Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü'nden Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca aldığımız bilgilere göre; Bingöl, Elazığ, Tunceli sınırları dahilinde bulunan Peri Suyu ana kolu üzerinde Tatar Barajı ve HES, Seyrantepe Barajı ve HES, Pembelik Barajı ve HES, Özlüce Barajı ve HES, Yedisu Regülatörü ve HES, Kığı Barajı ve HES, Duru Regülatörü ve HES, Karataş Regülatörü ve HES, Kazan Barajı ve HES projelendirilmiştir.
Bu baraj ve Hes'lerden Seyrantepe, Tatar ve Pembelik Tunceli ilinin de sınırları içerisindedir.
Yukarıda sözü edilen Baraj / HES'lerin bir kısmı hali hazırda işletme halindedir. Örneğin Seyrantepe Barajı ve HES işletme halinde olup Tatar Barajı ve HES inşa edilmekte, Pembelik Barajı ve HES ise inşa aşamasındadır.
Halihazırda işletme halinde olan Baraj / HES'ler sebebiyle Peri Vadisi'nin ekosistemi büyük zarar görmüş çeşitli flora ve fauna türleri olumsuz olarak etkilenmiş ve geniş anlamda telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verilmiştir.
Hâl böyleyken Peri Suyu üzerinde ekosistemi tamamen yok edecek olan Baraj / HES projelerine devam etmek hukuken izah edilebilir değildir.
Peri Suyu üzerinde altısı baraj tipi dokuz adet HES'in projelendirilmesi ülkemizin de taraf olduğu Kuşların Himayesine Dair Milletlerarası Sözleşme, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi, Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi, Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme, Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine Dair Sözleşme, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Özellikle Afrika'da Ciddi Kuraklık ve/veya Çölleşmeye Maruz Ülkelerde Çölleşmeyle Mücadele İçin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve Avrupa Peyzaj Sözleşmesi hükümlerine açıkça aykırıdır.
Anılan sözleşmelerin hükümlerine göre ekosistemin korunması gerekmektedir.
Peri Suyu üzerinde dokuz adet HES'in projelendirilmesi ile Anayasa'nın 56. maddesi ve Çevre Kanunu'nun 3 ve 9. maddeleri açıkça ihlâl edilmiştir. Zira anılan mevzuat hükümlerine göre çevrenin, ekosistemin, biyolojik çeşitliliğin, sulak alanların doğal yapılarının ve ekolojik dengelerinin korunması esastır.
Anayasa'nın "sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" kenar başlıklı 56. maddesinde "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir" hükmü bulunmaktadır.
Çevre Kanunu'nun "İlkeler" kenar başlıklı 3. maddesinde "Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler" hükmü bulunmaktadır.
Çevre Kanunu'nun "Çevrenin korunması" kenar başlıklı 9. maddesinde şunlar yer alır.
"Doğal çevreyi oluşturan biyolojik çeşitlilik ile bu çeşitliliği barındıran ekosistemin korunması esastır...
"... Sulak alanların doğal yapılarının ve ekolojik dengelerinin korunması esastır. Sulak alanların doldurulması ve kurutulması yolu ile arazi kazanılamaz. Bu hükme aykırı olarak arazi kazanılması halinde söz konusu alan faaliyet sahibince eski haline getirilir..."
Peri Suyu üzerinde dokuz adet HES'in projelendirilmesi Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği'ne, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği'ne v.s. açıkça aykırıdır.
Hukuksal olarak Havza Planlaması v.s. yapılmadan su kaynakları tahsis edilememektedir. Ve fakat Peri Suyu için henüz Havza Planı v.s. yapılmamıştır.
Peri Vadisi ve Peri Suyu'nun ekosistem devamlılığı ile sürdürülebilir çevre açısından ekolojisinin korunması hukuksal zorunluluk iken birbiri ardı sıra neredeyse bitişik Baraj / HES projelerini hayata geçirmek tamamen anlaşılamazdır.
Peri Suyu üzerinde projelendirilen HES'lere dair idarî kararlar alınırken, Peri Vadisi'nde evvelden inşaatı tamamlanan Baraj / HES projelerinin de dikkate alınması gerekmekteydi.
Mevcut durumda bile neredeyse Peri Vadisi diye coğrafik bir alan kalmamıştır. Çevre / Ekoloji Hukuku açısından bir havzada hayata geçirilecek her bir projenin ayrı ayrı değil ama aynı havzadaki tüm projelerin bütüncül bir yaklaşımla ele alınması ve Su Kullanım Hakkı'nın buna göre verilmesi gerekmektedir.
Zira, bir havzadaki tüm projeler çevresel etkileri yönünden ayrı ayrı ele alındığında sağlıklı bir değerlendirme yapmak olası değildir.
Peri Havzası'nda dokuz adet HES'in projelendirilmesinde kamu yararı bulunmamaktadır. Kamunun ortak çıkarı olarak tanımlanan kamu yararı sürdürülebilir çevrede olduğu gibi ekolojinin korunmasındadır.
Peri Havzası'nda dokuz adet HES projelendirilirken, kamunun çok yönlü ihtiyaçları ve sürdürülebilir çevre ile farklı disiplinlerin (tarih, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, inanç, flora, fauna, eko-sistem, hidroloji, jeoloji, hidro-jeoloji, biyoloji, peyzaj, arkeoloji, topoğrafya, fizik, meteoroloji v.d.) değerlendirilmesi zorunluluğunu içeren Çevre Kanunu'nun 10. maddesinde düzenlenen Stratejik Çevresel Değerlendirme müessesesi hiçe sayılmıştır.
Peri Vadisi'nin de içinde olduğu ve nice uygarlıklara beşiklik etmiş Fırat Havzası Keban ve Karakaya Barajları ile sulara boğulmuştu. Aslında bir bütün olarak bölgenin insanlığın ilk yerleşim yerlerinden olduğu da bilinmesine rağmen doğru düzgün arkeolojik v.s. araştırma inceleme yapılmadan Keban ve Karakaya'nın inşa edilmiş olması tarihe, insanlığa, uygarlıklara vurulmuş büyük bir darbeydi.
Peri Vadisi'nin de pek çok uygarlığın izlerine dair eserler içerdiği araştırmalarla açığa çıkmış durumda. Buna rağmen HES ısrarı neden?
Peri Vadisi'ndeki ekolojik kırıma karşı yürüttüğümüz hukuksal/sosyal mücadele devam ediyor...
Ekoloji mi kazanacak sermaye mi? Bakalım! (BY/YY)