durdurulduğuna dikkat çekti.
Devletin bu yönde attığı adımla hidroelektrik santraller (HES) konusundaki kararlılığını bir kez daha gösterdiğini belirten Erdem sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şirketler insanların taşınmazlarını pazarlıkla satın alamıyordu. Şimdi bu kararla birlikte çok daha hızlı ve kolay şekilde insanların mallarını, arazilerini kamulaştırarak el koyacaklar."
"Taşınmazlara el konulunca insanlar göçe mecbur bırakılarak mülksüzleştirilecek. Zaten bu aşamaya kadar gelen süreçte benzer uygulamalar vardı. Bu kararla birlikte süreç daha da hızlı bir şekilde ilerleyecek ve doğanın tahribi artacak."
"Savaş hukukunda savunma gerekçesiyle 'acele kamulaştırma' yetkisi tanınırdı. Bu durum da ona benziyor. Savaşta taşınmazlar devlete geçirilerek kamulaştırılırdı ama o dönemlerde gerçekten savaş vardı. Şimdi ise sadece yatırım savaşı yaşanıyor."
Şan: Hukuk hiçe sayılıyor
Derelere Özgürlük Platformu Sözcüsü Ömer Şan ise konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, yargı kararlarının görmezden gelinerek, hukukun üstünlüğünün yok sayıldığını belirtti.
Tunceli Peri Suyu Enerji İletim Hatlarıyla(EİH) ilgili olarak açılan davada Danıştay'ın, Bakanlar Kurulu'nun "yetki devri" kararının yürütmesini durdurduğunu hatırlatan Şan, yürütmeyi durdurma kararının temel gerekçesinin Bakanlar Kurulunun EPDK'ya verdiği yetkinin "yetki devri" niteliğinde olduğunu belirtti ve bu nedenle Bakanlar Kurulu'nun bu kez, her proje için proje bazında ayrı ayrı karar tahsis ettiğini söyledi.
"Kamulaştırma Kanunu'nun 27. Maddesinde vurgulandığı gibi, 'Acele Kamulaştırma' yetkisi, yurt savunması ve olağanüstü hallerde kullanılacak bir yetkidir. Bu haliyle savaş hukuku normu olan 'Acele kamulaştırma' yetkisinin hali hazırda bu projeler için kullanılması mümkün değildir."
"Bu durum proje bazında tek tek yetki verilmesi ile 'Yetki Devri' noktasında ki hukuka aykırılıkları aşmak amacıyla yapılmış olsa da olağan durumlarda savaş hukuku normunun kullanılması hali hazırda hukuka aykırıdır."
"Bakanlar Kurulu'nun bu kararı, yargıyı hiçe saymanın, hukuku ciddiye almamanın, yasa ve yönetmeliklerin ve hukukun üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alınmasının apaçık göstergesidir."
"Bu kararla açıkça görülmektedir ki doğal yaşam alanlarımız, 'enerji açığı' bahanesiyle bu çalışmaları ticari rant kaygılarıyla yürüten EPDK'nın insafına terk edilmiştir."
"Bakanlar Kurulu, Danıştay'ın 'yetki devriyle' ilgili 'yürütmeyi durdurma kararını' dikkate almamış ve bu yetkiyi sadece EPDK'ya değil, DSİ ve bazı belediyelere yeniden devretmiştir."
"Her ne şekilde olursa olsun, vadilerimizde, dere kenarlarında ve su gözlerinde, yaylalarımızda, üreterek var ettiğimiz yaşam alanlarımızda köylülerimizle birlikte yürütmüş olduğumuz yaşam mücadelemizin önü kesilemeyecektir."
"Bu yaşam mücadelesi sürecinde açılan 120'nin üzerindeki davada 100'ün üzerinde 'yürütmeyi durdurma ve iptal' kararı çıkmıştır. Bu kararlarda, bu projelerin açıkça hukuka, kamu yararına, anayasaya, yasalara, mevzuatlara ve uluslararası anlaşmalara, akla ve bilime aykırı olduğu ortaya konmaktadır."
"Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın yaklaşık 15-20 gün önce yapmış olduğu, 'ülkemizin elektrik enerjisi açığı yoktur, aksine fazlalığı vardır' içeriğindeki açıklamaları; özellikle de HES'ler, termik ve nükleer santraller konusundaki dayatmaların ne kadar gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunun göstergesidir."
Kamulaştırılacak yerler
Bakanlar Kurulu, Kırıkkale ve Ankara sınırları içerisindeki Sema Regülatörü ve HES, Kırıkkale'nin Yahşihan İlçesindeki Köprükale Regülatörü ve HES, Adana'nın Karaisalı ve Aladağ ilçelerindeki Eğlence-1 HES, Erzurum'un Olur İlçesindeki Alabalık Regülatörü ve HES, Kahramanmaraş'ın Ekinözü, Elbistan ve Göksun ilçelerindeki Kandil Barajı ve HES, Kahramanmaraş'ın Afşin, Elbistan ve Göksun ilçelerindeki Dağdelen Regülatörü ve HES Ordu'nun Ulubey İlçesindeki Ağkolu HES-Ulubey DM Enerji Nakil Hattı, Çanakkale'deki Bekirli Termik Santrali ve İçdaş Biga Termik Santrali, Bursa'nın İnegöl İlçesindeki Akdere Regülatörü ve HES, Zonguldak'ın Merkez ve Karadeniz Ereğli ilçelerindeki Kandilli TM2-Kozlu DM ENH ve Kandilli TM2-Bölücek ENH, Adana'nın Karaisalı İlçesinde tesis edilecek Eğlence-II HES, Çankırı-Acıçay I. Merhale Projesi kapsamındaki Çankırı-Koyunbaba Barajı, Isparta ve Burdur il sınırları içerisindeki Gökbel 1-2 HES projeleri için EPDK ve DSİ'ye Kentsel Dönüşüm ve Yenileme projelerinin için de bazı belediyelere, 'Acele Kamulaştırma' yetkisi verilmesini kararlaştırdı. (EKN)